Tescilli Markanın Kullanılmayan Emtiaları Hükümsüzlük Davası; tescil ettirdiği markası adı altında,tescil listesinde sözü edilen diğer emtiaları hiçbir zaman üretip pazarlamamaktadır.

T.C. YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ 2001/844 ESAS, 2001/3429 KARAR, 09.04.2001 TARİH                                                                                              

Davacı vekili,davalının  23.12.1993 tarihinde tescil ettirdiği “Penguen”markası adı altında  sadece dondurma üretip pazarladığını,tescil listesinde sözü edilen diğer emtiaları hiçbir zaman üretip pazarlamadığını, müvekkilinin  bu ürünleri kendisi adına tescilli “Penguen”markası ile ürettiği üretip pazarlamayı düşündüğünü,davalının gerek 551 sayılı Markalar Kanununun  18.maddesindeki,gerekse 556 sayılı KHK nun 14.maddesinde öngörülen sürede iptali istenen emtialarda tescilli markası ile üretim yapmadığını ileri sürerek,davalının “Penguen”markasının  kullanmadığı emtialar için iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı şirket İflas İdaresi vekili,şirketin 1997 yılında iflas ettiğini, iflas olayının markanın kullanılmamasında haklı neden oluşturduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece,toplanan kanıtlar ve  bilirkişi raporuna  göre, markanın tescil edildiği 23.12.1993 tarihinden itibaren 556.sayılı KHK. nin öngördüğü 5 yıllık sürenin,şirketin iflas ettiği 22.1.1997  tarihinde dolmadığı,iflas olayının markanın kullanılmamasında haklı neden olarak kabul edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.  

Müflis A… Gıda Sanayi Ticaret A.Ş.i dondurma emtiasında kullanılmak üzere 23 Aralık 1983 tarihinden geçerli olmak üzere şekil+ Penguen markasını 79407 sayı ile tescil ettirmiştir.  Davalı şirket, 23.12.1993 tarihinde markasını yenilemiş ve bu kez dondurmaya ilave olarak “Tereyağı, yağ, aroma maddelerinin karıştırılıp dondurulması suretiyle elde edilen sütlü mamül, et ve et ürünleri, (kümes ve av hayvanları etleri, deniz ürünleri dahil), hardal, baharatlar, soslar, sirke, bakliyat ve tahıllardan hazırlanan unlar ve yiyecekler, zeytin, hamurdan mamul yiyecekler, meyve şekerlemesi, helvalar, jöleler, şeker, şekerlemeler” emtiasını ve tescil belgesinde yazılı diğer emtiaları ilave etmiştir.  

Davacı vekili, 556 sayılı KHK. nin 14 ve 42/2 fıkrası uyarınca markanın tescil edildiği, yukarıda yazılı bir kısım mallar için, davalı adına tescilli bu emtialara ait markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde kesintisiz kullanılmadığından iptaline karar verilmesini istemiştir.  

Davalı İflas İdaresi Memurluğu, A… Gıda Sanayi ve Tic. A.Ş.nin 22.1.1997 tarihinde iflas ettiğini, müflisin tasarruf ehliyetini yitirdiğini, ehliyetsizlerin iradi tasarrufta bulunamıyacaklarını, markanın haklı nedenle kullanamadıklarını savunmuştur.  Markanın yukarıda anılan tescilli kısmi emtialar için 23.12.1993 tarihinden beri kullanılmadığı çekişmesiz olup, marka sahibi şirketin iflas etmesi kullanmama için haklı neden oluşturup oluşturmayacağı davanın uyuşmazlık konusunu teşkil etmektedir.  KHK. nun 14.maddesi uyarınca marka sahibi, tescilli markasını kural olarak yurt içinde veya ihracatta, kendisi veya izni ile 3.şahıs tarafından sicilde kayıtlı mallar ve hizmetler için işlevlerine uygun, ciddi, ekonomik şekilde kullanmalı ve markayı kullanmaya kesintisiz beş yıl ara vermemek zorundadır.

Ayrıca, markanın tescil edildiği mallardan veya hizmetlerden sadece bir bölümü için kullanılması, diğerleri için de kullanımın koşullarının gerçekleştiği anlamına gelmez (556 sayılı KHK. 42/II). Zira, hakkı devam ettirici kullanma ancak marka sahibi markayı sicilde kayıtlı mal veya hizmetler için fiilen kullandığında var olacaktır. Kullanmama aralıksız beş yıl devam etmelidir. Beş yıllık süre, tescilden itibaren başlayacaktır.  Hukukumuzda iflas, anonim şirketler için bir infisah sebebi olarak kabul edilmiştir (TTK. 434,1/8). İflas kararı ile birlikte anonim şirketin tüzel kişiliği sona ermeyip, diğer infisah hallerinde (TTK. 434) olduğu gibi, tasfiye aşamasına girer (TTK.439/1) Tasfiye aşamasındaki bir anonim şirketin tüzel kişiliği ise, tasfiye sonuna kadar sürer (TTK.439/II). İflasın açılması ile anonim şirket hak ve fiil ehliyetini kaybetmez, ancak fiil ehliyeti, tasfiye sonuna kadar, tasfiye amacıyla sınırlı olarak devam eder (TTK. 439/II, 450,208).

Başka bir anlatımla, anonim şirket tasfiyenin sonuna dek bir hak süjesi olarak kalır, hak ve yükümlülükler anonim şirket tüzel kişiliğine ait olur. Ancak, anonim şirketin mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisi, iflas kararı ile kısıtlamaya uğrar. Anonim şirketin, mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisi, iflas masasına ilişkin olan konularda iflas idaresine geçer (TTK. 437). İflas idaresi görevini yerine getirirken hem müflis anonim şirketin, hem de alacaklıların yararlarını gözetmekle yükümlüdür.  Marka hakkının hukuki işlemlere konu olup olamayacağına gelince; gayri maddi mallar üzerindeki marka hakkı mutlak haklardan olup, taşıdığı ekonomik değerden ötürü şirket malvarlığına dahildir. Marka hakkı çeşitli hukuki işlemlere konu oluşturabilir. Örneğin, marka hakkının hasılat kirasına (BK.270) verilmesi mümkündür. 556 sayılı KHK. nin 20 ve 21 nci maddelerinde marka sahibinin (lisans veren), markasının kullanma hakkını lisans alana verebileceği belirtilmiştir. İşte lisans verme yoluyla kullanma da markanın bir kullanım biçimidir.  

Görüldüğü gibi, müflis şirkettin yönetim kurulu, genel kurulu veya iflas idaresi şirket mal varlığına dahil olan markayı yukarıda açıklanan biçimlerde kullanması mümkün iken, bu yollara başvurmadan şirketin iflas ettiğinden bahisle iflasın KHK. nin 14 üncü maddesinde yazılı kullanmama haklı sebebi olarak ileri sürmesi kabul edilemez. Nitekim öğretide de mali durumun kötüleşmesinin bir uzantısı olarak marka sahibinin iflası haklı neden olarak değerlendirilmemektedir Bkz.  Prof. Dr. Sabih Arkan, Marka Hukuku, Cilt.II, 1998/ sh.149).  Bu durumda davalı şirketin iflas etmesi markanın kullanılmaması için başlı başına haklı bir neden oluşturmadığından, davanın esasına girilerek gerekli araştırma ve inceleme yapılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi doğru değildir.  

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 9.4.2001 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir