YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 2006/7934 E. , 2007/10510 K.

ÖZET: MAHKEMECE MARKAYA TECAVÜZÜN VARLIĞI KABUL EDİLDİĞİNE GÖRE MANEVİ TAZMİNATA HÜKMEDİLMESİ GEREKİR. MAHKEME, FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ SIFATIYLA KARAR VERDİĞİNDEN, ANILAN MAHKEMELER İÇİN BELİRLENEN MAKTU VEKALET ÜCRETİNE HÜKMEDİLMELİDİR.

Taraflar arasında görülen davada (Bafra Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi)’nce verilen 31.01.2006 tarih ve 2004/439-2006/28 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalılar tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, asıl ve birleşen davasında, davalıların mülkiyeti müvekkiline ait markalı tüpleri piyasadan toplamak suretiyle kullanılamaz hale getirip, ticari amaçla kullandıklarını, müvekkili tüplerinin piyasadan çekilerek dönüşümü yapılamamakla, sermaye kaybına yol açtığını, marka ve imajın zedelendiğini ileri sürerek, markaya tecavüzün tespiti ile önlenmesine, toplam 1.000 YTL maddi tazminat ile 9.010 YTL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.  

Davalılar vekilleri, markaya tecavüz teşkil edecek eylemleri bulunmadığını, müvekkilleri tüplerini alan müşterilerin ellerinde bulunan davacıya ait tüpü bıraktığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalılara ait işyerlerinde davacıya ait boş tüplerin tespit edilmiş olduğu, şahsi ihtiyaçtan fazla olması nedeniyle eylemin haksız rekabet ve markaya tecavüz teşkil ettiği, manevi tazminat koşulları oluşmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile markaya tecavüzün önlenmesine, 148,59 YTL ve 130,99 YTL maddi tazminatın davalılardan tahsiline, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili ile davalılar temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, haksız rekabet ve markaya tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece markaya tecavüzün varlığı kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece 556 sayılı KHK’nın 62/1-b maddesi uyarınca manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, anılan hüküm gözden kaçırılarak şartları oluşmadığından bahisle manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

3- Bunun yanında, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla karar veren mahkemece, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca, anılan mahkemeler için belirlenen makro vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.