Hukuk Genel Kurulu 2007/11-311 E., 2007/326 K.

Haksız Rekabetin Tespiti Ve Meni; “Servis” markası adı altında üretim yapmayacağına dair imzaladığı sulh sözleşmesine aykırı davranmıştır.

# HAKSIZ REKABET # MARKA TESCİLİNDEN DOĞAN HAKLARIN İSTİSNASI # MENFİ TESPİT # 556 S. MARKALARIN KORUNMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KA… [ Madde 12 ] #

Taraflar arasındaki “haksız rekabetin tespiti ve meni” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.06.2004 gün ve 2003/826- 2004/347 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.09.2005 gün ve 2004/11536-2005/8779 sayılı ilamı ile;  (…..Davacı vekili, davalının müvekkili adına tescilli ” Servis ” markası ile iltibas yaratacak şekilde aynı sektörde “C… …… Servis” markası altında kağıt peçete üretimi yaptığını, “servis” markası adı altında üretim yapmayacağına dair imzaladığı 07.05.2001 tarihli sulh sözleşmesine de aykırı davrandığını ileri sürerek markaya tecavüz filinin durdurulmasına, haksız rekabetin tespit ve men’ine, cezai şart olarak kararlaştırılan 10.000 USD’nin tahsiline, ürünlerin imhasına, ürünleri üretmeye yarayan vasıtalara el konulmasına ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 

Davalı tarafın savunması ve davacı tarafın argümanlarına itirazı

Davalı vekili, husumet itirazında bulunmuş, müvekkili şirketçe kullanılan “C… …… Servis” markasının davacı markası ile iltibas yaratmadığını ve davalı tarafça imzalanmış bir sulh sözleşmesi bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.  Mahkemece iddia, savunma toplanan kanıtlar ve dosya kapsamına göre bozmaya uyularak davacı markası ile davalının kullanımının karşılaştırılması sonucu davalının ürettiği kağıt peçetelerde bulunan “C… ….. SERVİS” isminin ambalajlarda kullanılmasının davacının tescilli “SERVİS” markasına tecavüz ve eylemin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, ambalajların toplatılmasına ve imhasına, hükmün ilanına, sair taleplerin reddine karar verilmiştir.  Kararı davacı ve dayalı vekilleri temyiz etmiştir. 

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. 

2- Dava, markaya tecavüz nedeniyle haksız rekabetin tespit ve men’i ile cezai şartın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.  Davacının, tescilli “SERVİS” markası ile iltibas yaratacak şekilde davalının ambalajlarında “C… ……. SERVİS PEÇETE” ibaresini kullanması nedeniyle açılan ceza davasında, bu şekli ile marka taklidi olarak değil, bir hizmet şekli, servis peçetesi gibi bir izlenim uyandırdığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiştir. Mahkemece, davalının eyleminin davacının markasına tecavüz teşkil ettiği ve haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine karar verilmiştir. Hukuk hâkimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değildir.  Ancak; aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak yapılan maddi olgular ile bağlıdır. Burada hemen vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk hâkiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; -beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak delilleriyle tespit edilip edilmediği olmalıdır.

Öte yandan, 556 Sayılı KHK. 12.maddesi gereğince “Dürüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez.” 0 halde mahkemece, anılan düzenleme ile ceza mahkemesi kararı değerlendirilerek gerektiğinde uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmek gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir….)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.  TEMYİZ EDEN: Taraf vekilleri  HUKUK GENEL KURULU KARARI  Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:  Dava, markaya tecavüz nedeniyle haksız rekabetin tespit ve men’i ile cezai şartın davalıdan tahsili istemine ilişkindir. 

Davacı tarafa yönlendirilen itirazlar

Davacı İ…. Kağıt Davalı A… …. Kağıtçılık tarafından üretilerek piyasaya sürülen “C… ……. Servis” markasının müvekkili şirketin “Servis” markası ile iltibas oluşturması nedeniyle haksız rekabetin tespit ve meni ile taraflar arasındaki sulh sözleşmesine aykırılık nedeniyle cezai şart tutarı olan 10.000 USD nin davalıdan alınmasına, servis markası adı altında üretiminin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve anılan markanın kullanımına son verilmesini istemiştir.  Davalı Ateş Kağıtçılık olarak davalı gösterilmişse de firmalarının unvanının bu olmadığını, davalının şahıs mı şirket mi olduğunun belli olmadığını savunarak husumet itirazında bulunmuş; esas yönünden de kullandıkları markanın davacı yan markası ile iltibas yaratmadığını, davacının bu konudaki daha önce yaptığı girişimlerin sonuçsuz kaldığını, davacı yanca söz edilen sulh sözleşmesinin davalı yanca imzalanmadığını, davanın husumetten ve esastan reddini savunmuştur.  Mahkemece verilen “davanın husumetten reddine ilişkin” ilk karar davacı yanın temyizi üzerine Özel Dairece, mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, hasmın değiştirildiği gerekçesiyle davanın husumetten reddi doğru görülmediği, gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece bozmaya uyulmuştur.  Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece;  “… …Davanın esasına girilmesi gerektiği belirtilmiş olmakla sunulan numuneler, davacı markası ile davalının kullanımı karşılaştırılmış ve davalı eyleminin davacının markasına tecavüz teşkil ettiğinin ve eylemin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ve önlenmesine, hüküm özetinin ilanına, imhaya, sair taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacının cezai şart olarak 10.000 ABD doları talep etmesi de mevcut sulh namenin davalı ile ilgisinin bulunmadığı anlaşılmakla uygun bulunmayarak reddedilmiştir.”  Gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, davalının ürettiği kağıt peçetelerde CONCORD SERVİS ismini ambalajlarında kullanmasının davacının tescilli SERVİS markasına tecavüz ve eylemin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ve davalının söz konusu ürünlerinde SERVİS lafzının kullanmasının önlenmesine, bu sözcüğü taşıyan ambalajların ürünlerden ayrılması mümkün olanların ayrılmasına, mümkün olmayanların ürünlerle birlikte toplanmasına imha edilmesine, hüküm kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak üzere Türkiye genelinde yayın yapan trajı en yüksek 3 gazeteden birisinde bir kez ilan edilmesine, sair taleplerin reddine, karar verilmiştir.  Her iki taraf ta hükmü temyiz etmiştir.  Özel Dairece; “Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” Gerekçesiyle davacı vekilinin tüm temyiz itirazları reddedilmiş;  Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm kararın başlık bölümünde ayrıntısı açıklandığı üzere davalı yararına bozulmuştur. 

Bozma ilanında iki ana neden yer almakta olup;ilki “Ceza davasında ibarenin kullanımının bir hizmet şekli, servis peçetesi gibi bir izlenim uyandırdığı gerekçesiyle beraat kararı verildiği, hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlı olduğu”, ikincisi ise “556 sayılı KHK’nın 12. maddesi gereğince dürüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin ad ve adresini mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite miktar, kullanım amacı.., ve diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmalarının marka sahibi tarafından engellenemeyeceği” şeklindedir. Bozma ilamında sonuçta; mahkemece anılan yasal düzenleme ve ceza mahkemesi kararı değerlendirilerek gerektiğinde uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği vurgulanarak karar bozulmuştur.  Mahkemece önceki hükümde direnilmiş, direnme kararının gerekçesinde ise; daha önceki kararda hiç yer verilmemişken, bozmadan esinlenilerek ve bozma ilamında üzerinde değerlendirme yapılması gereğine işaret olunan ceza mahkemesi kararı ile bu kararda dayanak olarak gösterilen 556 sayılı KHK 12 maddesi ile ilgili gerekçelere de yer verilmiştir.  Hükmü temyize taraf vekilleri getirmiştir. 

1-Açıklanan duruma göre davacı yanın cezai şart isteminin reddine ilişkin mahkeme kararı, davacının temyiz ve karar düzeltme istemlerinin reddi nedeniyle kesinleşmiş; bu yön uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır.  Bu nedenle; davacı vekilinin bu kararı temyizde hukuki yararı olmadığından temyiz dilekçesinin reddi gerekir. 

2- Davalı vekilinin temyizine gelince;  Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için bozulan ilk kararda da yer verilmiş olan hususların direnmeye konu edilmesi ve gerekçenin ancak yine ilk kararda yer alan ana çerçeveden çıkmadan, ilk gerekçeyi güçlendirmeye yönelik yasal sınırlarda genişletilmiş olması gerekmektedir.  İlk kararda hiç yer verilmemiş değerlendirmelerin bozmadan esinlenilerek ve bozmada işaret olunduğu şekilde yapılmış olması durumunda ortada bir direnme kararının bulunduğundan da söz edilemez.  Bu nedenledir ki, işin esasına girilmezden evvel, bozma ilamı ve mahkeme kararının gerekçeleri gözetildiğinde, ortada bozmadan esinlenilerek verilmiş yeni bir hükmün mü, yoksa yasal sınırlarla genişletilmiş gerekçeye sahip bir direnme kararının mı, bulunduğu, ön sorun olarak ele alınmıştır. 

Mahkemenin haksız rekabete ilişkin değerlendirmesi ve sonuç

Davacının Servis tescilli markasında geçen ibareyi davalı yanın Concord Servis şeklinde kullandığı, her ikisinin de peçete sektörüne ilişkin bulunduğu, davalı yönünden ceza mahkemesince verilmiş bir beraat kararının varlığı uyuşmazlık konusu değildir.  Mahkeme bozmaya konu kararında ceza mahkemesince verilen beraat kararına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmamış; yine ceza mahkemesinin karar gerekçesini oluşturan 556 s. KHK  nin 12. maddesi üzerinde de hiç durmamıştır.  Özel Daire bu iki eksiği ortaya koyup, bu konularda değerlendirme yapılması gereğine işaretle hükmü bozmuştur.  Mahkeme, bu bozmadan esinlenerek, daha önceki kararda hiç değerlendirmediği ceza mahkemesi kararı ile bu karara dayanak teşkil eden 556 sayılı KHK 12 maddesini değerlendirip gerekçe olarak almış ve önceki kararda direndiğini ifadeyle hüküm oluşturmuştur.  Şu durumda ortada direnme kararı bulunmayıp bozmadan esinlenerek yapılan inceleme ve değerlendirmeye dayanan yeni bir hüküm bulunmaktadır.  Bu nedenle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : 1- Yukarıda (1) maddede açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE, istek halinde peşin alınan temyiz harcının iadesine,  2-Yukarıda (2) Maddede açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 06.06.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.