YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 2006/7706 E. , 2007/14807 K. 

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27.12.2005 tarih ve 2002/810-2005/323 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 23.11.2007 gününde davacı avukatı B…. S….. ile davalı avukatı S…. Y…. gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi A… A….tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin “D…. ŞEKLİ” markasını şekerlemeler de dahil 30.sınıf ürünler için 13.10.1989 tarihinde Türkiye’de tescil ettirdiğini, bahsi geçen markanın aynı zamanda davacının dünya çapında tanınmış K….. serisi ürünlerine ilişkin ambalaj, ürün displayleri ve markaları üzerinde, bunların ayrılmaz ve esaslı bir parçasını oluşturmak suretiyle, yaygın bir şekilde kullanıldığını, davalı şirketin müvekkili adına tescilli “D…. Şekli” markasını, üretimini yaptığı “Ü…. Sütlü BonBon” isimli ürününe ilişkin ambalajlar üzerinde aynen kullanmak suretiyle müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini ileri sürerek, davalının haksız rekabette bulunduğunun tespit ve men’ine, fiili durumun ortadan kaldırılmasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkili tarafından davacı taraf aleyhinde Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın talepleri ve dayanaklarının işbu dava ile aynı olup, HUMK’nun 194.maddesi uyarınca işbu davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerektiğini, olmadığı takdirde önceki dava sonucunun beklenilmesini, müvekkili ürünlerinde davacı taraf markasının taklit edilmediğini, davanın kötü niyetle açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının 115815 no’lu “dalga şekli” markasının pasta ve şekerlemelerin de dahil olduğu ürünler için 13.10.1989 tarihinde tescil edildiği, ancak diğer çok sayıdaki “K…..” serisine ilişkin ambalaj ve markalarla da sıkça kullanıldığı, söz konusu dalga şeklinin davalı tarafça “Ü…. Sütlü Bonbon” markalı ürünün ambalajı ve ambalaj kutusunda kullanıldığı, “D…. Şeklinin” davacı tarafın seri şeklindeki 115893, 154428, 192498, 19098 ve 1158014 no’lu markalarıyla birlikte çok yaygın kullanımı ve kullanım eskiliği nedeniyle aynı dalga şeklinin davalının benzer üründe kullanılmasının, orta dikkatli tüketici nezdinde markanın orjinalinde yazılmaya neden olacağı gerekçesiyle, davacının tescilli 115815 sayılı tescilli “D…. Şekli” markasının davalıya ait ürün ambalajında kullanılması nedeniyle markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespit ve önlenmesine, fiili durumun hükümde yazılı şekilde giderilmesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1- Dava, davacının tescilli şekil markalarının davalı yanca üretilen ürün ambalajlarında marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturacak şekilde kullanıldığı iddiasına dayalı olarak açılmış haksız rekabetin ve markaya tecavüzün önlenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir. 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 9 ncu maddesi uyarınca marka hakkına tecavüzden söz edilebilmesi için davalının ürün ambalajında kullandığı kompozisyonun; ürünün nihai tüketicileri nezdinde davacı markası ile iltibasa neden olacak şekilde düzenlenmiş olması gerekmektedir. Bu bakımdan, marka ve ambalajın kullanıldığı ürünlerin tüketici tarafından algılanış biçimi ve bu algılama sonucunda karışıklığa sebebiyet verilerek tüketicinin davacının ürününü aldığı konusunda yanılgıya düşürülerek davalı ürünlerini satın almasına yol açılmış olmalıdır.

O halde, davacı markalarını oluşturan işaretler ile davalı ürünlerine ait ambalaj kompozisyonlar karşılaştırılır iken, bu amaç gözetilerek işaretlerin bir bütün olarak bıraktıkları izlenim değerlendirilmelidir. Davalıya ait “Ü…. Sütlü Bonbon” ibarelerini taşıyan ürün ambalajlarında mevcut sütlü şeker şekli, dökülmüş süt görüntüsü, renk ve  yazıdan oluşan kompozisyon ile tüketiciye verilen mesaj, ambalaj içinde satılan ürünün içeriğinin kolayca algılanıp satın almalarını sağlamaya yöneliktir. Davacıya ait şekil markasında benzer şekil ve renkler mevcut ise de; az önce açıklandığı üzere herhangi bir iltibas tehlikesi yaratılmayacak şekilde ambalaj içinde satılan ürünün niteliklerinin ön plana çıkartılmasının amaçlandığı kuşkuya yer vermeyecek bir şekilde açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda sırf dalgalı renk karışımından oluşan davacı markasının varlığından bahisle marka hakkına tecavüzden söz edilmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmek gerekir iken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, takdir edilen 500.00.-YTL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.11.2007 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.