“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İzmir 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi
SUÇ : 551 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Muhalefet
HÜKÜM : Beraatine ve iadeye

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;


5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçici l inci maddesi ve buna bağlı olarak 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5 inci maddesinin 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmesi sonucu ve aynı Kanunun 2 nci maddesi hükmü karşısında dava konusu eylemin atılı suç oluşturup oluşturmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.


Bu bağlamda sanığa atılı tescilli patent/faydalı model hakkına tecavüz eylemleri ve bu fiilleri işleyenlere uygulanacak yaptırımları düzenleyen mevzuat tarihsel olarak incelendiğinde;


10.03.1926 tarihli İhtira Beratı Kanunu ile bu konuda hükümler getirildiği, 24.06.1995 tarihinde yürürlüğe giren patent haklarıyla ilgili cezai koruma hükümleri getiren 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 4128 Sayılı Yasanın 1.maddesiyle yürürlükten kaldırılan 174’üncü maddesiyle İhtira Beratı Kanununun yürürlükten kaldırıldığı görülmektedir.


Patentten/faydalı modelden doğan hakkın cezai korunması konusunda ülke mevzuatımızla ilgili olarak yapılan hukuki değişikliklere işaret edildikten sonra somut olay değerlendirildiğinde;


Sanık hakkında 551 sayılı KHK.nın 73/A-c maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır. Bu maddenin atıf yaptığı 136’ncı madde de ise kararname hükmüyle uç tanımları düzenlenmiştir. 5252 Sayılı Yasanın geçici 1 nci maddesinde “Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.”, 5237 sayılı TCK’nın 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5/1 inci maddesinde “Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır” ve aynı Kanunun genel hükümleri arasında bulunan 2 inci maddesinin birinci fıkrasında ise “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanmaz…”hükümleri yer almaktadır.


Olayımızda sanığa atılı eylem, ceza içeren özel bir hukuk düzenlemesi olup 5 inci maddede sözü edilen özel ceza kanunları ya da ceza içeren kanunlar kapsamında bulunmaktadır. O halde atılı eylem, TCK’nın 2 inci maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmelidir. Bu duruma göre, KHK hükmüyle getirilen bu düzenleme TCK’nın 2 inci maddesinde öngörülen kanunilik ilkesine uygun bulunmamaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi 05.02.2009 gün ve 2005/57 E 2009/19 K sayılı iptal kararı gerekçesinde Kanunsuz suç ve ceza konulamayacağını, Kanun Hükmünde Kararname hükmüyle suç ve ceza getirilemeyeceğini açıkça vurgulamıştır.

Bu durum karşısında, 5252 Sayılı Kanunun geçici birinci maddesi ile TCK’nın 2 inci maddesi ve 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5 inci maddesi birlikte değerlendirildiğinde; 551 Sayılı KHK’nın suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle zımni olarak ilga edildiğinin (örtülü olarak yürürlükten kaldırıldığının) kabulü gerekmektedir. Bu hukuki değerlendirmeye göre atılı eylem 551 Sayılı KHK hükümleri kapsamında suç oluşturmayacaktır.


Öte yandan 551 Sayılı KHK’ya göre suç oluşturmayan eylemin Türk Ticaret Kanununda düzenlenen haksız rekabet suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususunun da bu noktada ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. 4128 sayılı yasayla 551 sayılı KHK’ye eklenen ceza hükmünün yürürlüğe girmesiyle birlikte bu hükümler daha önceden yürürlükte bulunan ve aynı hukuki değeri koruyan diğer kanunlardaki ceza hükümlerini zımni olarak yürürlükten kaldırmış olduğundan bu nedenle sanığa atılı eylem 551 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle koruma altına alınan patent hakları yönüyle haksız rekabet suçunu da oluşturmamaktadır.


Açıklanan bu gerekçelerle, katılan vekilinin temyizi üzerine yapılan incelemede, sonucu itibariyle doğru görülen beraat hükmünün ONANMASINA, 05.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak ; Yargıtay