“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2014
NUMARASI : 2014/81-2014/271

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 16/12/2014 tarih ve 2014/81-2014/271 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK’nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri

Davacı vekili, davalıya ait TR 2001 0062 B no’lu patentin yeni olmadığını, buluş basamağı kriterini de taşımadığını, patentin bilinen bir AT1 antagonisti olan valsartan ile bir kalsiyum blokörünün anti hipertansif kombinasyonunu koruduğunu, valsartan maddesinin, AT1 antagonistin INN adı olduğunu, böylece valsartan bileşiğinin ve hipertansiyon tedavisi için kullanımının patent rüçhan tarihinden önce bilindiğini, bu patentin eşdeğeri olan EP 1 096932 B1 sayılı Avrupa patentinin 29 Ağustos 2007 tarihinde tescil edildiğini, anılan patentin iptali için bazı ilaç şirketleri tarafından Avrupa Patent Ofisi nezdinde itirazda bulunulduğunu, itiraz işlemlerinin henüz sonuçlanmadığını, bu aşamada davalının patent belgesindeki 1 ve 5. istemlerde değişiklik yaptığını, buna rağmen davalıya ait patentin yeni olmadığını ve buluş basamağı taşımadığını, buluşun tekniğin bilinen durumuna dahil olduğuna ilişkin çok sayıda bilimsel doküman bulunduğunu ileri sürerek, davalı adına tescilli TR 2001 0062 B sayılı patent belgesinin hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri

Davalı vekili, davacının gösterdiği dokümanların hiçbirisinin, müvekkiline ait patentin yeniliğini ve buluş basamağı niteliğini ortadan kaldırıcı içerikte olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda tüm dosya kapsamı nazara alınarak, yargılama sırasında davalıya ait patentin bazı istemlerinde değişiklik yapıldığı, bozma ilamından sonra patentin son halinin TPE den celbedildiği, hükümsüzlük talebinin dava konusu patentte kalmış olan 1 ve 3 numaralı iki isteme göre yapıldığı, bozma sonrasında alınan içlerinde bir A. Patent vekilinin de bulunduğu uzman heyetçe tanzim edimiş ek raporun hüküm kurmaya yeterli bulunduğu, buna göre; A. Patent Ofisi tarafından incelenen istem seti ile 2001/00062 sayılı patentteki 2 istemin son derece farklı olduğu, dava konusu patentte istemlerden feragat sonucunda patentin iki isteme indirgenmiş olduğu ve EP patentinden çok farklılaştığı, EP 1096932 sayılı patentin istemlerinin, “b. d. f.” olarak daraltılmış olmasına rağmen, dava konusu olan ve 2 isteme kadar düşen patentin, halâ “farmosötik bir kombinasyon kompozisyonu” biçiminde ifade edildiği, A.P. Ofisi nezdinde yapılan değişiklikler ve dava konusu patentte yapılan feragatlar sonrasında artık bu patentlerin aynı patent olduklarını söylemenin mümkün olmadığı, her ikisinin istemleri ve tarifnameleri yan yana konulduğunda bu durumun açıkça görülebileceği, dava konusu patentteki tüm istemlerin 551 sayılı KHK’nın 5. ve 7. maddesi anlamında yeni olduğu ancak aynı KHK’nin 9. maddesi uyarınca buluş basamağı kriterine sahip olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: Yargıtay