“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada …(Kapatılan) . Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 17/10/2016 tarih ve 2016/2-2016/144 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin … mukim özellikle uydu alıcıları, televizyon decoderleri gibi elektronik cihazlar üretip satan köklü bir firma olduğunu, ürünlerini pazarladığı markalardan birinin de “… ” markası olduğunu, bu markayı … ve … nezdinde 2002 yılında adına tescil ettirdiğini, müvekkilinin markasını Türkiye’de tescil ettirmek için yaptığı 2011/60363 numaralı başvurunun davalı adına 2003/12101 nolu “… ” ibareli marka mesnet gösterilerek reddedildiğini, davalının bahsi geçen markasını tescilli olduğu sınıflar bakımından ciddi ve pazar payı yaratır biçimde kullanımının bulunmadığını ileri sürerek davalı adına 2003/12101 noda 7, 9 ve 11. sınıflara ilişkin emtialar yönünden tescilli “… ” markasının 556 sayılı KHK’nın 14 ve 42/c maddeleri gereğince kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkilin adına tescilli markasını tescil edildiği sınıflar yönünden 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi kapsamında ciddi kullanımının bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafın son 5 yıllık dönemde 2.358,1 TL tutarında dava konusu markalı ürünlerin satışını yaptığı ve bu tutarın bir kısmının da bağlantılı şirketler üzerinden gerçekleştirildiği, tescilli olduğu sektör yönünden satışların çok düşük düzeyde olduğu, mevcut pazarı korumak veya yeni pazar yaratacak şekilde ciddi bir kullanım olarak nitelendirilemeyeceği, hiçbir sınıf ve alt grup yönünden ciddi kullanım olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne dava konusu 2003/12101 no.lu markanın kullanmama sebebiyle iptaline karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1-Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece, dava konusu markanın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Ancak, dava tarihinden sonra, 556 sayılı KHK’nın 42/1-c maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 09.04.2014 gün ve 2013/147 esas ve 2014/75 karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve ayrıca karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 gün ve 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin de iptaline karar verilmiştir.

Bu durumda, Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararları değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.


2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 01/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 Kaynak-Yargıtay