“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 05/11/2014 tarih ve 2014/176-2014/376 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalının müvekkili adına tescilli markasına tecavüz teşkil eden eylemlerde bulunduğunu ileri sürerek,davalının müvekkilinin markasına vaki tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, haksız rekabetin önlenmesine, haksız rekabetin durdurulmasına ve giderilmesine,davalıya ait ilan, reklam, emtia ve ürün yoluyla kullanılan ve sadece müvekkili adına tescilli bulunan tasarımı hakkında tecavüz oluşturan fiillere son verilmesine ve tedbiren davalının, davacının adına tescilli markasına tecavüz teşkil eden tasarımları ve ürünleri kullanmasının durdurulmasına, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, müvekkilinin markasına tecavüz teşkil eden tasarım ve ürünlerin kaldırılmasına,toplatılmasına veya imha edilmesine ve kararın ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili,yetki itirazında bulunmuş ve ayrıca müvekkilinin TPE nezdinde 27.06.2008 tarihinden geçerli olmak üzere 2008/38305 numara ile tescilli, “… +Şekil” markasının sahibi olduğu gibi 2009/21333 kod numaralı “… – …+Şekil” ibareli ve 2011/05382 kod numaralı “… + Şekil” ibareli marka başvurularının sahibi olduğunu, davacının “…” unsurlu markası ile müvekkilinin … “…” ibareli markası arasında görsel,işitsel açıdan ve görünüm itibariyle tüketiciler nezdinde iltibas yaratacak nitelikte benzerlik bulunmadığını,benzer olan tek ibarenin tescili davacı tarafa ait olmayan “…” ibareleri olduğunu,bu itibarla esas olarak koruma altına alınmak istenen ibarenin “…” ibaresi olmasının zaten mümkün olmadığını,davacının her ne kadar “…” ibarelerinin kendisine ait olduğunu iddia ederek bu davayı açmış ise de “…” ibaresi davacı adına tescilli olmadığı gibi onlarca ayrı firmanın daha “…” ibareli marka tescili bulunduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; her iki markada da “…” ibaresi markanın baskın ve dikkati çeken asli unsuru niteliğinde olup, davalının bu markayı tescilli olduğu 44. sınıf için kullanmayıp tescil kapsamı dışında kalan 43. sınıf otelcilik hizmetinde kullandığı, bu kullanımının tescilli marka kullanımı olarak kabul edilemeyeceği, bu durumda 556 sayılı KHK’nın 9/1-b bendi delaletiyle aynı KHK’nın 62. maddesi uyarınca, davalı eyleminin davacı markasına tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile davalı şirket adına tescilli (…+Tuğra işaretinden oluşan şekil) markalarının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, davalı şirketin ürünleri üzerinde kullandığı (…+Tuğra işaretinden oluşan şekil) işaretin davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitine, tecavüzün durdurulması, men ve refine, tecavüz konusu unsurları taşıyan ürün ile iş ve tanıtım evrakının toplatılmasına, üzerlerinden tecavüz konusu unsurların silinmesine, silinemiyor ve tecavüzün önlenmesi kaçınılmaz ise imhalarına karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.


2- Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile men’i istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulü ile davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne, davalı şirketin ürünleri üzerinde kullandığı işaretin davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitine, tecavüzün men ve refine karar verilmiştir.

Ancak, dava dilekçesinde davacı yalnızca adına tescilli olan markalara davalının vaki tecavüzünün tespiti ve menine karar verilmesini talep etmiş, bozulan 11.10.2012 tarihli kararda da mahkemece dava, markaya tecavüzün giderilmesi davası olarak nitelendirilmiş, davacı vekili de 26.11.2012 tarihli temyiz dilekçesi 2. sayfasında davanın markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti davası olduğunu belirtmiştir. Dairemizin 02.10.2013 tarihli bozma ilamında da, dava marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile men’i olarak nitelenmiş bozmaya uyulmakla da davalı yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. O halde, mahkemece işbu davada talebi aşar şekilde ve usuli kazanılmış hakkın ihlali mahiyetinde haksız rekabetin ve tecavüzün tespiti ve men’i yanında ayrıca bir de marka hükümsüzlüğüne karar verilemez. Mahkemece yazılı şekilde, davalı adına tescilli marka hakkında hükümsüzlük kararı verilmesi doğru olmamış, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay