“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ


TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01…..2015 tarih ve 2014/522-2015/335 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili,müvekkilinin, ‘…. merkez’ ibareli tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalının, davacı markası ile iltibasa sebep olabilecek ‘…’ ibareli markasını tescil ettirmek için … nezdinde başvuruda bulunduğunu, başvurunun marka bülteninde yayınlanmasını müteakip … nezdinde itirazda bulunduklarını ancak itirazlarının … … tarafından reddedildiğini, kurum kararının yerinde olmadığını zira taraf markaları arasında iltibasa sebep olacak derecede benzerlik bulunduğunu,davalı marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu zira, davalının, davacının markasının tanınmışlığından istifade etmeye çalıştığını, … merkez ibareli markanın Türkiye’de ilk defa müvekkili tarafından kullanılarak bu ibarenin maruf hale getirildiğini ileri sürerek … …’in 2014/ M-130043 sayılı kararının iptalini ve davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı şirket vekili davaya cevap vermemiş, davalı … vekili ise, taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verebilecek bir benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre,taraf markaları kapsamında bulunan emtialar arasında 16. ve 41. sınıflar yönünden örtüşme bulunduğu ancak başvuru ile önceki markanın işitsel, görsel, kavramsal olarak ve genel izlenim itibariyle karıştırılması riski bulunacak düzeyde benzer olmadıkları, zira “Sofra” ibaresi “masa, sini vb. şeylerin, yemek yemek üzere hazırlanmış durumu; birlikte yemek yiyenlerin tümü; tekerlek biçiminde üzerinde yemekte yenebilen ayaklı hamur tahtası; halı göbeğinde daire biçimindeki çiçekli bölüm; gibi anlamları bulunan yaygın bir kullanımı olan bir sözcük olup; yine “bir bölge veye kuruluşun yönetim yeri; bir
işin öğretildiği yoğun olarak yapıldığı yer; belirli bir şeyin, yerin veya çizmin ortası” gibi anlamları bulunan “merkez” sözcüğü ile bir bütün halinde, “bölgenin, bir işin, odağında, ortasında bulunan sofra” anlamını taşıdığı; “….” şeklinde dört hecede okunacağı; başvurunun ise; dilimizde bir anlamı olmayan ve ülkemizde yaygın bilinen yabancı dillerde de herhangi bir anlamı bulunmayan “….” sözcüğünden ibaret olduğu; “…” veya yabancı bir sözcük olduğu algısı ile hareket edenler tarafından “…” biçiminde okunma ihtimali bulunan kelimenin işitsel, görsel, kavramsal ve genel izlenim itibariyle davacı markası ile bağlantı kurulması dahil hiç bir benzerliğinin bulunmadığı, bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 8/1-b hüküm anlamında tescil engelinin gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekili vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 27.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 Kaynak-Yargıtay