“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen davada… Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/03/2015 tarih ve 2014/114-2015/91 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı TPE vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin “2003/30274, 2009/59250, 2009/47746 no’lu ve “…”, “…”, “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2011/18128 no’lu, “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun müvekkili markaları ile benzer olduğundan iltibasa sebebiyet vereceğini ve müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını ileri sürerek, TPE YİDK’in 2013-M-8948 sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı TPE vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.


Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı markalarında yer alan “…” sözcüğünün “… ve …” sözcüklerinin gerek ayrı ayrı gerekse bir bütün olarak çekişmeli 43. sınıfın 1 no’lu alt grubunda yer alan hizmetler yönünden doğrudan tanımlayıcı ve bar restoran ve kafeterya gibi bu tür hizmetlerin verildiği mekanların adı olmadığı gibi, bir araya getiriliş biçimi itibariyle, ortalama tüketici bakımından “…” şeklinde algılanıp, asgari düzeyde bir ayırt ediciliğe sahip marka olabilecek işaretlerden bulunduğunun kabulü gerektiği, zira Türkçe’de kahve evi, kahvehane olarak ifade edilen yiyecek içecek hizmetlerinin sunulduğu yerlerin İngilizce’de “…”, ya da ” …” şeklinde ifade edildiği, dolayısıyla davacı markalarının asıl unsurunu oluşturan ve bir bütün olarak “…” şeklinde okunacak, anlaşılacak olan ibarenin başlangıçtan itibaren zayıf ayırt ediciliğe sahip bir unsur kabul edilebilirse de asgari düzeyde markasal ayırt ediciliğinin mevcut bulunduğundan şüphe edilmemesi gerektiği, öte yandan sunulan deliller, kataloglar, gazete haberleri itibariyle de davacı markalarının bir bütün olarak kullanımla yüksek seviyede ayırt ediciliğe ulaştığı, bu nedenle ortak olmayan unsurun, ayırt ediciliği üzerinde durulmak gerektiği, bu niteliği taşıyan …” sözcüğünün de lokasyon, mevki, yer, köşede bulunan anlamına gelen yine İngilizce bir sözcük olduğu ve ortak unsura göre en azından eş değer seviyede bir ayırt ediciliğe sahip olduğunun kabulüne imkan bulunmadığı, bu nedenle karıştırılma ihtimalini bertaraf edemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, TPE YİDK’in 2013-m-8948 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.


Kararı, davalı TPE vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı TPE vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı TPE vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı TPE’den alınmasına, 02/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay