Doğan Buluşlar,Serbest Doğan Buluşlar,İşçinin Bildirim Yükümlülüğü,İşverenin İtiraz Hakkı,Serbest Kalan Buluşlar hakkındaki bilgileri inceleyebilirsiniz.

SERBEST BULUŞLAR

551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hizmet buluşları tanımlanmış, bunun dışında kalan buluşların “serbest buluş” sayılacağı öngörülmüştür. Ayrıca, hizmet buluşlarının sonradan bazı durumlarda serbest buluş niteliği kazanabileceği hükmüne yer verilmiştir (m.21). Bu nedenle, serbest buluşlar belirtilen esasa uygun olarak ikiye ayrılmak suretiyle incelenecektir. Önce, ortaya çıkışı itibariyle serbest nitelikte olan buluşlar (serbest doğan buluşlar) üzerinde durulacak daha sonra ortaya çıkışı itibariyle hizmet buluşu niteliğinde olan buluşların sonradan serbest nitelik kazanması üzerinde durulacaktır.

1 SERBEST DOĞAN BULUŞLAR

551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 17.maddesinin üçüncü fıkrasında serbest buluşlar “İkinci fıkrada sayılan hizmet buluşlarının dışında kalan buluşlar, serbest işçi buluşları olarak kabul edilir” şeklinde tanımlanmıştır. Hizmet buluşları yukarıda ayrıntılı olarak incelendiği için burada tekrar edilmeyecektir. Serbest doğan işçi buluşları, işçinin iş ilişkisi sırasında gerçekleştirdiği hizmet buluşları dışında kalan buluşlardır. Bundan kasıt, buluşun, işçinin iş görme borcundan kaynaklanmaması veya büyük ölçüde işletme deneyim ve çalışmalarına dayanmamasıdır. Diğer bir söyleyişle, işçinin iş ilişkisi sırasında gerçekleştirmiş olduğu, iş görme borcuna ve işletmeye yabancı olan buluşlar serbest işçi buluşu olarak kabul edilecektir.

İşe yabancı olan buluştan kasıt, buluşun konusu ve ortaya çıkış şeklinin, iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi veya mevzuat gereği işçinin yapmakla yükümlü olduğu iş görme borcunun kapsamı dışında kalmasıdır. Buluşun işletmeye yabancı olması ise, büyük ölçüde işletmenin deneyim ve çalışmalarına dayanmaması, işletmenin faaliyet alanıyla ilgili olmaması, daha çok işçinin kişisel çabasının bir ürünü olmasıdır. Özellikle işletmenin faaliyet alanında değerlendirilmesi mümkün olmayan buluşların serbest nitelikte olduğu kabul edilir. İşçinin iş ilişkisi sırasında gerçekleştirmiş olduğu buluşun işletmenin faaliyet alanı ile hiçbir ilgisi yoksa serbest buluş sayılacağından kuşku yoktur. Nitekim Kararnamenin 31. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Serbest işçi buluşunun işverenin iş alanı içinde değerlendirilebilir olmadığı aşikâr bir şekilde belli ise, işçinin bildirim yükümlülüğü yoktur” hükmüne yer verilmiştir. Burada, işletmeye yabancı olan buluşların serbest sayılacağı da belirtilmiş olmaktadır.

1.1 İŞÇİNİN BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ

İşçinin gerçekleştirmiş olduğu buluşu işverenin öğrenmekte haklı menfaati vardır. İşveren,ancak bu sayede buluşun gerçekten serbest nitelikte olup olmadığını denetleyebilir. Bu nedenle, işçi, tamamlamış olduğu buluşu, hizmet veya serbest nitelikte olup olmadığına bakmaksızın bir an önce işverene bildirmeli, gerekiyorsa buluşun serbest nitelikte olduğu kanaatini de eklemelidir. Bildirim, işverenin bir kanaate varabilmesi için gerekli içerik ve açıklıkta olmalıdır. İşçi yapmış olduğu buluşun serbest nitelikte olduğu düşüncesi ile bunu işverene bildirmekten kaçınamaz.

Serbest buluşların işverene bildirilmesi aynı zamanda, buluşun niteliği ve buna bağlı olarak taraflar arısında ileride çıkabilecek muhtemel uyuşmazlıkların başlangıçta önlenmesine yardımcı olacaktır. Bu durum her iki tarafın da menfaatinedir. İşveren buluştan haberdar olarak; bunun gerçekten serbest nitelikte olup olmadığını denetleme olanağına kavuşurken, işçi de buluşun niteliği konusunda yanılgıya düşmesinin getireceği ağır hukuki ve cezai sorumluluklardan kurtulmuş olacaktır. Bildirim bu amaca hizmet ederken, sahibinin buluş üzerindeki hakkına kural olarak halel getirmemektedir.

Zira bildirim teknik bir kuralın açıklanması anlamında olup, hukuki işlem niteliğinde değildir. Bildirim, doğrudan bir hakkın el değiştirmesine neden olmasa dahi, Kararnamede yapılıp yapılmamasına önemli hukuki sonuçlar bağlanmıştır. Her şeyden önce karşı tarafa ulaşmakla, işverenin buluşun serbest nitelikte olmadığı, hizmet buluşu olduğu yönündeki itirazını yapabileceği iki aylık süreyi başlatır. İşverenin bu süre içerisinde itirazda bulunmaması halinde, buluşun serbest niteliği kesinlik kazanır. Bu tarihten sonra işveren, buluşun hizmet buluşu niteliğinde olduğunu iddia edemez (m.31/II). Meğerki, işçi, eksik veya yanlış bilgi vermek suretiyle işvereni bu konuda yanıltmış olsun.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince hizmet buluşlarında olduğu gibi serbest buluşlarda da, işçinin bunu geciktirmeksizin işverene bildirmekle yükümlü olduğunu hükme bağlamıştır. “İşçi, bir iş akdi ilişkisi içinde iken serbest bir buluş yaptığı takdirde, durumu geciktirmeden işverene bildirmekle yükümlüdür”. Sadakat borcunun bir yansıması olsa da, açık bir şekilde düzenlenmiş olması nedeniyle, bildirim yükümlülüğü artık Kanundan kaynaklanan bir borç niteliğindedir. Bildirimin zamanı, içeriği ve şekline ilişkin yukarıda hizmet buluşları hakkında söylenenler burası için de geçerlidir.

Kararnamede, hizmet buluşlarının yazılı olarak bildirilmesi öngörülmüşken serbest buluşların bildirimi konusunda herhangi bir şekil koşulu öngörülmemiştir. Konuya ilişkin 31. maddede, işçinin serbest buluşu geciktirmeden işverene bildirmekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, ancak herhangi bir şekil koşulundan söz edilmemiştir. Alman İşçi Buluşları Kanununun 18. paragrafında, işçinin serbest buluşu geciktirmeksizin ve yazılı olarak işverene bildirmekle yükümlü olduğu açıkça düzenlenmiştir. Tasarının 106. maddesi, Kararnamenin 31. maddesinin aynen tekrarı olup, burada da işçinin yapacağı bildiriminin şekline ilişkin açık bir hükme yer verilmemiştir. Bu önemli bir eksikliktir.

Mevzuatta muhtemel uyuşmazlıkların önlenmesi, hukuki güvenlik ve açıklık sağlayacağı düşüncesi ile birçok konuda yazılılık koşulunu açıkça düzenlenmiştir. Hizmet buluşlarının bildirimi, işverenin hak talebi, işverenin serbest buluş bildirimine itirazı bunlara örnek olarak sayılabilir. İşçinin, serbest buluş bildirimini de yazılı olarak yapması gerektiğine ilişkin açık düzenlemenin yapılması bu açıdan yararlı olacaktır. Böyle bir düzenleme yapılmadığı sürece, işçinin bildiriminin yazılı olarak yapması gerektiği ve bunun geçerlilik koşulu olduğunu söylemek güçtür. Ancak, Kararname yazılılık koşulunu açıkça belirtmemiş olsa da, işçinin serbest buluş bildiriminde yer alması gereken hususları ayrıca düzenlemiştir. Buna göre, bildirimde buluş (teknik sorun ve bunun çözümü) ve bunun gerçekleştirilme şekline ilişkin bilgilerin yer alması gerekir. Bunlar, daha çok niteliği itibariyle ancak yazılı şekilde yapılabilecek hususlardır.

Zira buluş konusu, alanında uzman bir kişinin dahi kolaylıkla anlayamayacağı, tekniğin bilinen basamağının üzerinde, yeni ve sanayiye uygulanabilir nitelikte çözüm getirme özelliklerine sahip teknik kuralların açıklıkla izahını gerektirir. Bu açıklamalar aynı zamanda buluşun gerçekleştirilme şekline ilişkin teknik çizim ve resimleri de kapsar. Aksi takdirde işveren, buluşun konusu, kullanım alanı ve niteliği konusunda bir kanaata varamaz. Bu nedenle bildirim niteliği gereği yazılı olarak yapılabilecektir.

Bildirimin içeriği işverenin buluşun serbest sayılıp sayılamayacağı konusunda kanaata varabilmesini sağlayacak açıklıkta olmalıdır. Kararnamenin 31. maddesinin birinci fıkrasında bu durum şu şekilde açıklanmıştır, “Bildirimde; buluş ve gerekiyorsa buluşun gerçekleştirilme şekli hakkında bilgi vermek suretiyle, işverenin buluşun gerçek bir serbest buluş sayılıp sayılmayacağı konusunda bir kanaata varabilmesi sağlanır”. Buna göre bildirimde en az iki konunun yer alması gerekir. Bunlardan biri buluş, diğeri de buluşun gerçekleştirilme şeklidir.

1.2 İŞVERENİN İTİRAZ HAKKI

 İşçinin yapmış olduğu serbest buluş bildirimi, buluş üzerindeki tüm hakların kendisine ait olduğu, işverenin buluş üzerinde herhangi bir hakkının olmadığı anlamını içermektedir. İşçi, buluşun niteliği konusunda yanılmış olabileceği gibi, kasten buluşu serbest olarak nitelendirmiş de olabilir. Bu nedenle işverene, buluşun serbest veya hizmet buluşu olup olmadığını denetleme olanağının verilmesi gerekir. İşçinin yapmış olduğu buluştan işvereni haberdar etmesi bu amaca hizmet edecektir. Buluştan haberdar olan işveren gerekli araştırma ve incelemeyi yaparak bir kanaate varacaktır.

İşverenin, buluşun serbest nitelikte olmadığı, hizmet buluşu olduğu sonucuna varması halinde buna itiraz hakkının olması gerekir. Kararname, buna uygun olarak işverenin kendisine yapılan serbest buluş bildirim tarihinden itibaren üç ay içerisinde itiraz edebileceğini öngörmüştür (m. 31/II). Belirtilen üç aylık süre içerisinde kullanmalıdır. Kararnamenin 31. maddesinin ikinci fıkrasına göre, “İşveren kendisine yapılan bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde, yazılı bir bildirim ile buluşun serbest bir buluş olmadığı yolunda itirazda bulunmazsa, sonradan hizmet buluşu olduğu iddiasını ileri süremez”. Maddenin bu açık düzenlemesi, üç aylık itiraz süresinin hak düşürücü nitelikte olduğunu göstermektedir. Bu süre içerisinde kullanılmayan hak ortadan kalkacaktır. Hak düşürücü süre defi değil itiraz niteliğinde olduğundan ileri sürülmese dahi resen dikkate alınacaktır.

İşverenin serbest buluş bildirimine itirazını yazılı olarak yapması gerekir(m.31/II). Bu geçerlilik koşuludur. İşverenin itirazı işçiye ulaşması gereken bir beyan olup, itirazın yapıldığını ve bunun süresinde olduğunu işveren ispatla yükümlüdür. Özel bir şekil öngörülmediğinden adi yazılı şekil yeterlidir. İşveren, itirazı alındı belgesi karşılığında elden yapabileceği gibi, noter, kargo veya posta yoluyla da yapabilir.

İtiraz metninde belirli kelimelerin kullanılması zorunlu değilse de işverenin buluşu serbest nitelikte kabul etmediği hususu açıkça anlaşılmalıdır. Bu, buluşun serbest nitelikte olmadığının veya serbest değil hizmet buluşu olduğunun bildirilmesi şeklinde de olabilir. İtirazda, buluşun hizmet buluşu olduğunun bildirilmesi de yeterli olacaktır. Diğer taraftan işverenin itirazı, buluşa ilişkin tam hak talebinde bulunması niteliğindedir. Nitekim Kararnamede işverenin itirazına yer verilmiş ancak ayrıca buluşa ilişkin hak talebinde bulunmasına ilişkin düzenlemeye yer verilmemiştir. İtiraz eden işverenin ayrıca böyle bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Bu nedenle, Kararnamenin yukarıda açıklanan 18. maddesindeki hizmet buluşlarının bildirimi ve buna ilişkin 19 ve 20. maddelerindeki işverenin hak talebine ilişkin hükümler burada uygulanmayacaktır.

Buluşun bir an önce serbest veya hizmet buluşu niteliğinde olduğunun belirlenmesi, buluş üzerindeki tasarruf haklarının ve korunması için patent veya faydalı model olarak tescili yönünden büyük önem taşımaktadır. İşverenin itirazına, hizmet buluşuna ilişkin tam hak talebinin hüküm ve sonuçları bağlanmalıdır. Buna karşılık, buluşun gerçekte serbest nitelikte olduğunu düşünen işçiye de itiraz tarihinden itibaren belirli bir süre içerisinde mahkemeye müracaat etme hakkı tanınmalıdır. Bu süre içerisinde, dava açılmaması halinde buluşun hizmet buluşu niteliğinde olduğunun kesinlik kazanacağı, işçinin sonradan, buluşun serbest nitelikte olduğuna ilişkin dava açamayacağı, ancak hizmet buluşuna ilişkin bedeli talep edebileceği hususlarına yer verilmelidir. Mevcut düzenlemede bu hususlara yer verilmemiştir. İşveren, itirazı ile birlikte buluşa ilişkin tam hak talebinde bulunabilecek, bunun işçiye ulaşması ile birlikte buluş üzerindeki tüm haklar işverene geçecek, işçi herhangi bir süreyle sınırlı olmaksızın her zaman dava açarak buluşun serbest nitelikte olduğunu ispat edebilecektir.

İşçi, buluşun serbest nitelikte olduğu kanaati ile başkalarına lisans verme, devretme gibi tasarruflarda bulunmuş olabilir. Hizmet buluşlarında, işverenin talep tarihinden önce işçinin buluş üzerinde yapmış olduğu tasarrufların işverenin haklarını ihlal ettiği ölçüde geçersiz olacağı hükme bağlanmıştır (PatKHK m.20/III). İşçinin, serbest buluş bildiriminde bulunması halinde, işverenin buluşa ilişkin talep hakkı yerine itiraz hakkı düzenlenmiştir. İşverenin itirazı da, içeriğinin tam veya kısmi hak talebine ilişkin olup olmamasına göre buna ilişkin hukuki sonuçları doğuracaktır. Tam hak talebi niteliğindeki itirazın işçiye ulaşması ile birlikte buluş üzerindeki tüm haklar işverene geçecektir. Bu tarihten önce işçinin yapmış olduğu tasarruflar da işverenin haklarını ihlal ettiği ölçüde geçersiz sayılacaktır.

İşçi, kendisine ait olan serbest buluşunu kural olarak dilediği gibi kullanabilir. İşveren herhangi bir hak iddia edemeyeceği gibi, kural olarak işçinin tasarruflarına da karışamaz. Ancak iş ilişkisi devam ettiği sürece işçi işverene karşı sadakat ve rekabet etmeme borçları altındadır. Buluş üzerindeki tasarruf haklarının da buna uygun olarak kullanılması gerekir. Bu kapsamda, işletmenin faaliyet alanındaki buluşu, bizzat kullanmak yerine başkalarına kullandırmayı düşünen işçinin, sadakat borcu gereği önce kendi işverenine teklifte bulunması gerekir. Böylece işçinin, işverenin rakiplerine rekabet olanağı vermesi önlenebilecektir. Sadakat borcu, genel olarak işçinin iş görme borcunu işverenin yararına uygun biçimde yerine getirmesini, işverenin çıkarlarını korumasını ve işverene zarar verecek davranışlardan kaçınmasını kapsamaktadır.

Sadakat borcunun kapsamı her somut olaya göre belirlenecektir. İşçinin serbest buluş üzerindeki tasarrufu her zaman buna aykırılık oluşturmayabilir. Özellikle buluşun işletmenin faaliyet alanı dışında kaldığı durumlarda işçi dilediği gibi tasarrufta bulunabilir.

Bu durumda işçi, tasarruf hakkını kullanmadan önce işverene kullanım hakkı teklif etmekle yükümlü değildir. Buna karşılık, işletmenin faaliyet alanı içerisindeki buluşun rakip işletmelere verilmesi ve işverene hiçbir kullanım hakkı tanınmaması, işletmenin rekabet edebilirliğini etkileyeceğinden sadakat borcuna aykırılık oluşturacaktır. Nitekim Kararname, bazı durumlarda işçinin, buluşu başka türlü değerlendirmeden önce işverene teklif etmekle yükümlü olduğunu açıkça hükme bağlamıştır (m. 32/I). İşçi, işletmenin faaliyet alanına giren veya bu alanda ciddi hazırlıklar yapmış olduğu buluşu başkalarına kullandırmadan önce, işverene belirli bir bedel karşılığında inhisari olmayan kullanma hakkı teklif etmekle yükümlüdür.

Belirtilen koşulların varlığı halinde, işçinin teklif yükümlülüğü sadakat borucunun bir yansıması olarak düzenlenen Kararnameden kaynaklanmaktadır. İşçinin çalışmakta olduğu işletmenin faaliyet alanına giren veya doğrudan işletmenin faaliyet alanına girmemekle birlikte, işletme bu alanda faaliyette bulunmak için ciddi hazırlık yapmış olması durumunda teklif yükümlülüğü vardır. Burada kanun koyucu, işletmenin ciddi bir hazırlık içinde olmasını özellikle aramıştır. Bu nedenle, afakî düşünceler değil işletmenin o alanda da faaliyette bulunmak için fiili hazırlıklar yapmış olması gerekir.

İşveren işçinin teklifini kabul edip etmemekte serbesttir. Ancak, bu yöndeki iradesini sınırsız bir zaman dilimi içerisinde değil, Kararnamede belirtilen üç aylık süre içerisinde kullanması gerekir. Kararnamenin 32. maddesinin ikinci fıkrasına göre, “İşveren, teklifin kendisine ulaştığı tarihten itibaren üç ay içinde cevap vermezse, bu konudaki öncelik hakkını kayıp eder”. Belirtilen üç aylık süre hak düşürücü niteliktedir.

İşverenin sessiz kalması ile sürenin dolması halinde işveren buluşu kullanma hakkını kaybedecektir. İşveren, üç aylık süre içerisinde dilediği zaman kabul veya red yönündeki cevabını işçiye bildirebilir. İşçinin teklifi icap niteliğinde olduğundan, işverenin kabul beyanının işçiye ulaşması ile taraflar arasında sözleşme kurulmuş olacaktır. İşçi teklifinde, basit kullanım hakkı dışında daha geniş yetkiler içeren inhisari lisans veya buluşu tamamen devretmek istediğini bildirmiş olsa dahi, işveren bunu kabul etmek zorunda değildir. Böyle bir durumda işveren, sadece basit bir kullanım hakkı talep ettiğini ve buna ilişkin ücreti ödeyeceğini bildirebilir. İşverenin bu beyanı ile taraflar arasında buluşun basit kullanımına ilişkin sözleşme kurulmuş olacaktır. Ancak işverenin, buluş üzerindeki bu kullanım hakkı, buluşun başka türlü değerlendirilmesini önemli ölçüde kısıtlaması halinde bu kabul edilmeyecektir.

Bu durumda işçi, işverenden inhisari lisans almasını veya buluşun tamamen devralınmasını talep edebilir. İşverene tanınan bu basit kullanım hakkı hizmet buluşlarındaki, işverenin kısmi hak talebine dayanarak buluşu kullanma hakkına benzemektedir. Buna ilişkin Kararnamenin 20. maddesinin ikinci fıkrası burada da kıyasen uygulanmalıdır. Buna göre, işverenin kısmi hakka dayanarak buluşu kullanması, işçinin buluşunu değerlendirmesini önemli ölçüde güçleştiriyorsa işçi, buluşa ilişkin hakkın tamamen devralınmasını veya kendisi için serbest bırakılmasını isteyebilir.

İşveren belirtilen öncelik hakkı ile buluşu sadece işletmesinde kullanım hakkını elde etmektedir. Basit bir kullanım hakkı işletmeye bağlı olup işletmeden bağımsız olarak başkalarına devredilemez. Ayrıca alt lisanslar verilerek çoğaltılamaz.. İşveren buluştan yararlanma hakkını ancak işletmeyle birlikte devredilebilir.

İşverenin, buluştan yararlanması yasayla tınınmış bir hak niteliğinde olup, işçinin iradesine bağlı değildir. Kanun Hükmünde Kararnamenin 32. maddesi ile işçiye sözleşme yapma zorunluluğu getirilmiştir. Koşulların gerçekleşmesine rağmen işçinin, sözleşme yapmaktan kaçınması ve buluştan işvereni yararlandırmaması bu hükme aykırılık teşkil edecektir. İşçinin bu davranışı aynı zamanda sadakat borcuna aykırı olacak, taraflar arasındaki iş ilişkisinin devamını çekilmez kılan bu davranış, işverene, iş sözleşmesini tazminatsız olarak feshetme olanağı verecektir.

İşveren, iş sözleşmesini feshedebileceği gibi aynı zamanda buluşu da kullanmak isteyebilir. İşveren, buna ilişkin dava açmadan önce, buluşu başkalarının kullanımına sunan işçiden kendisine uygun şartlarla buluşu kullanma hakkı vermesini talep edebilecektir. İşverenin böyle bir talebi işçiyi icaba davet niteliğindedir. İşçi buna uyarak teklifte bulunur (icap) ve işveren de bunu kabul ederse taraflar arasında sözleşme kurulmuş olacaktır. Ancak işverenin, işçiyi icaba davet etmesi zorunlu olmayıp doğrudan dava da açabilir.

2 SERBEST KALAN BULUŞLAR

 Buluş, ortaya çıkışı (doğumu) itibariyle hizmet buluşu niteliğinde olmasına rağmen, sonradan bazı durumlarda serbest nitelik kazanabilir. Nitekim Kararnamenin 21. maddesinde, işverenin hizmet buluşunu yazılı olarak serbest bırakması, buluşa yönelik kısmi hak talebinde bulunması, işçinin yapmış olduğu buluş bildirimine süresinde cevap vermemesi hallerinde buluşun serbest kalacağı hükme bağlanmıştır.

2.1 İŞVERENİN SERBEST BIRAKMASI

 Hizmet buluşları üzerinde tasarruf hakkı kural olarak işverene ait olup, işveren bunu dilediği gibi kullanabilir. İşverenin buluş üzerindeki hakkı, kural olarak işçinin buluş bildirimine karşı yönelteceği hak talebi ile başlar. Tam hak talebinden sonra buluşu kullanmak istemeyen işveren, buluş üzerindeki haklarını başkasına devredebilir. Buluşu başlangıçtan itibaren kullanmayı düşünmeyen işveren, işçinin bildirimine karşılık hak talebinde bulunmayarak, ya da yazılı bir beyanla hizmet buluşunu serbest bırakabilir. Nitemik Kararnamenin 21. maddesinde işverenin, hizmet buluşunu yazılı olarak serbest bırakabileceği açıkça hükme bağlanmıştır.

İşveren hizmet buluşunu dilediği zaman serbest bırakabilir. Hatta taraflar, iş sözleşmesine koyacakları bir hükümle, işçinin gerçekleştireceği buluşların serbest nitelikte sayılacağını ve işçiye ait olacağını da kararlaştırabilirler. Ancak hemen belirtelim ki bunun tersi olarak ,işçinin aleyhine olan sözleşme hükümleri geçersizdir. Örneğin iş sözleşmesindeki, işçinin gerçekleştireceği her türlü buluşun hizmet buluşu sayılacağına ilişkin hüküm bu niteliktedir. Zira Kararnamenin 34. maddesi açıkça işçi aleyhine olan sözleşme hükümlerinin geçersiz sayılacağını belirtilmiştir.

2.2 İŞVERENİN HİZMET BULUŞUNA İLİŞKİN KISMİ HAK TALEBİNDE BULUNMASI

Yukarıda açıklandığı gibi, kısmi hak talebiyle buluş serbest kalacaktır(m.21/b). Burada tam bir serbestlik değil, işverenin kullanım hakkıyla sınırlı bir serbestlik söz konusudur. Kısmi hak talebinde bulunan işveren, inhisari olmayan basit lisanstaki lisans alanın haklarına sahiptir. Bu nedenle işveren, buluşu sadece işletmesinde kullanma hakkına sahip olup, bu hakkını üçüncü kişilere devredemez ve buluşa ilişkin alt lisanslar veremez. Nitekim Kararnamenin 88. maddesinin beşinci fıkrasında, “Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa, sözleşmeye dayalı lisans sahipleri, lisanstan doğan haklarını üçüncü kişilere devir edemez veya alt lisans veremez” hükmünü içermektedir. İşverenin buluşu kullanma hakkı işletme ihtiyacı ile sınırlıdır.

2.3 İŞVERENİN BULUŞ BİLDİRİMİNE SÜRESİNDE CEVAP VERMEMESİ

 Yukarıda açıklandığı gibi işveren, hizmet buluşuna ilişkin talep hakkını en geç işçinin bildiriminin kendisine ulaşmasından itibaren dört aylık süre içerisinde açıklamak zorundadır (PatKHK m.19/II). Talep hakkına ilişin anılan bu süre hak düşürücü niteliktedir. İşverenin bu süre içerisinde hak talebinde bulunmaması halinde, hizmet buluşu, serbest kalacaktır (PatKHK m.21/I-c).

İşveren serbest nitelik kazanan buluşlar üzerinde daha sonra herhangi bir hak iddia edemez ve işçinin izni olmadan buluşu kullanamaz. Ancak belirtelim ki, bildirimin geçersiz sayıldığı veya içeriğinden buluşa ilişkin hiçbir bilginin yer almaması nedeniyle yok sayıldığı durumlarda, işverenin talep hakkına ilişkin hak düşürücü süre kural olarak işlemeye başlamaz.

Bildirimin içeriğinden bunun hizmet buluşuna ilişkin olduğu anlaşılmakla birlikte, işverenin karar verebilmesi için eksikliklerin bulunması halinde işverenin iki ay içinde, eksik gördüğü hususlarda işçiden bildirimin düzeltilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, şartlara uygun olmasa da bildirim geçerli sayılacak ve dört aylık süre işlemeye başlayacaktır. Buna karşılık işverenin, süresinde düzeltme talebinde bulunması halinde bildirim geçerli kabul edilmeyecektir. Bu durumda, anılan dört aylık hak düşürücü süre işlemeyecek, işçi, eksik hususları tamamlayan yeni bir bildirimde bulunacaktır. İşveren bu düzeltme bildiriminden itibaren dört aylık süre içerisinde hak talebinde bulunabilecektir.

Kanun Hükmünde Kararnamenin 21. maddesinde hizmet buluşunun serbest nitelik kazandığı haller sayılmıştır. Bunlar arasında, işverenin serbest buluş bildirimine süresinde cevap vermemesi hali sayılmamıştır. İlk başta, bunun gerekli olmadığı, zaten buluşun serbest nitelikte olduğu söylenebilir. Ancak, işçi tamamlamış olduğu buluşun gerçekte serbest nitelikte olduğu düşüncesi ile hareket etmiş olmasına rağmen buluş hizmet buluşu niteliğinde olabilir. Esasen serbest buluşların da bildirilmesinin amacı işverenin bu konuda denetim yapabilmesini sağlamaktır. Bildirimi yapılan buluşun serbest nitelikte olmadığını düşünen işverenin üç aylık süre içinde itirazda bulunması gerekir.

Kararnamenin 31. maddesinin ikinci fıkrası, serbest buluş bildirimine üç ay içinde yazılı olarak itirazda bulunmayan işverenin, sonradan bunun hizmet buluşu olduğunu ileri süremeyeceğini hükme bağlamıştır. Bu da göstermektedir ki, ortaya çıkışı itibariyle hizmet buluşu niteliğinde olan bir buluş, bu şekilde serbest nitelik kazanacaktır. Bu tarihten sonra işveren buna ilişkin hiçbir hak iddia edemeyecektir. Ancak işçinin iş ilişkisinin devamı sırasında, buluşu başka türlü değerlendirmeden önce işverene kullanım hakkı teklif etme yükümlülüğü, bu şekilde serbest kalan buluşlar için de geçerlidir. Bu konuda yukarıda yapılan açıklamalara atıf yapmakla yetiniyoruz.

2.4 İŞÇİNİN TEKLİFİNE SÜRESİNDE CEVAP VERMEMESİ

 İşverenin, kısmi hak talebine dayanarak buluşu kullanması, işçinin buluşu değerlendirmesini önemli ölçüde sınırlayabilir. Bu durumda işçi, işverenden serbest nitelik kazanan buluşu iki ay içerisinde tamamen devralmasını ya da serbest bırakmasını talep edebilir. Buluşun tamamen devralınması veya serbest bırakılması konusundaki seçimlik hak işverene aittir. İşçi bu konuda işvereni zorlayamaz. Bu nedenle işçi, buluşun tamamen serbest bırakılmasını talep etmiş olsa dahi, işveren, seçimlik hakkını devralmaktan yana kullanabilir.

İşçinin bu yöndeki iradesi teklif niteliğinde olup işvereni bağlamaz. İşçinin bu yöndeki bildirimi üzerine işveren seçimlik hakkını dilediği şekilde kullanabilir. Ancak bu hakkını iki aylık hak düşürücü süre içerisinde kullanması gerekir. Aksi takdirde buluş tamamen serbest kalır. Gerçekten de, Kararnamenin 21. maddesinin (c) bendine göre, teklifin ulaşmasından itibaren, işverenin iki aylık süre içinde cevap vermemesi halinde, hizmet buluşu serbest nitelik kazanır. İşverenin artık kısmi hak talebine dayanarak buluşu işletmesinde kullanma hakkı yoktur. Kuşkusuz işçi buluş üzerindeki mutlak hakkına dayanarak işverene ücretli veya ücretsiz kullanma hakkı tanıyabilir. Bu işçinin takdirinde olup, işveren işçiyi buna zorlayamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir