Şekil Eksikliği Nedeni ile Başvurunun Reddinin İptali; Marka vekilince yapılan işlemlerde, vekillik yapma yetkisi şart olarak kabul edilmektedir.

T.C. YARGITAY ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ: 2003/5496 ESAS, 2003/12149 KARAR, YARGITAY KARARI MAHKEMESİ: Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi, GÜNÜ:19.12.2002, SAYISI :2001/792-2002/873

Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi”nce verilen 19.12.2002 tarih ve 2001/792-2002/873 sayılı kararın Yargıtay”ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 16.12.2003 günde davacı avukatı geldi, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı.

Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:  Davacı vekili, müvekkili şirkete vekaleten “M…” ibareli markanın tescili için 18.11.1999″da başvuruda bulunduğunu ancak, davalı Enstitü Markalar Dairesi Başkanlığı”nın 2.3.2000 tarihli karar ile müracaatın vekil sıfatı eksikliği gerekçesiyle reddedildiğini, red kararına karşı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu”na yapılan itirazın da aynı gerekçeyle reddedildiğini, 556 sayılı KHK ve Uygulama şeklini gösterir Yönetmelik hükümleri gereğince vekaletname eksikliğinin red sebebi sayılmayacağı gibi verilecek sürede eksikliğin giderilebileceğini, kaldı ki vekaletname eksikliği durumunda işlemlerin başvuru sahibine tebliği ve işlemlerin kaldığı yerden devamının sağlanması gerektiğini ileri sürerek, 4.9.2001 tarihli TPE kararının iptali ve marka tescil isteminin kabulüne karar verilmesini istemiştir.  

Davalı vekili, yönetmeliğin 12. maddesinde başvuru sahibinin yerli veya yabancı ayrımı yapılmaksızın marka vekilince yapılan işlemlerde vekillik yapma yetkisinin şart olarak kabul edildiğini, davacı şirketin marka vekilinin 8.11.1999 tarihinde vekil sicil kaydından çıkarıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.  Mahkemece, 556 sayılı KHK. nin Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmeliğin 12/1-d.e. ve 12/2. maddelerinde vekil aracılığı ile yapılacak işlemlerde usulüne uygun vekaletnamenin arandığı, başvuru sahibinin yerli ve yabancı olması konusunda bir ayrım gözetilmediği, her ne kadar 2.10.2002 tarihinde yürürlüğe giren söz konusu yönetmeliğin 11. maddesinin (b) bendinde “Türkiye”de ikamet eden kişilerin başvurularında vekil tayin edilmediği takdirde işlemlerin başvuru sahibince yürütüleceği” hükmü getirilmiş ise de, anılan düzenlemenin kurul karar tarihi ve dava tarihinden sonraki tarihli olması nedeniyle bu davada uygulama olanağı bulunmadığı, davacının marka vekilinin başvuru tarihinde marka vekilliği yapma yetkisi olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.  

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.  Dava, davalı Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu Kararı”nın iptaliyle, davacının marka tescil başvurusunun kabulü istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıda açıklandığı şekilde, başvuru tarihinde başvuruyu yapan marka vekilinin marka vekilliği yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 556 sayılı KHK. nin 80 nci maddesi ile başvuru tarihinde yürürlükte olan 554 sayılı TPE Kuruluş ve Görevleri Hakkında KHK. nin  30. maddesi Enstitü nezdinde gerçek ve tüzel kişiler ile marka vekillerinin işlem yapabileceğini öngörmüştür. Yine, 554 sayılı KHK. nin  30/2-g maddesi uyarınca, marka vekillerinin Enstitü Yönetim Kurulu tarafından tespit edilen miktarda Mesleki Sorumluluk Sigortası yaptırmış olmaları şartını getirmiştir. Davacı adına başvuru yapan marka vekilinin o tarihte sigorta yaptırma koşulunu yerine getirmediği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.

Uyuşmazlık, bu koşulu yerine getirmeyen marka vekilinin yaptığı başvurusunun hukuki sonucunun ne olacağı noktasında toplanmaktadır. Her ne kadar mahkeme karar gerekçesinde başvuru tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK. nin Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmeliğin 12/2 nci maddesinin ikinci cümlesinde vekillik yapma yetkisi olmayan vekillerce yapılan marka tescil başvuruları ve tescil sonrası yapılacak diğer işlemlerle ilgili taleplerin reddedileceğinin belirtildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, aynı maddenin birinci cümlesi, Patent ve Marka Vekilleri Sınav  Yönetmeliği”nin “Enstitü Nezdinde Vekillik Yapma” başlıklı 15. maddesinde, herhangi bir başvuruda vekil sicil kaydında adı olmayan vekil atanmış ise, bu başvurunun reddedilmesi yerine başvuru ile ilgili işlemlerin doğrudan başvuru sahibine tebliğ edileceğinin öngörülmesi, daha sonra uygulama yönetmeliğinin 12. maddesinde yapılan değişiklik de göz önüne alındığında, gerekçeye esas alınan cümlenin sadece Türkiye”de ikametgahı olmayanlar adına yapılacak marka başvuruları için uygulanması gerektiğinden, mahkemece Türk Patent Enstitüsü”nün şekil eksikliği nedeniyle başvurunun reddi kararının iptaliyle, marka başvurusunun esastan incelenmesinin sağlanması yerine, marka başvurusunun reddi gerektiği düşüncesi ile davanın reddine karar verilmesi yerinde bulunmadığından, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 375.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin Avukatlık Ücret Tarifesi”nin 21 nci maddesi gereğince KDV”si ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.12.2003 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.