Tanınmış Marka Kriterleri; Diğer rakip mallardan ve hizmetlerden kendi mal ve hizmetini ayırt etmesi, rekabet kaygısı dışında yüksek bir kaliteyi temin etmesi.

T.C. YARGITAY ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ: 2003/13167 ESAS, 2004/7103 KARAR, YARGITAY KARARI MAHKEMESİ: İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, GÜNÜ: 24.6.2003, SAYISI: 2002/113-2003/319, DAVACI: M. Tekstil San. ve Tic A.Ş. DAVALI: 1-Türk  Patent Enstitüsü Başkanlığı 2-A. İth. İhr. Tic. Ltd. Şti

Taraflar arasında görülen davada İ Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi”nce verilen 24.6.2003 tarih ve 2002/113-2003/319 sayılı kararın Yargıtay”ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

 Davacı vekili, müvekkilinin Ş. Holding A.Ş. grup firmalarından olup, “VESTİNO” ibaresinin adına tescilli marka olduğunu, anılan markanın tanınmış marka olup, dünya çapında şöhrete kavuştuğunu, davalı şirket tarafından “VESTİNO” ibaresinin kıyafeti tamamlayan en önemli unsurlardan birisi olan “Saatler” için tescili amacıyla yapılan başvuruya müvekkilince itiraz edilmesine rağmen, itirazlarının sırasıyla Türk  Patent Enstitüsü Başkanlığı Markalar Dairesi Başkanlığı ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu Başkanlıklarınca reddedildiğini ileri sürerek, davalı Türk  Patent Enstitüsü Başkanlığı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu Başkanlığının 20.12.2001 tarih ve M-2104 sayılı kararının iptaline, haksız olarak tescili talep edilen markanın tescil işlemlerinin durdurulmasına şayet tescil edilmişse hükümsüz addedilerek terkinine, hüküm fıkrasının ilanına karar verilmesini  talep ve dava etmiştir.

 Davalı Türk  Patent Enstitüsü Başkanlığı vekili, davacı tarafından markanın tanınmış olduğuna dair her hangi bir belge ibraz edilmediğini, tanınmış marka olarak kabulünün mümkün olmadığını, “VESTİNO” markasını davacı markasından farklı mallar için tescilinde bir usulsüzlük bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.  Davalı A. ith.Tic.Ltd.Şti. vekili; davacı markasının tanınmış olmadığını, davacı markasının  tekstil ürünlerinde, müvekkili markasının ise masa, duvar ve kol saatlerinde tescilli olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.  Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna nazaran, davacı markasının tanınmış marka olarak kabul edilebileceği ancak, aynı markanın farklı emtia için tescil ettirilmesinin davacı  markasının ayırt edici karakterini zedelemeyeceği ve itibarına zarar vermeyeceği, 556 sayılı KHK. nun 8/a, 8/b ve 8/4 maddesi hükümleri ve 9. maddesi kapsamında davanın koşullarının oluşmadığı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.  

Karar, davacı vekili temyiz etmiştir. Tanınmış marka ne Türk Markalar Mevzuatında ne de yabancı kanunlarda tarif edilmemiş, bu husus mahkeme içtihatlarına ve öğretiye bırakılmıştır. Dairemiz tarafından verilen çeşitli kararlarda tanınmış marka, bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak tarif edilmiştir.(13.03.1998 gün 1997/5647E. 1998/1704K.ve 23.03.2000 gün 1999/8859E. 2000/2229K.)

Öğreti de ise;  tanınmış marka kavramı ile, bir ülkenin bir veya bir kaç yöresinde tutunmuş markalar değil, dünya çapında olmasa bile, yurtiçi ve yurtdışında ilgili çevrelerce bilinen Paris Sözleşmesine üye devletlerden birinin vatandaşına veya o ülkelerden birinde yerleşik olan ya da ticari veya sınai işletmeye sahip kişilere ait bulunan markalar kastedilmiştir.(Bkz.Fikri Mülkiyet Hukuku, Prof.Dr.Ünal Tekinalp 1999 Sh.379 vd.) Yine öğretide, markanın ülke ve uluslararası alanda bu niteliğe sahip olabilmesi için bir işletmeyi veya mamüllerinin hizmetlerini simgelemesi yada süper bir kaliteye sahip olduğunun büyük halk kitleleri tarafından kabul edilmesi gerekir.

Buna göre tanınmış markanın iki fonksiyonu vardır.  Bunlardan ilki her markada olduğu gibi, diğer rakip mallardan ve hizmetlerden kendi mal ve hizmetini ayırt etmesi, diğeri ise her türlü rekabet kaygısı dışında yüksek bir kaliteyi temin etmesidir.  (Bkz.Tanınmış Markalar, Prof.Dr.Hamdi Yasaman, Halil Aslanlı”nın Anısına Armağan 1978 Sh.691 vd., Yargıtay 11.H.D. 15.12.1997 gün 1997/5784-9233 sayılı kararı) Bunun yanında, mevzuatta ise, Uluslararası Paris Sözleşmesi”nin l. mükerrer 6.maddesine göre sözleşmenin tarafı olan ülkeler menşe memlekette usul ve nizamına tevkifan tescil edilmiş olan markanın o surette himaye göreceğini taahhüt etmiş bulunmaktadırlar. 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki KHK nin 7 (ı) maddesi de buna parelel bir hüküm getirmiş, sahibi tarafından izin verilmeyen Paris Sözleşmesi”nin l.mükerrer 6.maddesine göre tanınmış markaların mutlak red sebebi olarak esas alınacağı öngörülmüştür.

Tanınmış marka konusunda Dünya Fikri Milkiyet Teşkilatı (WIPO) Tanınmış Markalar Uzmanlar Komitesince de kriterler belirlenmiş olup, yapılacak incelemede bunlarında gözönünde tutulması gerekecektir. Yapılacak inceleme sonucunda davacı markasının 556 sayılı KHK”nin 7/h maddesi kapsamında kalacak derecede tanınmış olduğu sonucuna ulaşılırsa,davacının başka tür mal ve hizmetler için dahi tescile engel olabileceği açıktır,öte yandan Markalar Hakkındaki KHK”nin 8.maddesinde bahsi geçen “toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş” deyimi “tanınmış marka” kavramından farklı olup,ondan daha geniş ve tanınmışlık derecesi itibarıyla daha düşüktür.Her tanınmış marka aynı zamanda tanınmışlık düzeyine ulaşmıştır. Ancak,bir marka tanınmış marka olmasa bile toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olabilir.Belli mahallerde tanınan markalar tanınmış marka kavramı içerisine girmeyebilir,fakat toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olabilir.Böyle bir markanın başka bir mal ve hizmet için tescili,bunu başka mal veya hizmet için tescil ettirecek kişiye haksız bir yarar sağlayacak veya söz konusu markanın itibarına zarar verecek yada ayırt edici karakterini zedeleyecek sonuçlar doğuracaksa, toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış markanın sahibin itirazı üzerine tescil talebi reddedilir(Bkz.Fikri Mülkiyet Hukuku,Ünal Tekinalp,1.Bası 1999,sahife 392)

Bu genel açıklamalardan da görüleceği üzere,markanın “tanınmış marka” yada “tanınmışlık düzeyine erişmiş marka” olmasının sonuçları da farklı olmaktadır. Mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda bu ayırımın yeterince vurgulanmadığı ve davacıya ait markanın 556 sayılı KHK”nin 7/h maddesi uyarınca mı, yoksa anılan KHK”nin 8. maddesi kapsamında mı korunacağının açıkça ortaya konulmadığı görülmektedir.Bu durumda mahkemece,yeni bir bilirkişi yada bilirkişi heyetinden rapor alınarak hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi ve özellikle davacı markasının hiçbir anlamı olmadığı halde davalı tarafından aynen tescilinin talep edilmesinin de somut olayın özelliği olarak davacı markasının itibarına zarar verip,vermeyeceğinin değerlendirilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna istinaden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve kararın açıklanan nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.