T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I

DOSYA NO: 2021/455 Esas
KARAR NO: 2022/337

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

TARİHİ: 24/09/2020
NUMARASI: 2013/140 E. – 2020/278 K.

DAVANIN KONUSU: Patent (Patent Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022

Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:


Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı taraflar adına tescilli olan … sayılı patentin 551 Sayılı KHK’nın 5. Maddesi çerçevesinde ”Yenilik, tekniği bilinen durumunu aşma ve sanayiye uygulanabilir olma” kriterlerine haiz olmaması sebebi ile hükümsüzlüğünü gerektiğini, 551 Sayılı KHK’da patent verilebilirlik kriterlerinden olan ”Yenilik” kriteri için ”Tekniği bilinen durumuna dahil olmama” şartının getirildiğini, 551 Sayılı KHK çerçevesinde ”Tekniği bilinen durumunun” patent başvurusunun yapıldığı tarihten önce, buluş konusunda dünyanın herhangi bir yerinde toplumca erişilebilir yazılı veya sözlü tanıtım, kullanım veya başka bir yolla açıklanan bilgilerden oluştuğu”nun ifade edildiğini, yani yenilik kriteri açısından ”mutlak yenilik (dünyanın hiçbir yerinde açıklanmamış olma) ilkesi”nin benimsendiğini, …’ün 1. Isteminin f ile h aşamalarında ilmeklerin birbirleri üzerine katlandıktan sonra dikilmesinin zikredildiğini, özellikle f aşamasında yarım dairedeki ilmeklerindiğer yarım dairedeki ilmekler üzerine katlanarak eş eksenli duruma gelerek, g aşamasında eş eksenli ilmekler birbirine yaklaştırıldığını ve h aşamasında ilmeklerin nihai birleşimi (yani dikimi) yapılır şeklinde tarif edildiğini, ancak ilgili patentin tüm tarifnamesi boyunca, ilmekler birbirleri üzerine katlandıktan sonra nihai dikimin yapıldığı yerin ayrı bir dikim dikim istasyonu olduğunun zikredildiğini, patentin 14 ile 17. şekillerinde ilmeklerin birbirleri üzerine katlandıktan sonra 300 numaralı taşıyıcıdan 400 numaralı kapama ve birleştirme istasyonuna transfer edildikten sonra uçlarının kapatıldığını, yani tarifnameye göre nihai birleştirme işleminin 300 nolu taşıyıcıda yapılmadığını, oysa istemin f ile h aşamalarında anlatılan hususun, nihai uç kapama işleminin 300 numaralı taşıyıcıda yapıldığı sonucunu ortaya koyduğunu, yani korunan şeyin tarif edilen şeyin kapsamını aştığını, bu koruma kapsamının 551 Sayılı KHK’nın 47. Maddesinde zikredilen ”istem veya istemler tarifnamede tanımlanan buluşun kapsamını aşamaz…” hükmüne aykırı olduğunu, bu sebeple dahi 1. istem ve bundan bağımlı olan 2. ile 14. Istemlerin iptali gerektiğini, 03.09.1996 tarihinde yayımlanmış olan … sayılı ABD patenti karşısında …’ün 1. isteminin yeni olmadığını, 03.09.1996 tarihinde yayımlanmış olan … sayılı ABD patenti karşısında …’ün 15. isteminin yeni olmadığını, 29.07.1913 tarihinde yayımlanmış olan … sayılı ABD patenti karşısında …’ün 1. isteminin yeni olmadığını, 29.07.1913 tarihinde yayımlanmış olan … sayılı ABD patenti karşısında …’ün 15. isteminin yeni olmadığını, 03.09.1996 tarihinde yayımlanmış olan … sayılı ABD patenti ve 29.07.1913 tarihinde yayımlanmış olan … sayılı ABD patenti karşısında …’ün 2 ile 14 sayılı istemlerinin ”patentlenebilir” olmadığını, 03.09.1996 tarihinde yayımlanmış olan … sayılı ABD patenti, 29.07.1913 tarihinde yayımlanmış olan … sayılı ABD patenti ve 30.06.1925 tarihinde yayımlanmış olan … karşısında karşısında …’ün 16 ile37 sayılı istemlerinin ”patentlenebilir” olmadığını belirtmiş bu sebeplerle 551 sayılı KHK ve Patent Hukuku çerçevesinde patent verilebilirlik kriterlerini haiz olmayan … sayılı patentin hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; … sayılı patent dokümanında 2 adet bağımsız istem (1. Ve 15.) ve bu istemlere bağımlı olan 35 adet bağımsız istem (2-14 ve 16-37) bulunduğunu, bu istemlerin davacı tarafından ileri sürülen ABD patentleri ve mevcut tekniğin bilinen durumu karşısında yeni olduğunun aşikar olduğunu, … sayılı Patent ile kıyaslanmasında, 1 nolu bağımsız istemde, önceki tekniğe ait olan özellikler ayrıca gruplandırılmış olup, buluşun ABD patentleri karşısında yeniliğinin ise E maddesinde belirtilen ”Ürünün (6) çıkarma elemanları tarafından (25,26) tutulduğu esnada ters yüz edilmesi” ifadesinde yer alan yöntem adımı olduğunu, … sayılı patent dokümanında … sayılı dokümanın ilk isteminde belirtildiği üzere; ürünün söz konusu çıkarma elemanları/taşıma aracında tutulduğu esnada ters yüz edilmesinden bahsedilmediğini ve bu ters yüz edilme işleminin mezkur patentte olmaması sebebi ile … sayılı patent dokümanının ilk isteminin E numaralı yöntem adımının farklılık gösterdiğini çünkü söz konusu ABD patentinde, ürünün çıkarma elemanları tarafından tutulurken ters yüz etme işleminden ve ilgili cihazlardan bahsedilmediğini, bu sebeple dava konusu patentin bu ABD patentine göre özgün ve yenilik unsurunu haiz olduğunu, E referanslı yöntem adımının … sayılı patent dokümanında anlatılmadığı ve mevcut dokümana bakılarak kolaylıkla çıkarılamayacağının açık bir şekilde görüldüğünü; bu sebeplerle …sayılı patent karşısında “yenilik” vasfına sahip olduğunu, … sayılı patent ile kıyaslanmasında … sayılı patentin İstem 1’in dayanak US patentine göre üstün olduğunu, ayrı bir içini dışına çevirme istasyonuna ihtiyaç duymadığını, İstem 1 E maddesine göre ürünün içinin dışına çevirme işleminin (yani ters yüz etme işleminin), ürün hareketli taşıyıcıdaki söz konusu çıkarma aracında tutulduğu esnada gerçekleştirildiğini, salt bu sebeple dahi yeni ve özgün olduğunu, İstem 1’in söz konusu ABD patentleri karşısında yeni olması dolayısıyla bu bağımsız isteme bağımlı olan istem 2 ve diğer tüm bağımlı istemleri(3-14)de dayanak ABD patentleri karşısında yeni yenilik unsurunu haiz olduğunu, bağımsız istem 15 için davacı tarafından öne sürülen her iki dayanak ABD patenti de istemin A adımındaki ”Dairesel bir makinenin örme kafası (100) ile birleştirilebilir ve söz konusu örme kafasından (100) ve bir kapama ve/veya birbirine bağlama istasyonundan (400) hareket ettirilebilir olan bu hareketli bir taşıyıcı” bulunduğunu ifade eden mevcut özellik konusunda sessiz kalmakta olup bu özelliği haiz olmadığından ötürü davacı iddialarının aksine yeni olduğunu, birinci istemde yer alan yöntem adımları yeni olduğundan dolayı, bu yöntem adımlarını gerçekleştirecek olan cihazın da yeni olacağını, dava konusu buluşun, ilgili olduğu teknik alandaki bir uzman tarafından, tekniğin bilinen durumundan aşikar bir şekilde çıkarılamayan faaliyet sonucu gerçekleştirilmiş olup, teknik kuralın tekniğin şimdiki durumuna kıyasla objektif mesafe kaydetmiş olmasına yol açtığını, … patentinin tescil edilmiş incelemeli patent olup söz konusu incelemeler sonucu elde edilen hususun işbu patentin patent verilebilirlik şartlarına haiz olduğu ve yeni olduğunu, tarifname içerisindeki her bir özellik incelendiğinde her bir ayrı istemin tarifname içinde geçtiği bu sebeple istemlerin tarifnamenin kapsamını aştığı hususunun kesinlikle düşünülemeyeceğini, davacının iddiaları yönünden … sayılı patent dokümanının bağımsız 1. isteminde yer alan E numaralı yöntem adımının ve bağımsız olan 15. istemdeki A unsurunun söz konusu referans dokümanlarda açıklanmamış olması, ilmik çıkarma araçları yöntemi ve transfer ve taşıyıcı araçlarının yapısal farklılığı, iddia edilen kancaların dayanak ABD patentlerinde ifşa edilmemiş olması sebebiyle … sayılı patent dokümanının istemlerinin tamamının belirtilen referans dokümanlar karşısında yeni olduğunun sabit olduğunu belirtmiş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı sunulan rapor içerikleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı davalılara ait 17/10/2003 başvuru tarihli, … nolu örülmüş bir ürünün kenarlarını birleştirmek için “yöntem ve cihaz” buluş başlığı patentin hükümsüzlüğü istemi i le iş bu davayı açmış ise de, davalılara ait … numaralı patentin öncelikle … başvuru numarası ve … yayın numarasıyla 16/07/2008 tarihinde Avrupa Patent Ofisinde tescil edildiği, sonrasında gerekli ofis ücretleri ve çevirilerin verilmesiyle Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde valide edildiği, 17/10/2003 tarihinden itibaren 20 yıl süre ile tescilli patent koruması altında olduğu, davaya konu … numaralı patentin 16/07/2007 tarihinde tescil edilmesinin ardından itiraz sürecine girdiği ve sonrasında Avrupa Patent Ofisinde yapılan sözlü duruşma sonucunda kapsamında değişiklikler yapılmış haliyle 19/02/2013 tarihinde kabul edildiği, sonrasında taraflarca EPO nezdinde temyize gidildiği ancak yapılan yazışmalar ve sözlü duruşma sonucunda patentin itiraz kurulu tarafından 19/02/2013 tarihinde kabul gören haliyle (1 – 14 numaralı istemler silinmiş, 15-16-17 nolu istemler istem 1 olacak şekilde tekrardan düzenlenmiş) tesciline karar verildiği, yargılama safahatinde birden fazla kez rapor alınmış ise de EPO nezdindeki süreç sonrası geçerli olan patent üzerinden değerlendirme yapan son raporun hükme esas alınması gerektiği, (bu noktada patentin hükümsüzlük şartlarının oluşmadığını değerlendiren 2. Heyet raporundaki tespitler ile uyumlu olduğu dikkate alındığında esasen ilk 2 rapor arasındaki düzeltilen istemler dışında kalan ve değerlendirilmesi gereken diğer istemler yönünden çelişkinin de giderildiğinin kabulünün gerektiği) her ne kadar davacının 1-14 nolu istemlere ilişkin itirazının … kapsamında yerini bulduğu, mevcut davadaki bu istemlere ilişkin talepleri yerinde ise de esasen hükümsüzlük davalarında temyiz süreçlerinin beklenmesi gerektiği, (özellikle bu süreç sonuçlanmadan açılan davaları Yargıtayın vakitsiz açılmış dava olarak değerlendiren emsal uygulamaları mevcuttur.) yargılama safahatinde temyiz sürecinin sonuçlandığı ve Avrupa Patentlerinin Verilmesi İle İlgili Avrupa Patent Sözleşmesinin Türkiye’de Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmeliğin 12. Maddesi gereği Türkiye’de tescilli … numaralı patentin … numaralı patent ile aynı kapsamda olması gerektiği dikkate alındığında, patentin itiraz kurulu tarafından 19/02/2013 tarihinde kabul gören haliyle hükümsüzlük talebinde dayanak gösterilen … – … ve … nolu patentler ve … patentinin içeriğinin, tarifname ve görsellerin karşılaştırması sonucunda davaya konu patentin yenilik ve buluş basamağı içerdiği izahı yapılan mevzuat kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine” karar verilmiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … numaralı patentin uzantısı olduğu … numaralı patentin 06/07/2017 tarihinde alınan karar ile ilk 14 maddenin kaldırıldığını, 15-16-17 nolu istemlerin 1 nolu istem olarak, 18 nolu İstemin İstem 2 olarak, diğer istemlerin ise bunu takip edecek sıralamada istemlendiği, toplamda 37 istemi olan patent dokümanının ilk 14 isteminin halihazırda geçersiz olduğu bilirkişi heyetince tespit olunduğu, … numaralı patentin, 16/07/2007 tarihinde tescil edilmesinin ardından itiraz sürecine girdiğini ve sonrasında Avrupa Patent Ofisinde yapılan sözlü duruşma sonucunda kapsamında değişiklikler yapılmış haliyle 19/02/2013 tarihinde kabul edildiğini, sonrasında tarafların temyize gittiğini ancak yapılan yazışmalar ve sözlü duruşma sonucunda patentin itiraz kurulu tarafından 19/02/2013 tarihinde kabul gören haliyle tesciline karar verildiğini (06/07/2017), Mahkeme tarafından davanın konusuz kalmasına rağmen doğrudan davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, davalının patentlenebilirlik kriterlerinden yoksun patent dosyasına ilişkin olarak usule aykırı ve kötüniyetli tespit talepleri neticesinde işbu davanın açılmasına sebep verdiğinden davalı yanın vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu tutulması gerektiğini, -EPO’nun iptal kararının ardından yeniden revize edilen istemleri çerçevesinde patentlenebilirlik kriterlerine haiz olmayan … sayılı patentin yeniden revize edilen tüm istemleri açısından hükümsüz kılınması gerektiğini, … sayılı patentin kök patenti olan … sayılı patentin 1-14 numaralı usul istemlerinin tamamının avrupa patent ofisi tarafından iptal edildiğini, anılan usul istemlerinin hükümsüzlüğüne yönelik taleplerinin haklılığının ilgili kurum tarafından teyit edildiğini, davada haklı olduklarının ortada olduğunu, koruma kapsamı 551 sayılı KHK’nın 47./6769 sayılı SMK 92/4. Maddesi maddesinde zikredilen “…İstem veya istemler tarifnamede tanımlanan buluşun kapsamını aşamaz…” hükmüne aykırı olduğunu ve sadece bu sebeple dahi …’ün 1. İstemi ve bundan bağımlı olan 2 ila 14. İstemlerinin iptali gerektiği yönündeki taleplerinin Avrupa Patent Ofisi’nin kök patente yönelik verilen karar ile teyit edildiğini, -Patentin … sayılı ABD patenti karşısında …’ün yeni/Avrupa Patent Ofisi kararı çerçevesinde değiştirilen 1. İsteminin “yeni” olmadığını, “buluş basamağını” haiz olmadığını, … ve .. sayılı ABD patentleri karşısında …’ün yeni 2 ila 21 sayılı istemlerinin “patentlenebilir” olmadığını, bilirkişi heyeti tarafından “… patentinin içeriğinin, tarifname ve görsellerde incelenmesi ve davacının sunduğu …, … ve … patentleri ile karşılaştırılması” anabaşlığı ve “Bağımsız İstem-i” (…-İstem 15-16-17) maddesinin karşılaştırılması” alt başlığı altıda yer alan değerlendirmelerin açıklanması gerektiğini, bilirkişi heyetinin patentin İSTEMİ maddesi I ve II paragrafı yönü itibariyle … ve … karşısında yenilik içeren unsurları içermemekte iken hangi hukuki ilke ve kriter çerçevesinde istem içeriği bir bütün olarak değerlendirilmeye gidildiğini, hangi kriterler çerçevesinde bahse konu istemin … patenti ve … karşısında yenilik içeren unsurları içerdiği” açık ve gerekçeli olarak izah edilmediğini tüm sebeplerle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; TPE’nin karar vermesinden önce, patent prosedürünün devamı sırasında mahkemenin hükümsüzlük kararı vermesinin hukuka ve yasalara aykırı olacağını, Avrupa Patent Sözleşmesi Yönetmeliği’nin 11. Maddesi “Türkiye’nin seçildiği bir Avrupa patenti, bu Yönetmeliğin 12 nci ve 13 üncü maddelerindeki koşulların sağlanması şartıyla, Avrupa Patent Ofisi tarafından, Avrupa patentinin verildiğine ilişkin ilanın yapıldığı tarihten itibaren, Türkiye’de verilen bir ulusal patent olarak kabul edilir.” şeklinde olduğunu, dava konusu patent başvurusunun EPO nezdinde yapıldığından, kesinleşmiş bir EPO kararı olmadan hükümsüzlük davasının ikame edilmesinin aynı şekilde hukuka ve yasalara aykırı olacağını, davacının, EPO’da temyiz süreci devam ederken huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacı tarafın davanın konusuz kaldığı iddialarının yerinde olduğu kabul edilse dahi, yargılama giderlerinin dava açıldığı tarihte, patent başvurusu henüz kesinleşmediğinden ve temyiz süreci devam etmekte olduğundan, davayı vakitsizce açan davacı davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden haklı olarak kabul edilemeyeceğini bu sebeple verilen kararın hukuka uygun olduğunu, -Davacı tarafın, EPO’nun iptal kararının ardından yeniden revize istemleri çerçevesinde de patentlenebilirlik kriterlerine haiz olmadığı gerekçesiyle dava konusu … sayılı patentin yeniden revize edilen tüm istemleri açısından hükümsüz kılınması gerektiği iddiasıyla istinafa başvurduğunu, dava konusu … sayılı patentin, ilk 14 maddesi EPO temyiz süreci neticesinde kaldırıldığını, 15-16-17 numaralı istemler İstem 1 olarak isimlendirilmiş, 18 numaralı istem İstem 2 olarak, diğer istemler ise bunu takip edecek sıralamada isimlendirildiğini, hükme esas bilirkişi raporunda, kaldırılan istemlerin de değerlendirilmesi yapıldığını, davacı istinaf dilekçesinde belirtilen yenilik ve buluş basamağına sahip olmadığına dair bilirkişi değerlendirmesinin, yalnızca kaldırılan istemler için geçerli olduğunu, dava konusu patentin son haline EPO temyiz süreci sonucunda kavuştuğundan, hükme esas bilirkişi raporunda nihai sonuç olarak; patentin yenilik ve buluş basamağına haiz olduğu yönünde sonuca varıldığını, İstem 1, İstem 2 ve bunu takip eden sıralamada diğer istemler hükme esas bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak irdelenip, yenilik ve buluş basamağına haiz olduklarını davacının istinaf istemlerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Avrupa Patent Sözleşmesi’nin 99.maddesine göre Avrupa Patenti’nin verildiğinin bültende yayınlanmasından itibaren 9 ay içinde herkes EPO nezdinde bu patente itiraz edebilir. Söz konusu madde sözleşmenin hem 1973 versiyonunda hem de sözleşmede değişiklik yapan 2000 versiyonunda mevcut olup, ulusal mahkemelerde de aynı patentin hükümsüzlüğü için derdest bir dava bulunması durumunda sözleşmede ulusal mahkemelerin EPO önünde başlatılan bu prosedürü bekletici mesele yapmasına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Avrupa Patent Sözleşmesinin 2. maddesine göre; Avrupa Patenti verildiği ülke için o ülke patentine göre verilen ulusal bir patentle aynı etki ve sonuçlara sahiptir ve ulusal bir patent rejimine tabi olur. Avrupa Patentleri Avrupa Patent Sözleşmesi’nin sözleşmenin ulusal hukuka etkileri başlığını taşıyan 8.bölümde yer alan 138.maddeye göre Avrupa Patentleri bu maddede belirtilen koşullar kapsamında ulusal mahkemelerce hükümsüz kılınabilir. Patentin verilmesinden sonra ulusal bir patent rejimine tabi olan Avrupa Patentleri için belirtilen hükümler gereğince hükümsüzlük konusunda ulusal mahkemeler yetkili olduğundan 99.maddeye göre EPO önünde itiraz yoluyla başlatılan prosedür sonunda Avrupa Patent Ofisi Kurullarınca itirazın reddine ve patentin geçerli sayılmasına ilişkin kararlar ulusal mahkemeleri bağlayıcı olmadığından prosedürün sonucunu beklemek gerekli değildir. Ancak iptaline veya kısmen iptaline karar verilmesi halinde de prosedür sonucunda yeni versiyonuyla ulusal faza geçtikten sonra yeni şekliyle hüküm ifade eder. Avrupa Patent Sözleşme sinde değişiklik yapan 2000 versiyonuyla 138.maddeye eklenen 3.fıkrayla yetkili mahkeme veya idareler önündeki prosedürlerde patent sahibinin istemleri değiştirerek patenti daraltma hakkına sahip olduğu kabul edilmiştir. Burada kastedilen yetkili mahkeme EPO olmayıp, ulusal mahkemeler, idare ise ülkelerin patent ofisleri gibi ulusal idarelerdir. Zaten EPO önündeki diğer prosedürlerde diğer hükümlerle istemlerin değiştirilmesine izin verilmektedir. Bu yeni düzenlemeyle ise ulusal mahkemeler ve ulusal patent ofisleri önünde de bu hakkın ileri sürülmesi imkanı getirilerek istemleri daraltma yoluyla patent kurtarılmak istenmiştir. Bu yeni düzenlemeye göre; Ulusal mahkemedeki patent hükümsüzlüğü davasında patent sahibi mevcut istemlerle patentin korunmayacağı kanısında ise korumu sağlayacak daraltıcı istemleri mahkemeye sunar, karşı taraf sunulan yeni istem setine itiraz ederse mahkeme yeni daraltıcı isemi belirleyerek yeni formüle göre patentin geçerli olup olmayacağına karar verecektir. 99. maddeye göre yapılan itiraz sonucu verilen kararın EPO nezdindeki kesinleşmesinin beklenip beklenmemesi tartışılabilir. Ancak daha önce belirtildiği gibi bu konuda ulusal mahkemelerin patentin hükümsüzlüğü konusunda yetkili olmaları, EPO’nun patentin geçerliliğine ilişkin olarak vereceği kararın ulusal mahkemeyi bağlayıcılığı yoktur. Almanya gibi ulusal yasalarında bu durumun bekletici mesele yapılmasına ilişkin özel düzenleme bulunan bazı ülkeler söz konusu ise de ise de bu şekilde özel düzenleme bulunmayan sözleşmeye taraf diğer ülkeler bakımından böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır. Türk iç hukukunda da bu prosedür sonucunun bekletilmesine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca patent sahibi, ulusal mahkemedeki yargılamayı bloke etmek ve iptal olasılığı bulunan patenti koruma süresini fiilen uzatmak için itiraz yoluna başvurmayı tercih edebileceği gibi, EPO önündeki sürecin uzun sürmesi ve kanun yollarının tüketilmesinin de süreci daha arttırması sebebiyle EPO’daki prosedürün bekletici mesele yapılmasının diğer taraflar bakımından mağduriyete yol açıcı sonuçları da söz konusudur. Patentin ulusal başvurusunun hükümsüzlüğü talep edildiğinden ve rüçhan hakkının dayanağı patent başvurusu kapsamı aşıldığından, hükümsüzlük koşullarının değerlendirilmesinde, 551 Sayılı KHK hükümleri uygulanacağından, 551 Sayılı KHK 129 (c) maddesinde” patent konusunun yapılmış başvurunun dışına çıkması hali”, hükümsüzlük sebebi olarak düzenlendiğinden, kapsam aşımı sebebiyle hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, davacının davayı açmakta yasal düzenlemeler uyarınca hukuki yararının bulunduğu, Avrupa Patent Ofisinde yapılan sözlü duruşma sonucunda kapsamında değişiklikler yapıldığı, 19/02/2013 tarihinde bu değişiklik ile temyize gittiği patentin itiraz kurulu tarafından 19/02/2013 tarihinde kabul gören haliyle tesciline 06/07/2017 tarihinde karar verildiği, dava devam ederken davanın konusuz kaldığı buna göre Mahkemece konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu bu sebeple kararın kaldırılarak, karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesine karar verilmesi gerektiği ancak her ne kadar davacının dava açma hakkı bulunsa da, EPO kararlarının sonucunun beklenerek dava açılmasının usul ve yasaya uygun olduğu, davanın zamansız açılan dava olarak değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı bu sebeple yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulmasına karar vermek gerekmiş ve davacının istinaf isteminin bu yönlerden kabulüne ancak bilirkişi raporunda son hali ile inceleme yapıldığı, patentin yenilik ve buluş basamağına haiz olduğu yönünde sonuca varıldığı, son sınırlandırılmış hali ile yenilik ve buluş basamağına haiz oldukları sonucuna varıldığı, bu yönde bilirkişi raporunda aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının, 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına yönünde yeniden karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24/09/2020 tarih, 2013/140 E., 2020/278 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, buna göre 3- Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan işbu davasının konusu kalmadığından davayla ilgili KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 24,30 TL’nin mahsubu ile 56,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalılar tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.442,15 TL bilirkişi ücreti, 115,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.557,65 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre, 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 37,90 TL posta gideri olmak üzere toplam 200,00 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/03/2022

Kaynak: Yargıtay