T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu 2011/11-279 E.N , 2011/475 K.N.

Marka Devri ve Marka Devir Ücreti Sözleşmesi; Davacı, akdettiği marka-devir sözleşmesince  markalarının sahibi olduğunu iddia etmektedir.

# ALT YETKİLİ SATICILIK SÖZLEŞMESİ #

Taraflar arasındaki “alt yetkili satıcılık sözleşmelerinin geçersiz olduğunun tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen 23.06.2008 gün ve 2006/588 E. 2008/169 K.sayılı kararın incelenmesi asıl ve birleşen davanın davalılar vekillerince istenilmesi üzerine, Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.03.2009 gün ve  2008/13597 E.,2009/2889K. sayılı ilamı ile;  

Davacı tarafın iddiaları

Davacı vekili, müvekkilinin P…. C….. ile akdettiği marka-devir sözleşmesi gereğince 98/01/9472 ve 92/207269 numaralı “P…. C…..” markalarının sahibi olduğunu, gerek marka devri sözleşmesi gerekse özel akit ve marka devredenin resmi beyanları ile markanın tek satıcısının davacı olduğunu davalıların muvafakati ve onayını almaksızın imzaladıkları alt yetkili satıcılık sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, buna rağmen davalıların keşide edilen ihtara verdikleri yanıt ile davacının muvafakat ve onayının ardından yapılan sözleşmelerin geçerli olduğunu beyan ettiklerini ileri sürerek; asıl davada davalıların dayandıkları alt yetkili satıcılık sözleşmelerinin geçersizliğinin tespitine, birleşen davada ise davalılar T…. M…….A.Ş. ve O…. O……’ın alt yetkili satıcılık sözleşmesi akdetme yetkisinin bulunmadığının tespitiyle imzalanmış sözleşmesinin geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.  

Davalının savunması

Davalılar vekili, ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece toplanan kanıtlara göre P…. C….. şirketiyle birleşen davanın davalısı T…. M…….A.Ş arasında düzenlenen 16.11.2004 tarihli “özel akit” başlıklı sözleşmenin 1. maddesiyle yetkili satıcının 2. derecede yetkilendirme önerilerinin “Bay P…. C…..’in tartışmasız ön onayına sunulacağının ve 5. madde ile de sözleşmenin 01.01.2006/31.12.2010 tarihleri arasında yürürlükte kalacağı belirtildiği, davacının 12.07.2005 tarihli marka devir sözleşmesinden sonra davalılara gönderdiği ihtarname ile ön onay alınmayan sözleşmelerin geçersiz olduğunun bildirildiği, bu ihtardan sonra bir kısım davalı tarafından davacı ve T.. aleyhine açtıkları marka devir sözleşmesinin iptali talepli davaların reddedildiği, tarafları ve konusu aynı olan iki sözleşmenin var olması halinde 1.sözleşmenin kendiliğinden geçersiz hale geleceği, somut olayda da P…. C….. ibareli markanın T.. nezdindeki Ö… F…. K……. adına tescilin 2. sözleşmeye istinaden gerçekleştiği, bu nedenle “özel akit” başlıklı 16.11.2006 tarihli sözleşmenin geçersiz hale geldiği, birleşen davanın davalısı T…. M…….A.Ş ile asıl davanın davalıları arasında imzalanmış alt lisans sözleşmelerinin 16.11.2004 tarihli sözleşmenin 1. maddesinde sözü edilen P…. C…..’in ön onay alınmadan imzalandığı, P…. C….. markalarının tek satıcılık ve alt lisans sözleşmesi düzenleme yetkisinin davacıya verilmiş olması ve her bir kısım markaların da davacıya devredilmiş olması yanında özel akit hükmünün gereğinin yerine getirilmemiş olması nedeniyle birleşen davanın davalısı T…. M…….A.Ş nin alt lisans sözleşmesi aktetme yetkisinin bulunmadığı, buna bağlı olarak da asıl davanın davalıları tarafından imzalanan alt yetkili satıcılık sözleşmelerinin geçersiz olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, G…. G….A.ş dışındaki diğer davalılar vekilleri temyiz etmiştir.

Asıl dava, davalıların dayandıkları alt yetkili satıcılık sözleşmelerinin geçerliliğinin tespiti, birleşen dava ise davalıların alt yetkili satıcılık sözleşmesi imzalama yetkilerinin bulunmadığının ve sözleşmelerin geçersizliğinin tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu sözleşmeler asıl davanın davalıları ile birleşen davanın davalıları arasında imzalanmış olup, sözleşmelerin konusunu, davacı tarafından devralınan P…. C….. markasının Türkiye’de kullanımı hakkının devredilmesi oluşturmaktadır.

Birleşen davanın davalılarından T…. M…….A.Ş 19.07.2004 tarihinde kurulmuştur ve kurucular arasında davacı da bulunmaktadır. Şirketin kuruluşundan önce 13.05.2004 tarihinde imzalanmış olan ön protokol ile T…. M…….A.Ş’nin K…… ailesi ile O…… ailesi üyelerince kurulacağı, T…. D.. Ticaret A.Ş’nin lisans sözleşmesinin yeni kurulacak şirkete devredileceği benimsenmiştir.Yeni şirketin kuruluş amacını ise, lisans alan T…. D.. Ticaret A.Ş’nin, P….. C….. İ…..   S..’na 1989 tarihinde imzalanan sözleşme gereğince ödemeyi taahüt etmesi lisans bedelini ödeyememesi nedeniyle şirketin %50 payının K…… ailesine devredilip lisans borcunun devri bedeli ile kapatılması olduğu anlaşılmaktadır.Nitekim, hisse devirlerinin tekemmül ettirilip yani şirket olarak davalı T…. D.. Ticaret A.Ş’nin kurulması üzerine ön protokoldeki hükümlerine uygun olarak 1989 tarihinde P…. C….. İ…..  S.. ile imzalanmış olup 31.12.2005 tarihinde süresi sona erecek olan lisans sözleşmesi yeni kurulan davalı şirket ile P…. C….. İ…..  S.. arasındaki 16.11.2004 tarihinde imzalanan özel akit ile 01.01.2006/31.12.2006 arasında markanın kullanım hakkı davalı T…. D.. Ticaret A.Ş’ne verilmiştir.  

Davacı, gerek 1989 tarihli özel akitle, gerekse alt lisans sözleşmelerinin varlığından ve 1989’dan 2005 sonuna kadar yürürlükte olduğundan haberdardır. Zira, ön protokolle de bu davanın açılacağı belirtilmiş ve davalı T…. D.. Ticaret A.Ş’nin O…… ve K…… ailesi arasında %50 eşit paylı olarak kurulacağı lisans sözleşmesinin bu şirket üzerinden yürütüleceği benimsenmiştir. Nitekim davalı T…. D.. Ticaret A.Ş 16.11.2004 tarihinde marka sahibi ile özel akit imzalayarak lisansı hakkını almış bu hakka dayanarak da diğer davalılar ile birlikte önceden süregelen alt lisans sözleşmelerini yenilemiştir.  

Davacının, yukarıda açıklanan hukuki ve fiili durumları biliyor olmasına rağmen , lisans/alt lisans sözleşmelerinin konusunu oluşturan markaları marka sahibinden 02.12.2005 tarihinde  devralıp 16.12.2005 tarihinde de marka siciline kayıt ettirerek 16.11.2004 tarihli özel akit gereğince kendisinden veya önceki marka sahibinden ön onay alınmadan imzalanmış sözleşmelerin geçersizliğini ileri sürmesi MK.’nu 2/2 maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, hukuken korunması mümkün değildir. O halde davanın reddi gerekir iken kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir …” ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.  

Temyiz kararı ve karardan sonraki değerlendirmeler

TEMYİZ EDEN: Asıl davanın davalılar vekilleri   HUKUK GENEL KURULU KARARI   Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:  

Asıl dava: alt yetkili satıcılık sözleşmelerinin geçersizliğinin tespiti, birleşen dava;  davalıların alt yetkili satıcılık sözleşmelerini akdetme yetkilerinin bulunmadığı ve davacının taraf olmadığı sözleşmelerin geçersizliğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemenin, asıl ve birleşen davaların kabulüne dair verdiği karar, Özel Daire’ce bozulmuş; yerel mahkeme önceki kararında direnmiştir. Hemen ifade etmek gerekir ki, bozma kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olduğu hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 442/A maddesine göre; mahkemece bozma kararının onbeş gün içinde re’sen taraflara tebliğ edilmesi ve karar düzeltme süresinin geçmesi veya karar düzeltme incelemesinin sonuçlanmasının beklenmesi gerekir. Yargıtay’ın onama veya onamaya karşı başvurulan karar düzeltme isteminin reddine ilişkin kararlarının sonucu da, mahkeme başkatibince on beş gün içinde kendiliğinden taraflara bildirilir. Tebliğ ve bildirme giderleri temyiz dilekçesi ile birlikte temyiz isteğinde bulunandan peşin olarak alınır. Bu gider de temyiz için gerekli giderlerden olup, ödenmemesi halinde 434 üncü madde hükmü uygulanır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/2.maddesine göre de; Mahkeme temyiz edenden 434’ncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip, dinledikten sonra, Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.

Öte yandan, HUMK.’nun 392.maddesinde; kararların yazılıp imzalanmasından sonra taraflara tebliğ usulü düzenlenmiş ve “bir hafta içinde yazı işleri müdürü tarafından her iki taraftan her birine makbuz mukabilinde verileceği” belirtilmiştir. Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 52.maddesinde ise; ilamın vekille takip edilen davalarda vekile, aksi takdirde asile HUMK.’nun 392.maddesindeki esaslara uygun şekilde makbuz mukabili verileceği, bu makbuzun tarih ve sayısının da esas defterinin mahsus sütununa yazılacağı öngörülmüştür.  

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;  

Birleşen davanın davalısı T…. M…….Tekstil Sanayi ve Pazarlama Ticaret Anonim Şirketi,  Zeytinburnu 1. Noterliği’nin 14.12.2005 tarih ve 40488 yevmiye nolu vekaletname ile ayrı ayrı ya da birlikte hareket etmek üzere şirkete vekil tayin ettiği avukatlar eliyle davayı takip etmiş; karar düzeltme aşamasında bu avukatlardan Av.M…. K….’i Büyükçekmece 1. Noterliği’nin 16.10.2009 tarih ve 26782 yevmiye no’lu azilnamesi ile “Görülen lüzum üzerine tüm yetkilerinden ve vekaletlerinden azledildiği, başkasını da yetkisine dayanarak vekil tayin etmiş ise azledeceği” açıklaması ile azletmiştir.   Bu azil bildirimi üzerine azledilen avukatın yetkili kıldığı Av.N…. P…. tarafından mahkemeye verilen 17.11.2009 havale tarihli dilekçe ile “Vekillik görevinden azledildikleri, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23.10.2009 tarih ve 2009/8349-10890 K sayılı karar düzeltme ilamının davalı asil T…. M…….Tekstil Sanayi ve Pazarlama Ticaret Anonim Şirketi ‘ne tebliğ edilmesi” hususu bildirilmiştir.   Mahkemece vekilin azli bildiren bu dilekçesi 17.11.2009 tarihinde havale edilip; dosyaya girmiş olmasına karşın, karar düzeltme ilamı ile bozmadan sonra tayin edilen duruşma günü yine azledilen Av.M…. K….’e tebliğ edilmiş; asile herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır.

Davalı asil T…. M…….Tekstil Sanayi ve Pazarlama Ticaret Anonim Şirketi temsilcisi veya vekilinin hazır bulunmadığı celsede, bu davalının yokluğunda davaya devam edilerek, önceki kararda direnilmiş; direnme kararı da yine azledilen bu vekil Av.M…. K….’e tebliğ  edilmiştir.   Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşme sırasında bu olgu üzerinde tartışılmış; öncelikle direnme kararının usulünce davalı asile tebliğinin sağlanarak, temyizi halinde inceleme yapılmak üzere dosyanın mahalline geri çevrilmesi üzerinde görüş birliğine varılmıştır.    

Sonuç ve mahkemenin değerlendirmesi

Şu hale göre, mahkemece yapılacak iş; öncelikle direnme kararının vekilini azletmiş bulunan birleşen davanın davalısı T…. M…….Tekstil Sanayi ve Pazarlama Ticaret Anonim Şirketi’ne yöntemine uygun olarak tebliği ile temyiz süresinin geçmesinin beklenmesi; kararın temyiz edilmemesi halinde bu şekliyle, temyizi halinde ise devamı işlemler de tamamlanarak ondan sonra dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesi olmalıdır. Bu nedenle dosyanın anılan eksiklik giderildikten sonra temyiz incelemesi için gönderilmek üzere mahalline geri çevrilmesi gerekir.  

S O N U Ç: Yukarıda açıklandığı üzere işlem yapılmak ve anılan eksikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılması için Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmek üzere dosyanın Yerel Mahkemeye GERİ ÇEVRİLMESİNE,  06.07.2011 gününde oy birliği ile karar verildi.