“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21.09.2017 tarih ve 2016/54 E- 2017/164 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 18.12.2020 tarih ve 2018/75 E- 2020/2213 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin 2013/15086 sayılı patentin sahibi olduğunu, patentle korunan buluşun, örülmüş kumaşa benzeyen ve bu kumaş gibi iş gören dokunmuş kumaş ve bu kumaşın yapılması için usul ile ilgili olduğunu,müvekkilinin patentinin bir ürün patentine ilişkin istem ile buna bağlı 17 istemi ve bir usul istemi ile buna bağlı 4 istemi içerdiğini, dava konusu MEXICO-DEEP INDIGO kumaşın davalı tarafından üretilmekte ve satışa sunulmakta olup söz konusu kumaşın müvekkilinin patentini ihlal ettiğini ve haksız rekabet de oluşturduğunu, davalının haksız ve kötü niyetli kullanımları nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, davalının MEXICO-DEEP INDIGO ürününün müvekkiline ait 2013/15086 sayılı patentini istemleri kapsamında olduğunun ve dolayısıyla patent hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önlenmesine, tecavüz sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, şimdilik 100.000.-TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın patent tecavüzü ve haksız rekabetin işlenmeye başlandığı tarihten itibaren Merkez Bankası’nın Türk Lirasına uygulamış olduğu senelik en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkilinin kumaş imalatçısı olmayıp, piyasadan temin ettiği kumaşlardan kartelalar oluşturarak yine piyasaya dağıttığını, müvekkilinin 2014 tarihinde piyasadan temin ettiği kumaşlardan oluşturduğu kartelalardan birinde ürünün adını MEXICO-DEEP INDIGO olarak belirttiği dava konusu kumaşı 2014 yılında davacının patentinin tescil tarihinden 1 yıl kadar önce temin edip kartela oluşturduğunu, ürüne yönelik herhangi bir sipariş almadığı için satışının yapılmadığını, kazanç elde edilmediğini, müvekkilinin ürünü işyerinde de bulundurmadığını, sergilemediğini, kartelası oluşturulan ürünün, usul ve nitelik açısından patentli üründen farklılık gösterdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalı tarafın defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda dava konusu MEXICO-DEEP INDIGO ibareli ürünün alım satımının yapılmadığı, ticarete konu edilmediği bu nedenle patente yönelik davacı tarafın iddiasından başka delil ortada olmadığından sunulan numune örneğinin ticari amaçla kullanımına rastlanmadığı gerekçesiyle tüm talepler yönünden ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.


Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.


Bölge Adliye Mahkemesince, … sayılı “Örülmüş Kumaşa Benzeyen ve Bu Kumaş Gibi İş Gören Dokunmuş Kumaşın Yapılması İçin Usul” buluş başlıklı patentin, 24.02.2011 tarihinden itibaren 20 yıl müddetle davacı adına tescilli olduğunun anlaşıldığı, davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde delil listesi ve delil listesi ekinde de davalı yana ait “MEXİCO-DEEP INDIGO” isimli kumaşa ait olduğu beyan edilen test raporunun ibraz edildiği, 15 Mart 2016 tarihli dilekçe ekinde kumaş numunesi sunulduğu, dava dilekçesi ekinde sunulan test raporunun hangi kurum tarafından düzenlendiği, hangi ürün numunesinin test edildiği ve ürün numunesinin kimden ne şekilde elde edildiğinin anlaşılamadığı, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde dosyada bulunan numunenin müvekkili şirketten satın alındığının ispatlanamadığını bildirdiği, davacı vekili, davalı vekilinin 24/03/2016 tarihli cevap dilekçesindeki “kartelalardan birinde ürünün adı MEXİCO-DEEP INDIGO olarak belirtmiştir, dava dilekçesinde bahsedilen ürün sanırız ki bu üründür.” şeklindeki beyanını ikrar olarak değerlendirmişse de, cevap dilekçesindeki bu beyanın ikrar niteliğinde olmadığı, ispat yükü kendisinde olan davacının, dosyaya sunulan ve test edilen ürün numunesinin, davalıdan temin edildiğini ve ürünün davacı patentine tecavüz ettiğini ispat etmekle yükümlü olduğu, ürün numunesinin davalıya aidiyeti ispatlanamadığı gibi, sunulan tasdiksiz ve imzasız test raporu da yukarıda belirtilen koşulları taşımadığından, güvenilir olmadığı, bu durumda, bu test raporunu esas alan bilirkişi heyetinin, tecavüz değerlendirmesinin de hükme esas alınamayacağı, kaldı ki, test raporundaki sonuçlarla, davacı patent belgesi 1 nolu isteminin karşılaştırılması da bilirkişi heyeti tarafından usulüne uygun yapılmadığı, numune üründe sert iplik kullanılmadığı, atkı yönünde patentte ifade edilen iki sert iplik, bir elastometrik iplik yerine tamamen elastomerik iplik kullanıldığı ve sert iplik kullanılmadığının tespit edildiği açıklanmasına rağmen, patente ne şekilde tecavüz edildiğinin izah edilemediği, ancak davacı tarafça, dosyaya davalıdan temin edildiği ispatlanan ürün numunesi sunulamadığından, yeniden test raporu alınması ya da patente tecavüz yönünden rapor alınmasının sonuca etkili görülmediği, davalı ticari defter ve kayıtlarında da, MEXİCO-DEEP INDIGO ürününün ticarete konu edildiğine dair fatura yahut başka bir kayda rastlanmadığı, davacı tarafça istinaf dilekçesinde ileri sürülen Panço Giyim ve G3 Tekstil tarafından hazırlanan ve içeriğinde “MEXİCO” ibaresi yer alan iade faturalarına konu ürünlerin, bilirkişi heyeti ek raporunda; davaya konu mexico deep indigo ibareli ürün olmadığının tespit edildiği, gerekçe olarak da; davaya konu mexico deep indigo kumaşın çözgü ipliklerinin %100 pamuk ve atkı iplikleri %100 polyester elastan iplikten oluştuğu, iade faturalarına konu edilen ithal edilen kumaşların elyaf içeriğinin ise davaya konu kumaşın elyaf içeriğinden çok farklı olduğunun beyan edildiği, bu durumda, mahkemece davacı tarafın davalının patent ihlaline yönelik kullanımının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davacı tarafın tüm taleplerinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dava, patentten doğan hakka tecavüzün tespiti ve men’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.


Davacı vekili; müvekkilinin 24.02.2011 tarihli Avrupa Patent Ofisi (EPO) aracılığıyla yaptığı EP 117064857 sayılı uluslararası patent başvurusunun, Türkiye ayağında yapılan teknik incelemeler sonucunda 2013/15086 sayılı patent olarak tescil olunduğunu, patentin hem dokuma kumaş ürününe, hem de bu ürünün elde edilmesine dair usule ilişkin olduğunu, örgü yöntemiyle üretilen tek denim kumaş türü olduğunu, davalı şirketin “Mexico-Deep Indigo” isimli ürününün müvekkili patentine tecavüz ettiğini ileri sürmüş, Davalı vekili; müvekkilinin üretici değil satıcı olduğunu, dava konusu ürünü piyasadan temin edip kartela oluşturduğunu, ancak hiç satış yapmadığını savunarak davanın reddini talep etmiş, yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince; davaya konu ürünün davalı tarafından alınıp satılmadığı, ticarete konu edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de davacı tarafın istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.


İlk Derece Mahkemesince, davaya konu “Mexico-Deep Indigo” isimli ürün kartelasında yer alan kumaşların davalı tarafa ait olduğu ve niteliği itibariyle davacı adına tescilli kumaş patentine tecavüz teşkil ettiği tespitinde bulunulmuş olup, davalı tarafça da bu konuda istinaf istemine başvurulmamıştır.


Olaya uygulanacak mülga 551 sayılı Patent KHK’nın 136. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca, patent sahibinin izni olmaksızın buluş konusu ürünü kısmen veya tamamen üretmek, başkaları tarafından üretilen malların patentin taklidi suretiyle meydana getirildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla üretilen ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak veya uygulamaya koymak suretiyle kullanmak patent hakkına tecavüz yöntemlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Keza, kendisinde bulunan taklit ürünlerin nereden alındığını veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmak da tecavüz hallerinden biri olarak sayılmıştır. Aynı şekilde, usul patentine konu ürünün, usule tecavüz etmeksizin üretildiğini ispat yükü de davalıya aittir.


Somut olayda, davalının piyasadan temin ettiğini ileri sürdüğü patente tecavüzlü taklit ürünleri nereden temin ettiğini bildirmemesi patent hakkına tecavüz teşkil ettiği gibi, tedarik zincirini bildirmeyen davalının taklit malları ürettiğinin veya ürettirdiğinin kabulü gerekir.


Öte yandan davalının taklit malları Mexico-Indogu renk kartelası ile satışa arz etmesinin de ticari amaçla ürünü elinde bulundurma yoluyla patent hakkına tecavüz niteliğinde olduğunun kabulü gerekir iken, Mahkemece, aksi düşünceyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde Mahkemece, davalının eyleminin tescilli patent hakkın tecavüz niteliğinde olduğu kabul edilerek, davacı tarafın tazminat istemleri kapsamında KHK’nın 138 vd. maddelerine göre inceleme ve değerlendirme yapılarak ve KHK’nın 140. maddesi uyarınca davacı tarafın tercihine bağlı olarak yoksun kazancın tespiti cihetine gidilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve hükmün bu sebeple davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.


2- Kabule göre de, davacı taraf, ticari defter ve kayıtlarda gözüken bazı kayıtların patente tecavüz niteliğinde olduğuna ilişkin ciddi itirazlarda bulunmuş olup, bu itirazlar değerlendirilmeksizin, davalının taklit mal satışının bulunmadığının kabulü de isabetli olmamış ve hükmün bu sebeple de davacı taraf yararına bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 Kaynakça ; Yargıtay