Haksız Tescil, Marka ve Logonun Terkini, Marka Tecavüzünün Önlenmesi; Ortak tarafından oluşturulan logo ve markanın ortağın ortaklıktan ayrılmasından sonra kurulan şirketçe kullanılmaya devam edilmiştir.

T.C. YARGITAY ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ 2001/5673 ESAS, 2001/7613 KARAR, MAHKEMESİ : İstanbul Asliye 6.Ticaret Mahkemesi GÜNÜ : 07.11.2000 SAYISI : 1998/2337 – 2000/1048  

# HAKSIZ TESCİL # MARKA HAKLARINA TECAVÜZÜN ÖNLENMESİ # MARKA VE LOGONUN TERKİNİ #

 Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 6.Ticaret Mahkemesince verilen 07.11.2000 tarih ve 1998/2337 – 2000/1048 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davalı ve muk. davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 09.10.2001 günde davalı ve muk. davacı avukatı gelip, davacı ve muk. davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili şirket ortaklarından Orhan ve Murat ile davalı şirket ortaklarından Zeki tarafından adi ortaklık içinde “kalite” ve “kuyumculuk” kelimelerinin baş harflerinden oluşturulan logo ve markanın Zekinin ortaklıktan ayrılmasından sonra kurulan müvekkili şirketçe kullanılmaya devam edilerek meşhur ve maruf hale getirildiğini, ancak, davalı şirketçe anılan marka ve logonun 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8/3.a.b ve 42/7-1 ile TTK. nun 57 nci maddelerine aykırı olarak tescil ettirildiğini ileri sürerek, davalı marka ve logosunun sicilden terkini ile muarazanın önlenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin ortağı Zekinin uyuşmazlık konusu marka ve logonun asıl ve tek yaratıcısı olduğunu ve bu hakkını müvekkili şirkete devrettiğini savunarak, davanın reddini istemiş, karşılık davada ise, karşılık davalı K… A.Ş.nin müvekkilinin tescilli markasını kullanarak, haksız rekabette bulunduğunun tespitini ve bu eylemin önlenmesini talep etmiştir. Karşılık davalı K… A.Ş. vekili, karşılık davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, sunulan kanıtlara, tarafların ticaret sicil dosyalarına, Türkiye Patent Enstitüsü cevaplarına ve tanık anlatımlarına dayanılarak, davalı şirket kurucusu Zekinin birlikte adi ortaklık ilişkisinde iken davacı şirketi kurdukları 1993 yılı ve sonrasında çıkarılan kataloglarda davaya konu şekil ve işaretin yer aldığı, bu kişinin anılan şekil-işaretin kullanılmasına uzun yıllar sessiz kalmış olması karşısında MK. nun 2 nci maddesi uyarınca bu hakkını yitirdiği ve 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8/3.a.b maddesi uyarınca davacının üstün hak sahibi olduğu, aksi yöndeki bilirkişi görüşünün yerinde olmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile davalı şirketin 27.03.1997 tarih ve 182034 sayılı markasının anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin 42/1.6 maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ve TTK. nun 57/1-5 nci maddesi uyarınca davalı tecavüzünün önlenmesine ve karşılık davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı (karşılık davacı) vekili temyiz etmiştir.

Asıl dava, haksız tescil edildiği savlanan davalı şirkete ait marka ve logonun terkini istemine ilişkindir. Karşılık davada ise, tescilli markaya tecavüzün önlenmesi talep edilmiştir.

Mahkemece, davacı A. Ş. nin eski ortağı olan davalı şirketin büyük ortağı Zekinin ortaklıktan ayrıldıktan sonra logonun kullanılmasına ve ses çıkarmayarak MK. nun 2 nci maddesi uyarınca marka ve logo üzerindeki hakkını yitirdiği gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne ve karşılık davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kataloglardan, ilgili esnaf odası cevabından ve tanık anlatımlarından daha önce kendi adına şahıs firması olarak faaliyet yürüten Zekinin kendilerinden 14 ila 24 yaş arasında büyük bulunduğu Orhan ve Murat kardeşler ile B.i yanına ücretli çalışan olarak aldığı, daha sonra küçük paylarla adi ortaklık oluşturduğu, 1993 yılında kurulan davacı A. Ş. nin % 55 oranında pay ile şirketten ayrıldığı 1996 yılı sonuna kadar yönetim kurulu başkanlığı yaptığı, daha sonra eşiyle birlikte davalı şirketi kurduğu ve 1980li yılların ortalarından itibaren henüz şahıs firması iken kendi soyadı ve oda kayıt numarasından esinlenerek oluşturduğu logoyu da davalı şirket unvanı ile birlikte 27.03.1997 tarihinde marka olarak tescil ettirdiği anlaşılmaktadır.

Davacıya ait ticaret sicil dosyası içeriğinden şirketin tamamen nakdi sermaye ile kurulduğu, Zekinin bu logosunun gayri nakdi sermaye olarak şirket mal varlığına dahil edilmediği sabittir. Zekinin resmini de içeren davacının çıkardığı, katalogda anılan logo tüm unsurları ile yer almakta, davacının diğer basılı evrakında ve kartvizitinde de logonun kullanıldığı anlaşılmaktadır. Adı geçen, 1996 sonunda payını bir başkasına devrederek davacı şirket ortaklığından ayrılmış olup, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16 ncı maddesi anlamında işletme devri ve buna bağlı olarak marka hakkının devri söz konusu değildir. Zeki A.Ş.den ayrıldıktan sonra da davacı şirket sözü edilen logoyu kullanmayı sürdürmüş, davalı şirketin 11.11.1998 tarihli ihtarnamesi üzerine 04.12.1998 tarihinde eldeki davayı açmıştır. Bilirkişilerce de isabetle belirtildiği gibi, Zekinin kendi soyadı unsurları ve meslek numarasından esinlenerek oluşturduğu logoyu davacı şirkete herhangi bir biçimde devrettiği kanıtlanmış değildir.

Davalının tescil başvurusu sonrası işleyen kesitte de davacı şirket itiraz etmemiştir. Esasen, Zekinin davalı şirketi kurar kurmaz marka tescil başvurusunda bulunması da logoyu ayrıldığı davacı şirkete terk iradesi taşımadığını göstermektedir. Bu durumda, davalı şirkete ait üstün ve önceye dayalı marka hakkına yönelik tecavüzün önlenmesi yolunda karşılıklı davanın kabulü ile dayanaksız asıl davanın reddi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle yazılı biçimde karar verilmesi doğru olmamış, temyiz itirazları haklı bulunmuştur.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ve karşılık davacı K… Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, 100.000.000.-lira duruşma vekillik ücretinin karşı taraftan alınarak, K… Ltd. Şti. ne verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.10.2001 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.