“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/01/2015 tarih ve 2014/33-2015/13 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin, şirketin kurucusunun soyadı olan “…” ibaresinin ticaret unvanı ve aynı zamanda esas unsuru “…” ibaresinden oluşan tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… Hizmetleri” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’ye başvuruda bulunduğunu, 2011/52937 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteni’nde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığı’na itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili markalarının tanınmış olduğunu ve başvurunun bu markalarla karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde benzer olduğunu, tanınmışlığından haksız yararlanacağını, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, 2013-M-6502 sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı … vekili, başvuru markası ile davacı markalarının 556 sayılı KHK m. 8/1- b anlamında benzer olmadığını, markalar arasında iltibas bulunmadığını, davacının tanınmışlık iddiasının anılan markaların benzer olmaması ve başvuru markasının kapsamında yer alan hizmetlerin sigorta hizmetleri, fınansal ve parasal hizmetler, gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri ile gümrük müşavirliği hizmetleri olması davacının ise ilaç sektöründe tanınmış olması gibi sebeplerle kabul edilemeyeceğini, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.


Davalı şirket vekili, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, markaların tümüyle birbirinden farklı olduğunu, YİDK nezdinde benzerliği ileri sürülmemiş olan markaların davada ileri sürüldüğünü, markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesinin bütünsel anlamda yapılması gerektiğini, müvekkilinin markasının davacının markalarından farklı kelime, renk, şekil ve stilize yazım unsurlarından oluştuğunu ve markaların kompozisyon açısından tamamıyla farklı olduğunu, dava dilekçesinde markaların 8/1-b anlamında benzer olduğunun ileri sürülmediğini, ortalama tüketicinin asıl faaliyet alanı sağlık ve ilaç sektörü olan davacı markaları ile müvekkilinin gayrimenkul komisyonculuğuna ilişkin markasını ilişkilendirmesinin mümkün olmadığını, markalar sicilinde ‘eczacı’ unsurlu pek çok markanın tescilli olduğunu, KHK 7/1-i ve 8/4 maddelerinin davada uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin markasının davacının markasına zarar vermesinin söz konusu olmadığını, bir meslek grubuna ait olarak yaratılmış bir ibarenin davacıya özgülenmesinin mümkün olmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırmasında özellikle önceki markanın ayırt edicilik düzeyinin önemli bir etken olduğu, somut uyuşmazlıkta itiraza mesnet markanın/markaların başlangıçtan itibaren veya kullanımla sonradan kazanılmış yüksek bir ayırt ediciliğinin olduğundan söz edilemeyeceği, başvuruda yer alan ilavelerin çekişmeli mal/hizmetlerin ortalama tüketicileri bakımından farklı algılanmalarına yeterli olduğu, ortalama tüketicilerin başvuru ile redde mesnet markayı/markaları taşıyan mal /hizmetlerin aynı işletmeden veya ekonomik veya ticari olarak bağlantılı işletmelerden geldiği yanılgısına düşmesi, biri yerine diğerini alması riskinin dahi bulunmadığı zira çekişmeli mal/hizmetlerin yeterince özenli ortalama tüketicileri yönünden başvuru ile itiraza dayanak marka/markaların bağlantı kurulması dahil karıştırma ihtimalinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 12.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay