YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 2008/9873 E. , 2010/1108 K.

# HÜKMÜN İLANI # HÜKÜMSÜZLÜK # TESCİLLİ MARKA #

Özet; HÜKÜM ÖZETİNİN İLANI SALT MARKA HAKKINA TECAVÜZ DURUMLARINDA MÜMKÜNDÜR, HÜKÜMSÜZLÜĞE İLİŞKİN KARARIN İLANINA HÜKMEDİLMESİ DOĞRU DEĞİLDİR.

Taraflar arasında görülen davada (Beyoğlu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi)’nce verilen 01.05.2008 tarih ve 2007/17-2008/05 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin kapı üretim sektöründe dünyada tanınan bir firma olduğunu, WT T…” ibareli markası ile faaliyetini sürdürdüğünü, anılan markanın başta menşe ülke Almanya dahil olmak üzere hemen hemen tüm ülkelerde ve Topluluk ticari markası olarak Avrupa Birliği’ne ait 25 ülkede tescilli olduğunu, bu ibarenin aynı zamanda müvekkilinin unvanı ve logosu bulunduğunu, davalının aynı ibareyi 5846 sayılı Yasa, 556 sayılı KHK’nın 7/1-i, 8/3, 8/5, Paris Sözleşmesi’nin birinci mükerrer 6. maddesi ve aynı sözleşmenin 8. maddesi, MK’nın 2. ve TTK’ya aykırı şekilde 6 ve 9. sınıfta yer alan emtialar için adına tescil ettirdiğini ileri sürerek, bu markanın hükümsüzlüğüne ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, iddiaların yersiz bulunduğunu, markanın tanınmış olmadığını, tescilde müvekkilinin öncelik hakkının bulunduğunu açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, terkini istenen markanın davalı adına 06 ve 19. sınıf emtialar için 10.04.2004 tarihinde tescil edildiği, davacı markasının ise Türkiye’de tescilli olmadığı, 6, 7 ve 19. sınıf emtialar bakımından 24.05.2002 tarihinde Almanya’da, 09.07.2002 tarihinde Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı Uluslararası Bürosu’nca tescil edildiği, davacı markasının davalıdan önce Paris Sözleş-mesi’ne dahil ülkede tescilli bulunduğu, 556 sayılı KHK’nın 3. maddesine göre korumadan yararlanacağı, davacı markasının tanınmış olduğu, Paris Sözleş-mesi’nin 6. maddesinin 1. mükerrer hükmüyle de koruma altında bulunduğu, davalının markayı kendisinin önce ihdas ettiğine dair kanıt sunmadığı, davacının ise, 1996 yılında markayı yaratan kişinin haklarını kendisine devir ettiği belgeyi ibraz ettiği, aynı sektörde faaliyet gösteren davalının markayı kötü niyetli olarak tescil ettirdiği, markaların tıpa tıp benzer bulundukları, ayrıca asıl ibarenin davacının ticaret unvanı bulunduğu, Paris Sözleşmesi’nin 8. maddesi uyarınca unvanın koruma altında olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne, hüküm özetinin ilanına karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulü ile hüküm özetinin gazetede ilanına karar verilmiştir. Ancak, 556 sayılı KHK’nın 72. maddesi uyarınca hüküm özetinin ilanı salt marka hakkına tecavüz durumlarında mümkünken yazılı şekilde hükümsüzlüğe ilişkin kararın ilanına hükmedilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının ilana ilişkin 4. paragrafının hükümden tamamen çıkarılmak suretiyle düzeltilmesine ve kararın düzeltilmiş bu durumu ile (ONANMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 01.02.2010 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.