Marka Haklarına Tecavüzün Önlenmesi; Tescil ettirilen “SATEN” sözcüğü esasen boyanın vasfını ifade eden bir sözcük olup, tek başına marka olarak tescil edilemez

T.C. YARGITAY ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ 2001/4176 ESAS, 2001/5874 KARAR

# MARKA HAKLARINA TECAVÜZÜN ÖNLENMESİ #

ÖZET: Davacı vekili, davalı şirket tarafından muhtelif şekil ve ibareler ile marka olarak tescil ettirilen “SATEN” sözcüğünün esasen boyanın vasfını ifade eden bir sözcük olup, tek başına marka olarak tescil edilemez ise de, 556 sayılı KHK. nin 7/1 c-d maddeleri gereğince, markanın ilk sahibinin, bir başka kişi tarafından kendi markası yanında, cins, kalite, miktar açıklaması olarak kullanımına karşı çıkamayacağını, müvekkilinin de bu sözcüğü ürettiği boyalarla ilgili olmak üzere ayırt edicilik sağlaması için kullanmak istediğini belirterek, bu şekilde kullanımın davalının tescilli marka haklarına tecavüz teşkil etmediğinin belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, tescilli olan müvekkili markalarının koruma altında olduğunu, “saten” markalı boyaların ilk defa davalı tarafından kullanılıp, meşhur hale getirildiğini, bu sözcüğün davacı tarafından da kullanımının iltibasa yol açacağını savunarak, davanın davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna nazaran, “saten” sözcüğünün yer aldığı altı değişik markanın davalı adına tescilli olduğu, tarafların boya üreten ve bu alanda tanınmış firmalar olup, her iki taraf ürünlerinin Türkiyede DYO. veya ÇBS. Olarak tanındığı, “bir tarafı parlak ve yumuşak ipek” anlamına gelen “SATEN” sözcüğünün boya alanında boyanın bir cinsini belirten ve “parlaklığı” ifade eden bir kelime olarak yerleştiği, bu itibarla, bu sözcüğün malın cinsini belirlemek üzere tanıtım malzemeleri ve ürün ambalajlarında kullanmanın davalının marka haklarına tecavüz oluşturmayacağı, zaten davacının da tescil istemediği, taraf ürünleri “DYO” veya “ÇBS” olarak bilinip, birbirinden ayrı olduğundan iltibas doğmayacağı, “SATEN” denilince davalı markası değil, parlak bir boya türü akla geldiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, “Dyoten 2000 + şekil” ve “dyo DYOTEN + Şekil” tescilli marklarının “SATEN” sıfatı ile birlikte tanıtımının ve ürün ambalajları üzerinde kullanımının davalı adına tescilli “saten” ve bu ibareyi içeren diğer tescilli marka haklarına tecavüz teşkil etmediğinin tespitine ilişkindir. “Bir tarafı parlak ve yumuşak kumaş (İpek)” anlamına gelen “SATEN” sözcüğünün boya ve benzeri kimyasallar da olmak üzere 8.11.1988 tarihinden beri davalı tarafından marka olarak tescil ettirildiği ve yine bu sözcüğün diğer bazı kelime ve harf gruplarıyla birlikte de muhtelif şekillerde (Saten Light, Saten Soft. Vb) tescil ettirildiği çekişmesizdir. markaların Korunması Hakkında KHK. nin 7/c maddesinde “ticaret alanında cins, çeşit, kalite, miktar, amaç, değer coğrafi kaynak veya malların veya hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markaların marka olarak tescil edilemeyeceği örgörülmüş ise de, “SATEN” sözcüğü bu kanun hükmü anlamında bir boya cinsi değildir. Bu nedenle boya markası olarak tescil edilen kişi tarafından kullanılmasının ve tescilin korunması gerekir.

Davalının boya alanında tescilli bu markası ile ilgili bu ilkeler Dairemizin 8.5.2000 tarih ve 2000/2921-3904 sayılı kararında da aynen benimsenmiştir. Kaldı ki, davacının kullanmak istediği emtia ile davalının markayı kullandığı emtia bire bir aynı olup, davalının bu “SATEN” sözcüğünün boya emtiasında daha önceleri hiç kullanılmaz iken, ilk defa bu sözcüğü boya markası olarak kullanıp meşhur edildiği, büyük reklam harcamaları ile bilinir hale getirildiği şeklindeki savunması da gerek bilirkişilerce ve gerekçe mahkemece karşılanmış değildir. Bu itibarla, 556 sayılı markaların Korunması Hakkında KHK. nin 7/b maddesi uyarınca, tescilli markanın mahkemece iptal edilmedikçe, aynı sınıf içerisindeki emtia için başka kişilerce kullanılması da mümkün olmadığından, mahkemece yukarıdaki hususlar değerlendirilip, tartışılmadan davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, davalı duruşmada vekil ile temsil edildiğinden taktir edilen 100.000.000 lira vekillik ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.6.2001 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.