DOSYA NO: 2020/711
KARAR NO : 2021/1352

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ


TARİHİ : 28/11/2017 (Dava) – 11/10/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/184 Esas – 2018/190 Karar


DAVA : Patente Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat


BAM KARAR TARİHİ : 15/12/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ: 15/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/10/2018 tarihli, 2017/184 Esas ve 2018/190 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

DAVA :

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; PVC doğrama işi yapan müvekkili tarafından uzun yıllar boyunca yaptığı çalışmalar neticesinde oluşturulan “polimerden mamul kaplama hattı” nın Türk Patent Marka Kurumu’nda 2015/05937 nolu incelemeli patent ve 2017/16336 sayılı ek patent olarak kayıt altına alındığını, patentin en önemli özelliğinin astarlama, boyama, desen verme ve laklama işlemlerinin tek bir makinede yapılabiliyor oluşu ve ayrıca hurda malzemelerin de kullanılabiliyor oluşu olduğunu, bu şekilde zaman ve yerden tasarruf sağlanabildiğini, ek patentte de birtakım geliştirmeler yapıldığını, ancak bu şekilde emek verilen patentlerin davalı tarafından haksız olarak kullanıldığının anlaşılması üzerine mahkemenin 2017/104 Değ.İş sayılı dosyasından tespit yaptırdıklarını, davalının da müvekkilinin patentindeki istem-1’deki gibi makineleri tek tek veya aynı anda farklı işlevleriyle kullanabildiğinin saptandığını, ihlalin açık olduğunu, her ne kadar tespit raporunda rulman yerine kızak kullanıldığı belirtilmişse de, SMK 89/5.maddeye göre istemlerde belirtilmiş unsurlara eşdeğer unsurların da dikkate alınacağının düzenlendiğini, patentin 21.09.2015’de yayına çıktığını, incelemeli patent isteğinin kabulü ile 20 yıl koruma altına alındığını, davalının hem ana patenti hem de ek patenti ihlal etmekte olduğunu belirterek, davalının eyleminin SMK uyarınca patent hakkına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitine, makine ve üretilen ürünlere elkonulmasına, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, fazlaya dair hakları saklı olmak üzere 2.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın tecavüz tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, hükmün masrafı davalıya ait olmak üzere yurtiçinde tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve dayanaksız olduğunu ve reddi gerektiğini, sunulan patent belgeleri incelendiğinde teknik konuda uzman olmayan 3. kişilerce dahi bunun rahatça anlaşılabilecek olduğunu, bahsi geçen patent ve ek patent başvuru konusunun makinenin “Tekniğin Bilinen Durumunu Aşma/Buluş” ve “Dünyada Yenilik” kriterlerini taşımadığı, dolayısıyla patent konusu edilemeyeceğini ve davacı taleplerinin haksızlığının ortaya çıkacağını, patent ve ek patent konusu profil desenleme makinesinin, anonim biçimde kamuya mal olmuş ve çok eskiden beri bilinen bir makine olduğunu, başvuru sahibinin bu makine üzerinde yaptığı birtakım değişikliklerle yeni bir icatmış gibi patent konusu edilmesinin, koruma için gerekli olan dünyada yenilik ve buluş basamağı şartını taşımadığından kabul edilemez olduğunu, başvurucunun bu talebinin, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, olsa olsa faydalı model konusu edilebilecekken incelemeli patent ve ek patent başvurusunda bulunan tarafın anılan korumadan yararlanamayacağının açık olduğunu, yine tarifnameden anlaşılacağı üzere dava konusu makine ile davacının dünyada yeni buluş sayılan bir özellik icat ettiğinin kabulünün mümkün olmadığını, tarifnamede, boyama ve desenleme tekniğinin bilinen durumuna örnek olarak TR 2007/01910 sayılı davacının babası adına başvuru yapılan faydalı modeli konusu alt üst kaplama aparatının gösterildiğini, ancak, kabul anlamına gelmemek ve işbu faydalı model hakkında da her türlü dava, şikâyet ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, tarifnamede tekniğin bilinen durumuna örnek gösterilen söz konusu başvurunun faydalı model başvurusu olup yasal mevzuata göre faydalı modellerin buluş basamağı tekniğinin bilinen durumunu aşma kriterini taşımadığının izahtan vareste olduğunu, kaldı ki davacının, babası (…) tarafından üretildiği iddia olunan 2007/01910 başvuru nolu faydalı modeldeki geliştirmeler sonucu icat edildiğini iddia etmekle esasen, dava konusu makinenin yenilik ve tekniğin bilinen durumunu aşma/buluş basamağı kriterini taşımadığını, dolayısıyla hâlihazırda kullanılan makine olduğunu tevilli ikrar etmekte olduğunu, davacının patent ve ek patent başvurusuna konu ettiği makinenin, sektörde halihazırda kullanılan plastik ekstrüzyon makinelerinden farklı olmadığını, davacının tekniğin bilinen durumunda buluş basamağı olarak esas aldığı faydalı model konusu alt üst kaplama aparatının da, yasal mevzuat bakımından “Buluş basamağı” özelliği taşımadığı, kötüniyetle müvekkili hakkında delil tespiti isteyip huzurdaki davayı ikame ettiğinin açık olduğunu, yapılacak bilirkişi incelemesiyle bunun tespit edileceğini, diğer yandan müvekkili işyerinde kullanılan makine sisteminin, patent ve ek patent konusu makinedeki ana istem ve diğer istemlerden farklı olduğunu ve eşdeğer sayılamayacağını, kaldı ki müvekkilinin bu makineleri 3. şahıs firmalardan satın aldığını, bu haliyle makinelerin kullanımının patent hakkına tecavüz oluşturmadığının açık olduğunu, delil tespiti, bilirkişi raporundan da müvekkili makinesinin dava konusu edilen makinenin teknik özelliklerinden farklı olduğunun tespit edildiğini, 2015/06937 başvuru nolu patent konusu ürünün ana isteminde açık farklılıklar bulunduğunu, keza 2017/16336 başvuru nolu ek patent konusu ürünün 7 istemden oluşmakta olduğunu, ana istem bakımından müvekkilinin kullandığı makinede farklılıklar bulunduğunu, bağlı istemlerden ise 2 tanesinin mevcut olmadığının anlaşıldığını, hal böyle olunca; kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafın incelemeli patent ve ek patent başvurusu konusunun makinenin patent hakkının sağladığı korumalardan yararlanmak için tüm unsurlarının mevcut olduğunun kabulü halinde dahi, müvekkilinin kullandığı makinelerin patent ve ek patent konusu makineden farklı olması sebebiyle patent hakkının ihlali niteliğinde sayılabilecek ve tecavüz teşkil edecek mahiyette bir filli bulunmadığını, dava dilekçesinde tekniğin bilinen durumundan farklı olarak; mevcut sistemde hurda malzemenin kullanılamadığı ancak dava konusu makine ile hurda malzemenin kullanılabiliyor olduğunun ileri sürüldüğü, patent konusu makinenin astarlama-boyalama-desen verme-laklama işlemlerini tek bir makinede yapabilmesi nedeniyle hurda malzemenin kullanılabildiği iddia edilmişse de, dava konusu tarifnamede belirtilmeyen böylece patent alma şartlarını taşıyıp taşımadığı anlaşılamayacak ihtilaf konusu makinenin teknik özelliklerine ilişkin, davacının hiçbir beyan ve iddiasını kabul etmediklerini, tarifnamede hurda malzemeye ilişkin hiçbir açıklama yer almadığından mahkemece de dinlenmemesi gerektiğini, davacının mahkemeden delil tespiti talebinde bulunduğunu, tekniğin bilinen durumundan farklı biçimde kauçuk top yerine silikon silindire geçtiğini ve boyanın aktarımını %60’tan %90’a çıkardığını iddia ettiğini, ancak; ek patent tarifnamesinde tekniğin bilinen durumuna ve dava konusu makinenin bu özelliğine ilişkin hiçbir açıklama yer almadığı gibi kauçuk kaplı merdaneli veya silindir şeklindeki baskı metodu “tekniğin bilinen yönü” olup bunun yeni bir icat olmadığının açık olduğunu, davacının kötüniyetli olduğunun aşikar olduğunu, patent ve ek patent başvuru konusu edilen profil desenleme makinesi/ekstrüzyon cihazı, gerek müvekkil tarafından gerekse PVC doğrama sektöründe muhtelif firmalar tarafından dünya çapında uzun yıllar boyunca kullanılmakta olan bir makine olduğu, piyasada halihazırda satış konusu olduğunu, dava dışı …, … gibi firmalar tarafından üretilerek satışa sunulduğunun dilekçemiz ekinde sunduğumuz faturalarla da sabit olduğunu, kamuya mal olmuş profil desenleme makinesinin patent şartlarını taşımadığının açık olduğunu, makinelerinin satıldığı tarihlere dikkat edilecek olursa, patent başvuru tarihi olan 2015’ten çok daha önce kullanılan makineler olduğunun anlaşılacağını, dava dışı … Şti. tarafından 2006’dan beri kullanlan bu makineden çıkan baskılı ürünleri davacıya sattığını, dilekçe ekinde sundukları faturalardan da anlaşıldığını, dolayısıyla, varlığını zaten bildiği bir makinayı kendisi icat etmiş gibi patent başvurusu yapan davacının kötüniyetli olduğunun ortada olduğunun yapılacak yargılama neticesinde de anlaşılacağını, açıkça aranan yenilik ve buluş basamağı şartını taşımadığını, kaldı ki; söz konusu patent başvurusunun incelemeli patent konusu olup inceleme sonucunun henüz belli olmamasının da, başvuru konusu patentin ve ek patentin koruma kapsamında olmadığını açıkça gösterdiğini, lisans sözleşmesinin de huzurdaki yargılamayla ilgisi olmadığından dinlenmemesi gerektiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09/12/2014 tarih, 2014/13008 Esas ve 2014/19283 Karar sayılı kararı, dava konusu edilen patent ve ek patentin hükümsüzlüğü ile tecavüzün mevcut olmadığının tespitine ve davacının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etme zaruretinin doğduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın maddi ile manevi tazminat taleplerinin dayanağı olan belgeler sunulmadığı gibi, zarar kavramının da açıklanmadığını, hangi eylem nedeni ile ne kadar miktarda uğranıldığı açıklanmayan zarardan dolayı tazminat talep edilebilmesinin mümkün olmadığını, haksız ve dayanaksız olan ve fahiş miktarlar içeren işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla, 2015/05937 başvuru numaralı patent ve 2017/16336 başvuru numaralı ek patentin hükümsüzlüğü ile tecavüzün mevcut olmadığının tespitine, maddi manevi tazminata dair haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. (Ancak, yerel mahkemece de belirtildiği üzere, hükümsüzlüğe dair bir k arşı dava harcı yatırılmamıştır).

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :

Mahkemece, “….Türk Patent ve Marka Kurumunda tescilli 2015/05937 sayılı patent ve 2017/16336 sayılı ek patentin koruma altında olduğu, anılan incelemeli patentlerin davacı lehine tekelci nitelikte hak ve yetkiler sağlamakta olduğu, patentin korunan istemleri davacının izni olmaksızın 3.kişilerce üretime veya ticarete konu edildiğinde SMK’nın patent ihlaline ilişkin 85, 89 ve 141.maddeleri uygulama konusu olacağı, davacının ihlal iddiası ile davalı eyleminin tespit edilmesini talep ettiği, mahkemece 2017/104-104 sayılı D.iş tespit dosyasında keşif yapılarak, davalının ürettiği makineler öğretim üyesi makine mühendisi bilirkişi tarafından incelendiği, bilirkişinin, davalıya ait üründe, 05927 nolu patentin ana isteminin bazı unsurlarının mevcut olduğunu, bazılarının eksik olduğunu, keza ek patentin de 2, 4, 6 ve 7 nolu istemlerinin kullanıldığını rapor ettiği, davalının bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunduğu, işin teknik niteliği gözetilerek, yanların kanıtları derlendikten sonra dosyanın Ankara FSHHM’ye gönderilerek, makine mühendisi ve sınai mülkiyet uzmanı, Türk Patent uzmanı bilirkişiden rapor alındığı, bilirkişinin patent koruma ilkelerine uygun olarak dosyadaki verileri incelediği, istemler ile ihlal iddia edilen ürünü karşılaştırdığı, istemlerde yer alan unsurlardan hangilerinin mevcut olduğunu, hangilerinin bulunmadığını sıraladığı, buna göre, davalıya ait üründe ana istemin temel unsurlarının bütünü ile yer almadığının belirlendiği, keza, tali istemlerde yer alan unsurların da büyük ölçüde mevcut bulunmadığı, kısmen bazı unsurların mevcut olduğunun rapor edildiği, buna göre, davalı yanın dilekçesinin, aynı işlev veya amacı taşıyan bir makine olmasının, tek başına patent ihlalini göstermediği, patent fikrini ortaya koyan ana istemde tanımlanan öğretinin suçlanan üründe bütünü ile mevcut olmadığının 4 Haziran 2018 tarihli raporla sabit olduğu, bilirkişi raporunun açık ve denetlenmeye elverişli biçimde düzenlendiği, tespit raporuyla da çeliştiğinin söylenemeyeceği, zira, tespit raporunda, bir kısım istemlerin ve unsurların mevcut olmadığının bildirilmiş olduğu, nitekim, tespit bilirkişisi bağımsız istemin bazı unsurlarının mevcut olduğunu belirttiğinden, bu görüş veya tespitin, patente tecavüz bulunduğu sonucuna götürmeyeceği, her ne kadar muhasebe incelemesi yapılmış olsa da, toplanan ve incelenen kanıtlarda patente tecavüzün bulunmadığı hukuki sonucuna varılmakla; SABİT OLMAYAN DAVANIN REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; “Patent koruması ve sisteminin anlaşılmamış ve değerlendirilmemiş olduğunu, bilirkişi raporunun 4. sayfasında, eksik ve hatalı değerlendirme yapıldığının belirtildiğini, öncelikle müvekkilin incelemeli patent almış olup, incelemeli patentinin asıl korumasının ‘tek hat üzerinde’ bütün sürecin maliyet, yer, zaman ve boya kaybı olmadan yapılabilmesiniı sağlamakta olduğunu, nitekim gerek patent gerekse de ek patentte özellikle ürünün tek hat üzerinde tamamlanmasından bahsedilmiş olup, kendilerinin beyanlarında da; ‘müvekkile ait incelemeli patent dosyada mübrez deliller ile de sabit olduğu üzere mevcut plastik makinası üzerine aparat olarak konulabileceği gibi ayrı bir hat olarak da kurulması mümkün olduğundan, zaten müvekkilin incelemeli patentinin piyasada tutulmasının sebebi de bu olup, davalılar mevcut plastik makinalarının üzerine yalnızca aparatı koymak suretiyle faaliyetlerine devam ederek başka bir yer tutmadan kira, elektrik, işçilik, masrafından tasarruf sağlamaktadır.’ demek suretiyle patentin asıl amacının açıklanmakta olduğunu, oysaki bilirkişi raporunda müvekkilinin patentinin amacı ortaya koyulmaksızın istemlerin değerlendirildiğini, bu nedenle de istemlerde yer alan bazı kelimelerin yutulduğunu veyahut eksik kaldığını, eksik incelemeye dayalı rapora itiraz ettikleri, müvekkilinin makinesinin en önemli özelliğinin yerden tasarruf sağlayan tek bir makineye ilişkin bir patent olduğunu, bu nedenle bilirkişilerce önce patentin amacının ortaya konulması gerektiğini, bilirkişi raporunda ana istemin tamamen birbirini karşılaması gerekeceği yönündeki görüşe açık kanun maddesi karşısında katılmanın mümkün olmadığını, Sınai Mülkiyet Kanunu madde 141 uyarınca bir patente kısmen veya tamamen tecavüzün mümkün olduğu düzenlenmiş olup; ‘Patent veya faydalı model sahibinin izni olmaksızın buluş konusu ürünü kısmen veya tamamen üretme sonucu taklit etmek” şeklindeki eylemin patente tecavüz olarak kabul edildiğini, tecavüz olaylarının çoğunda ayniyetten ziyade bazı unsurların eklendiği, çıkarıldığı veya değiştirildiğinin görüldüğünü, bu ihtimalleri öngören kanun koyucunun SMK 141/1. (a) maddeyi düzenleyip, ‘kısmen’ tabiri ile, bazı istemlerin değiştirilmesi veya tecavüzü ortadan kaldırmayacak nitelikli bazı unsurların eklendiğini, her ne kadar bilirkişi tarafından yan yüzeyin boyanması ve astarlamanın olmaması sebebiyle ihlal olmadığı belirtilmiş ise de patent sistemine ilişkin çizimin sunulu olduğunu, şekil üzerinden anlaşılması daha kolay olacağından, makine tek bir makine olup, tek bir hat üzerine konulmak suretiyle farklı işlemlerde (astarlama, boyama, desen verme, patlatma) kullanılabildiğini, nitekim patent başvurusunda açıkça belirtildiğini, patentle koruma altına alınan husus farklı işlevlerde kullanılabilen ama aynı işleve sahip tek bir makine olduğunu, makinenin tek bif hat üzerinde farklı adetler konularak farklı işlevler ile kullanılması veyahut tek bir işlev ile kullanılmasının sonucu değiştirmeyeceğini, nitekim bu hususun bağlı istem ile de açıkça ortaya konulduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/8523 E., 2017/2088 K., 12.04.2017 tarihli kararında; yapısal benzerlik ve çalışma prensibinin de değerlendirilmesi gereğinin ortaya konulduğunu, açıkça görüleceği üzere farklı işlevlerde kullanılabilen tek bir makinenin koruma altına alınması sebebiyle söz konusu makinenin değerlendirilmesinin gerektiğini, bağlı istem yönünden de; bağımlı istemler bağımsız istemin anlaşılmasını kolaylaştırmak için yazıldığını, bağımlı istemde açıkça; ‘istem 1’de bahsi geçen 1 kaplama hattı olup, özelliği astarlama boyama desen verme ve cilalama makinaları tek bir hat üzerinde ardışık olarak çalıştırılabildiği gibi istenildiğinde tek tek veya makinaların farklı kombinasyonları halinde de çalıştırılabilmesidir.’ denildiğini, davalı tarafın makineyi birebir kopyaladığını, makinenin ne işlevini ne de ürünü farklılaştırmayan davalının eyleminin patent hakkına tecavüz oluşturduğunu, yalnızca ‘yan yüzey boyama’ bulunmamakta olup, ihtiyaç olmadığı durumlarda bu özelliğin kullanılmasına gerek olmadığını, kaldı ki salt tek bir özelliğin bulunmamasının tecavüzü ortadan kaldırmayacağını, müvekkilin makinesinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, ek patentin ana isteminde açıkça, ‘buluş konusu plastikten mamul özellikle polistiren pvcprofillerin levhaların ekstrüzyon makinesinden çıktıktan sonra kullanıma hazır hale getirilmesi için astarlama, boyama, desen ve parlatma işlemlerinin tek bir hat üzerinde uygulandığı polimerden mamul profillerin kaplama hattı ile ilgili olup’ demek suretiyle tek yönlü de işlem gördüğünün belirtildiğini, bilirkişi tarafından bütün istemlerin değerlendirilmesi gerektiğini, bilirkişi ‘tercihen tek yönlü işlem görme’ ibaresini gözden kaçırmış olduğunu, itirazları doğrultusunda istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, makinanın tek hat ya da 4 hat olmasının önemsiz olduğunu, 4 hat üzerinde de olsa (astarlama boya desen verme parlatma) ayrı makinelerin yan yana konulmak suretiyle 4 hat oluştuğunu, bu nedenle makineler üzerinde inceleme yapılması gerekirken bu husus üzerinde durulmamış olduğunu, burada korunanın makine olduğunu, bilirkişi tarafından ana istem nedeniyle diğer istemlerin hiç değerlendirilmediğini” beyanla, mahkeme kararını istinafa getirmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava; patent ihlalinin önlenmesi ve maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.


Davalı vekili, cevap dilekçesinde patentin hükümsüzlüğünü talep etme zorunluluklarının doğduğunu belirtip bu yönde beyanlarda bulunmuş olmakla birlikte, karşı dava şeklinde açtığı bir dava olmamış, nitekim mahkemece de bu husus “karşı dava harcı yatırılmadığı” şeklinde belirtilerek, hükümsüzlük talepli bir davanın bulunmadığı açıkça belirlenmiş olmakla, taraflarca da bu yönde bir itiraz olmadığı anlaşılmıştır.


Dava konusu patentte biri ana, diğeri bağımlı olmak üzere 2 istem olduğu, ek patentte de biri ana istem olmak üzere toplam 7 istem olduğu anlaşılmaktadır.


Bilindiği üzere, ihlalin varlığı için ana istemde (birden fazla ise ana istemlerin birinde) bahsedilen unsurların tamamının veya bulunmayan unsurların eşdeğerinin tecavüz ettiği iddia edilen üründe bulunması gerekmektedir. Eşdeğerlik incelemesinde ise bir unsurun eşdeğer unsur olarak kabul edilebilmesi için aynı işlevi yerine getirmesi veya aynı sonucu elde etmesi yeterli olmayıp, bunun aynı şekilde gerçekleşmesinin de gerektiğine dikkat edilmelidir.


Mahkemece patent uzmanı bilirkişinin de bulunduğu alınan bilirkişi heyet raporunda, patent ve ek patent ile davalının ürününün “karşılıklı kıyaslanarak” irdelenmiş olduğu, 2015/05937 sayılı patentte 1 nolu isteme karşı ihlal bulunmadığı sonucuna varıldığı (davalı ürününde silindir sayısının 6 olması, astarlama özelliği olmaması, toplam dört yüzeyin aynı anda işlem gördüğünden bahsedilmesinin mümkün olmadığı), 1 nolu ana istemdeki unsurların tamamı veya bulunmayan unsurların eşdeğerleri, tespite konu üründe yer almadığı için, 1 nolu ana istemdeki unsurları da içermek durumunda olan 2 nolu bağımlı isteme karşı ihlalin olmasının mümkün olmadığı, sonuç olarak bu patente yönelik bir tecavüzün bulunmadığı, yine 2017/16336 sayılı ek patent ile davalının ürününün karşılıklı kıyaslanarak irdelenmiş olduğu, patent konusu buluşu mükemmelleştiren veya geliştiren ve asıl patentin konusu ile bütünlük içinde bulunan buluşların korunması için ek patent alınabileceği, davacıya ait ek patentin de 1 adet bağımsız (ana) istem ve 6 adet de bağımlı istemden oluşmakta olduğu, 1 nolu isteme karşı ihlalin bulunmadığı (yine davalı ürününde astarlama yapılamaması, toplam 4 yüzeyin aynı anda işlem gördüğünden bahsedilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle), 1 nolu ana istemdeki unsurların tamamı veya bulunmayan unsurların eşdeğerleri, tespite konu üründe yer almadığı için, 1 nolu ana istemdeki unsurları da içermek durumunda olan 2, 3, 4, 5, 6, 7 nolu bağımlı istemlere karşı ihlalin olmasının mümkün olmadığı, sonuç olarak ek patente de tecavüzün bulunmadığı şeklinde görüş bildirilmiş olup, tüm dosya kapsamına göre yerel mahkemece hüküm kurmaya ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporuna göre davanın reddinde usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmış olup, davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin, İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/184 Esas – 2018/190 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK 361. madde uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/12/2021

Kaynak ; Yargıtay