T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DOSYA NO : 2017/5178 Esas
KARAR NO : 2018/1250

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TARİHİ : 13/06/2017
NUMARASI : 2011/2 E. – 2017/92 K.

DAVANIN KONUSU : Patent (Tecavüzün Tespiti İstemli)|Patent (Manevi Tazminat İstemli)|Patent (Maddi Tazminat İstemli)|Patent (Tecavüzün Ref’i İstemli)
KARAR TARİHİ : 24/05/2018

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde, “müvekkilinin 2007 yılında izli defter buluşu için Türk Patent Enstitüsüne başvurarak, 2009 da ilana çıkan başvurunun korumadan yararlandığını, müvekkilinin ayrıca 2007/57204 no’lu izli defter markasının da bulunduğunu ve www….r.com adlı internet sitesini de aktif olarak kullandıklarını, davalıların ise bu buluşu taklit ederek tanıtım ve satışını yaptıklarını tespit ettiklerini 551 sayılı KHK’nın 82 ve 136.maddeleri gereği mütecaviz kötüniyetli ise yayından önce de tecavüzün varlığının kabul edilebileceğini, davalıların izinsiz kullanımlarının aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkilinin maddi ve manevi zarar gördüğünü” iddia ile davalılarda bulunan, müvekkiline ait izli defter markasını veya patentini ihtiva eden tüm ürün, broşür, satış kataloğ vb belgelerin toplatılmasını, davalıların eylemlerinin patent hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitini, patente tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasını, men’ini, 5.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini, verilecek kararın ilanını talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili cevap dilekçesinde, “davacının patent başvurusuna konu buluşun aslında gofre baskı yöntemi olduğunu, bu baskı yönteminin çok eskiden beri bilindiğini ve kullanıldığını, bunun asur, mısır ve sümerlerden bu yana kullanılan bir yöntem olduğunu, pek çok alanda kullanılageldiğini, bu yöntemin bir buluş olmadığını ve patentlenemeyeceğini, ayrıca Ankara 1.FSHHM’de 2011/23 E.sayılı hükümsüzlük davası açıldığını,” iddia ile bu davanın sonucunun beklenmesini ve davanın reddini, verilecek kararın ilanını talep etmiştir.

Mahkemece 13.06.2017’de, “davacının patent başvurusunun 3.inceleme raporunda olumsuz gelmesi nedeniyle reddedildiği, davacının ürününün yenilik taşımadığı, salt ürün benzerliğinin tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği,” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde, “hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik olduğunu, bilirkişilerin henüz patent başvurusu sonuçlanmadan yenilik unsuru olmadığı yönünde görüş bildirdiklerini, müvekkilinin patentte istem değişikliğine gittiğini, bir an için patent başvurusunun tescil kabiliyetinin bulunmadığı düşünülse dahi, davalı tarafın ürünü müvekkilinden çok daha sonra piyasaya sunduğunu ve müvekkilinin bilinir hale getirdiği, buluşundan nemalanmaya çalıştığını, raporda davalı tarafa ait ürünlerin istemlerin kapsamında olduğu kabul edilmiş iken haksız rekabetin meydana gelmediğinin belirtilmesinin çelişkili olduğunu, Ankara 1.FSHHM’de açılan hükümsüzlük davasının reddedildiğini, buluşun tekniğin bilinen durumunu aşan nitelikte olmadığı görüşünün doğru olmadığını, davalıların delil listelerinde yer alan 3, 4, 5 ve 9. delillerin yazılan müzekkerelerin sonuçlarının, müvekkili buluş üzerindeki haklarını kanıtladığını, ayrıca davalıların eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunu, davalıların kötüniyetli oluşunun mahkemece dikkate alınmadığını, TPMK kurumunun red kararına karşı dava açılacağını, bu beklenmeden davanın reddedilmesinin doğru olmadığını” iddia ile kararın bozulmasını, duruşmalı inceleme yapılmasını ve icranın ertelenmesini talep etmiştir.

Mahkemece alınan havalesiz ve tarihsiz bilirkişi raporunda, sonuç olarak TR 2007 07291 no’lu belgenin henüz başvuru aşamasında bir patent olduğu, 551 sayılı KHK’nın 136/son maddesi gereği bu aşamada tecavüz iddiası hakkında bir karar verilemeyeceği, mevcut haliyle başvurunun yeni olmadığı ve patente bağlanmasının mümkün olmadığı” görüşü açıklanmıştır.

Dosyada bulunan 11.04.2017 tarihli TÜRKPATENT cevabi yazısından, davacının patent başvurusunun, 3.inceleme raporunun olumsuz gelmesi ve başvurunun patentlenebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle başvurunun reddedildiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece, Ankara 1.FSHHM aracılığıyla muhasip bilirkişi incelemesi de yaptırıldığı ve 02.05.2012 tarihli bilirkişi raporu alındığı ancak verilen kararın niteliği gereği bu hesap raporunun mahkemce hükme esas alınmadığı görülmektedir.

Her ne kadar yukarıda belirtilen sebeplerle davacı tarafça istinaf isteminde bulunmuş ise de, davacı tarafın dayandığı patent başvurusunun TPE tarafından yaptırılan 3.inceleme sonucunda istemlerin yeni olmaması nedeniyle patent başvurusunun reddine karra verildiği, istinaf tarihi itibariyle TPE YİDK kararına karşı açılmış bir iptal davasının da mevcut olmadığı, istinaf dilekçesinde “açılacağı” bildirilen ve gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, patent başvurusunun yenilik koşulundan dolayı reddedilmesi ve patent başvurusunun yenilik koşulundan dolayı reddedilmesi ve patent konusu buluşun uygulandığı ürünlerin Türkiye’de ilk kez davacı tarafça üretildiği, satıldığı hususunda dosyada somut delil bulunmadığından, davacının haksız rekabet iddiasını da ispat edemediği, istinaf konusu kararın ve gerekçesinin yerinde olduğu anlaşılmakla, istinaf isteminin reddi gerekmiştir.

H Ü K Ü M :

Yukarıda açıklanan nedenlerle:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 24/05/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Kaynak: Yargıtay