YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 2007/8574 E. , 2008/11531 K.

 Marka Başvurusunda Ayırt Edicilik; Tescillerin birleştirilmesi anlamında “M…” sözcük markasını tescil amacıyla Kurum’a başvurmuştur.

# MARKA AYIRT EDİCİLİK #

Özet: Marka başvurusuna konu “M,..” sözcüğünün sunulacak ürünler İçin ayırt edicilik özelliğini taşıdığı, yabancı dildeki karşılığının vişne olmasına rağmen tescil istemi reddedilen ürünler bakımından cins ve vasıf bildirmediği, normal düzeyde bilgilendirilmiş, makul ölçüde dikkatli yararlanıcı kitlesinin bu kelimeyi vişne olarak algılamasının mümkün olmadığı, işarette yer alan sözcüğün yaniltici olabilmesi için tüketicinin sırf o işarette yer alan sözcük ya da anlatım nedeniyle yararlanma yoluna gitmesi gerektiği, yeterince bilinmeyen bir kelimenin anılan ürünler yönünden yanılgı doğuracağından bahsedilmesinin gerçekçi olmadığı, markanın tescil kapsamına giren ürünlerin öz adlarından veya tasviri hallerinden uzak olduğu gerekçesiyle, TPE YİDK kararının 30. sınıfın 9, 32. sınıfın 2, 3, 4. alt gruplarında yazılı emtialar yönünden iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

Taraflar arasında görülen davada (Ankara İkinci Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi)’nce verilen 15.02.2007 tarih ve 2006/243-2007/40 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin 1989 yılından beri meyve suyu işi ile iştigal ettiğini, WM…” sözcük markasının 1991 yılından beri kullanıldığını, “M… Meyve Suyu”, M…+şekil Portakal Suyu”, wM…+şekil Vişne Nektarı” markalarının müvekkili adına tescilli olduğunu, tescillerin birleştirilmesi anlamında “M…” sözcük markasını tescil amacıyla 30, 32 ve 35. sınıflarda yazılı mal ve hizmetler bakımından davalı Kurum’a başvuruda bulunduğunu, davalı Kurum’un 556 sayılı KHK’nın, 7/1 (c) ve 7/1 (f) maddelerine dayanarak talebi kısmen reddettiğini ileri sürerek, TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu Başkanlığının 24.04.2006 tarih ve 2006/M-442 sayılı kararının kısmen iptali ile söz konusu marka başvurusunun tesciline ve marka bülteninde yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, “M…” kelimesinin İtalyanca vişne anlamına gelip, 556 sayılı KHK’nın, 7/1 (c) ve 7/1 (f) maddeleri uyarınca marka başvuru mal ve hizmet listesinde yer alan emtialar bakımından ayırt ediciliği sağlamaktan uzak olduğunu, cins ve vasıf ifade eden bu tür işaretler herkesin kullanımına açık olduğu için bu kelimenin tek bir kişinin inhisarına verilemeyeceğini, söz konusu markanın yanıltıcılığa sebebiyet vereceğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davacının marka başvurusuna konu “M…” sözcüğünün sunulacak ürünler için ayırt edicilik özelliğini taşıdığı, yabancı dildeki karşılığının vişne olmasına rağmen tescil istemi reddedilen ürünler bakımından cins ve vasıf bildirmediği, normal düzeyde bilgilendirilmiş, makul ölçüde dikkatli yararlanıp kitlesinin bu kelimeyi vişne olarak algılamasının mümkün olmadığı, işarette yer alan sözcüğün 556 sayılı KHK’nın 7/1 (f) maddesi uyarınca yanıltıcı olabilmesi için tüketicinin sırf o işarette yer alan sözcük ya da anlatım nedeniyle yararlanma yoluna gitmesi gerektiği, yeterince bilinmeyen bir kelimenin anılan ürünler yönünden yanılgı doğuracağından bahsedilmesinin gerçekçi olmadığı, markanın tescil kapsamına giren ürünlerin öz adlarından veya tasviri hallerinden uzak olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, TPE YİDK’nın 10.04.2006 tarih ve 2006/M-442 sayılı kararının 30. sınıfın 9, 32. sınıfın 2, 3, 4. alt gruplarında yazılı emtialar yönünden iptaline, tescil ve benzeri istemlerin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.  

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 20.10.2008 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.