Cins, çeşit ve miktar belirleyen yani tanımlayıcı  sözcüklerin  marka olarak tesciline ilişkin Yargıtay İçtihatını aşağıda bulabilirsiniz.

T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2000/6135 K. 2000/8767 T. 9.11.2000

 Cins, Çeşit Ve Miktar Belirleyen Sözcüğün Marka Olarak Tesciline İlişkin Yargıtay Karar; “Multicanal” sözcüğü, “ayırdedicilik” unsurunu taşımamaktadır.

# MARKANIN AYIRDEDİCİLİK UNSURU #

( Multıcanal İbaresinin Ayırt edicilik Unsuru Taşımadığı-Marka Tescili) MARKA TESCİLİ ( Multıcanal İbaresinin Marka Olarak Tescil Edilememesi) MARKA OLARAK TESCİL EDİLEMEYECEK SÖZCÜKLER ( Multıcanal İbaresi-Ayırdedicilik Unsuru Taşımayan Kelimeler) MULTICANAL İBARESİ ( Marka Olarak Tescil Edilemeyeceği)

ÖZET : “Multicanal” sözcüğü, bir markada bulunması gereken ve onun diğer markalardan farklılığını sağlayacak “ayırdedicilik” unsurunu taşımadığı gibi, sadece cins, çeşit ve miktar belirlemeye yönelik bu sözcüğün, marka olarak tesciline 556 sayılı KHK. nin 7/c maddesi de engel teşkil etmektedir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın ( Ankara Asliye Dokuzuncu Ticaret Mahkemesi) nce görülerek verilen 10.2.2000 tarih ve 1999/1004-2000/41 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, ilk defa müvekkili tarafından Televizyon Yayıncılığı alanında kullanılan “MULTICANAL” ibaresinin marka olarak tescili, için gerekli unsurları taşıdığı ve tescile engel bir halin bulunmadığı halde marka olarak tescil taleplerinin reddedildiğini ileri sürerek, Enstitü Yeniden Değerlendirme Kurulu’nun ret kararının iptalini talep etmiştir. Davalı vekili, tescili istenen ibarenin, üzerinde marka olarak kullanılacağı hizmetlerde cins, çeşit, vasıf, miktar ve amaç belirteceğinden davacı taleplerinin reddedildiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre, davacının tescil istediği ibarede yer alan “multi” ibaresinin çok, çeşit çeşit anlamına, “kanal” ibaresinin de “birşeyin, bir işin oluşum yolu”, “elektronik nitelikli tesis”, bilgi veya haberin yayılma yolu” anlamlarına geldiği, “Multicanal” ibaresinin “Çok Hatlı TV Oluşumu” anlamına geldiği ve markanın esas unsurunu içerdiğinden 556 sayılı KHK. nin 7/1-c maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava konusu uyuşmazlık, “Multicanal” sözcüğünün televizyon ve radyo program ve yayın hizmetlerinde hizmet markası olarak tescilinin mümkün olup, olmadığı noktasında toplanmaktadır. 556 sayılı Markalar Hakkında KHK’nın 5. maddesinde ifadesini bulan marka tanımına göre marka, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşulu ile bu maddede sayılan her türlü ad ve işarettir. Bu işaretin marka olarak tescili ise, aynı düzenlemenin 7. ve 8. maddelerinde belirlenen engellere tabi olmama koşuluna bağlanmıştır. Bu genel açıklamadan sonra dava konusu “Multicanal” sözcüğünün marka olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı ve ayrıca tescile engel bir halin var olup olmadığı konusuna dönüldüğünde, mahkemenin de kabul ettiği üzere anılan sözcük, çok kanallı TV. veya radyo hattı anlamını ifade etmektedir. Bu birleşik kavramın, ilk sözcüğü “Multi” çokluğun yani KHK’nın 7/1-c maddesindeki “miktara” yönelik bir sözcük, ikincisi “Canal” ise TV veya radyo hattını belirten bir sözcüktür. İki markada bulunması gereken ve onu diğer markalardan farklılığını sağlayacak “ayırt edicilik” unsurunu taşımadığı gibi, yukarıda da değinildiği üzere sadece cins, çeşit ve miktar belirlemeye yönelik bu sözcüğün marka olarak tesciline 7/1 -c maddesi de engel teşkil etmektedir.

Her ne kadar davacı vekili, dava ve temyiz dilekçelerinde anılan sözcüğün ilk defa müvekkilince kullanılarak tanıtıldığı, ayırt edicilik niteliğinin kazandırıldığı ve bu sebeble KHK’nın 7/son bendine dayanarak tescil isteminin gözden kaçırılmış olduğunu ileri sürmüşse de dosya içindeki davacı tarafından Patent Enstitüsüne yaptığı başvuruda bu hükme dayalı tescil talebi olmadığı gibi, anılan Enstitü’nün Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’na vaki itirazında da bu maddeye dayalı bir itiraz sebebi ileri sürülmemiş bulunmasına göre, taleple sınırlı olarak inceleme yapıp karar vermeye yetkili kurulun bu kararına karşı açılacak davada bu talebin dışında bir iddia ile dava açılması da mümkün bulunmadığından ve nihayet bu konuda mahkemeye hiçbir delil ibraz dahi edilmemiş bulunmasına nazaran, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bu yönden de bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olarak tesis edilen mahkeme kararının ( ONANMASINA), 2.080.000- lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile temyiz edenden alınmasına, 100.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 9.11.2000 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.