Tanınmış Marka Tespitinde Uzman Bilirkişilerin Olması Gerektiği Hakkında Yargıtay Kararı T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 1999/3271 K. 1999/5256 T. 14.6.1999

 Tanınmış Marka Tespitinde Uzman Bilirkişilerin Olması Gerektiği Hakkında Yargıtay Kararı; Marka, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlayabilir.

# MARKA TESCİL İTİRAZININ REDDİ KARARININ İPTALİ DAVASI#

( Tescil Edilmiş veya Tescil için Başvurusu Yapılmış Markanın Toplumdaki Tanınmışlık Düzeyi Nedeniyle Haksız Yararın Sağlanması ) MARKANIN İPTALİ ( Tescil Edilmiş veya Tescil İçin Başvurusu Daha Önce Yapılmış Bir Marka Sahibinin İtirazı Üzerine Sonraki Markanın Tescil Başvurusunun Red Edilmesi ) TESCİLLİ MARKANIN TANINMIŞLIK DÜZEYİ NEDENİYLE HAKSIZ YARAR SAĞLANMASI ( Daha Önceki Marka Sahibinin İtirazı Üzerine Sonraki Markanın Tescil Başvurusunun Red Edilmesi ) TANINMIŞLIK İDDİASININ HAKİMİN ŞAHSİ BİLGİSİYLE ÇÖZÜLEMEMESİ ( Mahkemece Uzman Bilirkişiler Vasıtasıyla Bilirkişi İncelemesinin Yaptırılmasının Gerekmesi )

ÖZET : Kanun Hükmünde Kararname hükmüne göre “… tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu red edilir”. Davacının iddiası tanınmışlık olup, tanınmışlığın tespitinde hakimin şahsi bilgisi esas alınamayacağından, mahkemece uzman bilirkişiler vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 16.12.1998 tarih ve 1997/552- 1998/1079 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Gürkan Gençkaya tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin giyim, aksesuar, kozmetik eşyalarda dünyaca tanınmış “İ…G” markalarının sahibi olduğunu ve 1988 yılından bu yana Türkiye’de de tescilli bulunduğunu, dava dışı bir şirketçe yapılan “I..-..G”marka tescili başvurusunun ilanı üzerine müvekkili tarafından yapılan itirazın davalı kurumca reddedildiğini beyanla “I..-..G” marka tescilinin reddine, müvekkili markalarının çok tanınmış markalar olduğunun tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

Davalı vekili, tescilli markanın iptalinin marka sahibine yöneltilecek dava ile istenebileceğini, müvekkiline husumet düşmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın husumet yönünden reddine dair verilen karar, Dairemizin 10.7.1997 tarihli ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davacıya markasının iptalini istediği A.. M.. Eşya Ltd Şti. hakkında dava açıp bu dava ile birleştirilmesi konusunda süre verilmiş, açılan davada markanın iptali ile 500.000.000 lira manevi tazminat talep edilmiş ve dava bu dava ile birleştirilmiştir.

Davalı A.. M.. Eşya Ltd Şti vekili, Enstitü kararının yasalara uygun olduğunu, markanın kullanıldığı emtia gruplarının farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, çekişmenin, davacı markasının çok tanınmış olup olmadığı üzerinde toplandığı kabul edilerek, çok tanınmışlığın herkes tarafından refleks şeklinde bilinebilme olduğu, davacı markasının maruf, meşhur ve herkesçe bilinebilen bir marka olmadığı, bu nedenle bilirkişi incelemesi de gerek olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, marka tescil itirazının reddi kararının iptali ile markanın iptali ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde kararnamenin 8.maddesindeki düzenlemeye göre “Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu red edilir.” hükmü bulunmaktadır.

Davacının iddiası tanınmışlık olup, tanınmışlığın tespitinde hakimin şahsi bilgisi esas alınamaz. O halde mahkemece uzman bilirkişiler vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.6.1999 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.