“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/05/2016 tarih ve 2012/220-2016/142 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin dünyanın önde gelen inşaat ve madencilik ekipmanları, dizel ve doğalgazlı motorlar ve endüstriyel gaz tribünlerinin üreticisi olduğunu, ayrıca giysi, bot ve ayakkabı dahil giyim eşyalarının üretim ve dağıtımı ile iştigal ettiğini, tüm ürünlerini tanınmış … ve/veya … markaları altında doğrudan veya lisanslarla üreterek dağıtımını yaptığını, müvekkilinin markalarının siyah beyaz tescil edilmiş olmakla birlikte, ticaret alanında sarı ve siyah renklerle veya şekillerle kullanılmakta ve tanınmakta olduğunu, bu renklerin tüketici nezdinde müvekkilini işaret ettiğini, müvekkilinin 07, 12, 35, 37. sınıflara ilişkin “üçgen üzerinde A harfi” olarak tanımlanabilecek marka başvurusunun davalı tarafça 556 sayılı KHK’nın 7/1-a maddesi gereği 5. madde kapsamına girmediği gerekçesi ile reddedildiğini, bu karara itirazlarının da … … tarafından reddedildiğini ileri sürerek, sarı üçgen şeklinden müteşekkil markanın ayırt edici karakteri olduğunun tespiti ile … … kararının iptalini, tescil işlemlerinin devamını talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, kurum kararının yerinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu “sarı renkli üçgen” görünümündeki işaretin uyuşmazlık konusu mal ve hizmetler yönünden soyut ve somut ayırt edicilik niteliğinin olduğu, 556 sayılı KHK m. 7/1-a anlamında bir tescil engelinin bulunmadığı, dava konusu işaretin 556 sayılı KHK m. 7/son anlamında kullanım sonucunda ayırt edici nitelik kazanmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalı kurum kararının iptaline karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Mülga 556 s. KHK’nın 7/1-a ve 5. maddeleri uyarınca bir işaretin marka olarak tescil edilebilmesi için, ortalama tüketici kitlesi tarafından tescil kapsamındaki mal ve hizmetler üzerinde görüldüklerinde, işaretin o mal ve hizmeti tanıtım aracı ve ayırt edici unsuru olarak değerlendirilmesi, yani marka algısı oluşturması, diğer bir anlatımla soyut ayırt edicilik unsurunun bulunması zorunludur. Bununla birlikte KHK’nın 7/son maddesi uyarınca, bir işaretin soyut ayırt edicilik unsuru olmasa bile, başvuru tarihi itibariyle o işaretin belirli mal veya hizmetler yönünden fiilen yoğun bir şekilde marka ve tanıtım aracı olarak kullanılması ve bunun sonucunda tüketicilerin işareti gördüklerinde o mal veya hizmetin belirli bir firma tarafından üretildiği veya satış ve pazarlamasının yapıldığını düşünmeleri, diğer bir ifadeyle marka algısı oluşturması ve markanın ticari köken bildirmesi halinde marka olarak tesciline bir engel bulunmamaktadır.


Öte yandan Dairemizin yerleşik kararlarında ifade edildiği üzere temel geometrik şekillerin ve soyut renklerin marka olarak soyut ayırtedicilik vasfına sahip olmaması (11.H.D. 07.01.2012 tarih ve 2010/7855-2012/273) nedeniyle, kullanım yoluyla ayırtedicilik kazanması hali saklı kalmak kaydıyla, marka olarak tescili mümkün değildir.

Somut uyuşmazlıkta da, dava konusu başvuru temel geometrik şekil olan “…” şekli ile bu şeklin içindeki ve soyut renkten oluşan işaretin 556 sayılı KHK 5 ve 7/1-a maddeleri uyarınca, soyut ayırtedicilik koşullarına sahip olmadığı ve mahkemece, dava konusu işaretin 7/son uyarınca kullanımla ayırtedicilik vasfı kazanmadığı da belirlendiği halde yazılı gerekçelerle davanın kabulü doğru görülmeyip hükmün davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.


SONUÇ:

 Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 01/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 Kaynak-Yargıtay