Marka Benzerliği; Tanınmış markadaki unsurun, tescilli marka ile aynı olduğunun ve davacı markası ile iltibas oluşturduğunun tespit edilmesi istenmektedir.

T.C. YARGITAY ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ: 2000/5663 E., 2000/6784 K.

“ÖZET” PATENT ENSTİTÜSÜ ALEYHİNDE AÇILAN DAVA SONUCU VERİLECEK KARAR, SONUCU İTİBARİYLE MARKA BAŞVURUSUNA İTİRAZ EDİLEN DAVA DIŞI ŞİRKETİN MARKA HAKLARINI ETKİLEYECEĞİNDEN, BU TÜR BİR DAVADA HUSUMETİN, ENSTİTÜ İLE BİRLİKTE BU TÜZEL KİŞİYE DE YÖNELTİLMESİ ZORUNLUDUR.

“İçtihat Metni” Taraflar arasındaki davanın (Ankara Asliye Üçüncü Ticaret Mahkemesi)nce görülerek verilen 2.3.2000 tarih ve 1999/234-2000/105 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin, dünya çapında tanınmış ve Türkiye´de 28.12.1990 tarihinde Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı nezdinde ise 7.1.1971 tarihinde damla şekli ile “M “markasını tescil ettirdiğini, ancak 5.1.1996 tarihinde bültende yayınlanan markalar arasında “Mayam” ve “damla şekli´nin marka olarak tescil edilmek istendiğini, müvekkilince yapılan itirazın reddedildiği, tescili istenilen “Mayam” markasının şekil ve kullanılan emtialar bakımından müvekkilinin tescilli markası ile aynı olduğunu ileri sürerek, davacı markasının çok tanınmış ve “Mayam”ındaki damla şeklindeki unsurun tescilli marka ile aynı olduğunun ve davacı markası ile iltibas oluşturduğunun tespitine, itirazların reddine dair davalı kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, markalar arasında benzerlik olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar dairemizin 22.2.1999 gün ve 1998/9442, 1999/1386 sayılı kararı ile davacı yararına bozulmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının “M….” markasının Paris Sözleşmesi´nin mükerrer 6. maddesi ve 556 sayılı KHK. nin 7/i fıkrası uyarınca tanınmış marka olarak kabulü gerektiği, davalı Enstitü tarafından tescil edilen markanın davacının tanınmış markasına iltibas ve haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, “M…. ve Damla Şekli” adlı markanın 556 sayılı KHK. nin 7/i, 42/a ve Paris Sözleşmesi´nin 1. mükerrer 6. maddeleri gereğince çok tanınmış bir marka olduğunun tesbitine, “Mayam ve damla şekli” adlı marka başvurusundaki damla şeklindeki unsurun davacının tescilli markasındaki damla şeklindeki unsur ile aynı olduğunun tesbitine, davacı markasının esas ve ayırt edici tersimi unsuru olan “Damla” şeklini aynen ihtiva eden marka başvurusunun tescilli tanınmış davacı markası ile haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalı idarenin 4.4.1996 ve 7.10.1996 tarihli red kararlarının iptaline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname´nin marka tescil işlemleri ile ilgili 29 ve onu izleyen maddelerinden sonra, itiraz koşullarını belirleyen 47 ve devam eden maddelerinde itirazların Enstitü tarafından inceleme, değerlendirme esasları belirlenmiş, keza 53. maddede Yeniden inceleme ve Değerlendirme Kurulu´nun kararlarına karşı yetkili mahkemede dava açılabileceği hüküm altına alınmış bulunmaktadır. Ancak, Enstitü aleyhinde açılan dava sonucu verilecek karar, sonucu itibariyle marka başvurusuna itiraz edilen dava dışı M… Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. nin marka haklarını etkileyeceğinden, bu tür bir davada husumetin Enstitü ile birlikte bu tüzel kişiye de yöneltilmesi zorunlu bulunmaktadır. bu durum karşısında mahkemece, davacı vekiline yukarıda adı geçen şirkete ayrı bir dava açılması için önel verilmesi, açıldığı takdirde her iki dava dosyasının birleştirilerek incelenmesi (HUMK. 39-40) ve hasıl olacak sonuca göre bir karar tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.9.2000 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.