“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 29/05/2015 tarih ve 2014/595-2015/366 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili asıl ve birleşen davalarda, müvekkili şirketin “… Fabrikası A.Ş.” olarak ilk defa 14.12.1984 tarihinde tescil edilmiş olduğunu, bu marka altında her türlü un üretimi yaparak pazarladığını ve sattığını, markanın esasını oluşturan “…” ibaresini kullanarak birçok markayı adına tescil ettirdiğini, uzun yıllar süren çaba ve gayretin sonucu olarak tanınan ve bilinen bir marka haline geldiğini, davalının kötü niyetli olarak iltibas yaratacak şekilde “…” ibaresini adına marka olarak tescil ettirmek sureti ile haksız rekabet yarattığını ileri sürerek, asıl ve birleşen davalarda müvekkili şirketin çok daha önce tescil ettirdiği “…” markasına davalının vaki müdahalesinin men’ine ve 2002/09364, 2003/21258 ve 2002/09367 numaralarda tescilli davalı markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili asıl ve birleşen davalarda, davacının “…” markasını çeşitli tarihlerde 30 ncu sınıf için tescil ettirdiğini, markanın kullanılacağı malın ise sadece un olduğunu, müvekkili adına tescil ettirilen markanın kullanılacağı mallar arasında ise unun bulunmadığını, davacının markasının tanınmış marka olmadığını, markaların aynı veya iltibas yaratacak şekilde benzerde olmadıklarını savunarak, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, taraf markalarının ilişkin olduğu mal ve emtiaların aynı veya benzer olmadığı, davacı markasının ne zaman tanınmış marka olduğunun ispatlanamadığı, hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davalının adına tescilli markasını hükümsüz kılınmadığı müddetçe kullanımının yasal nitelikte olduğundan davalı eyleminin haksız rekabet oluşturmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, asıl/birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl/birleşen davalarda davacı vekilinin vekalet ücreti yönünden temyiz itirazlarının reddi ile, davacının haksız rekabete ilişkin taleplerinin reddine dair verilen kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.


2- Asıl/birleşen davalarda davacı vekilinin davalı markalarının hükümsüzlüğü talebinin reddine dair verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; mahkemece uyulan ve asıl/birleşen davalarda davacı taraf için usuli kazanılmış hak teşkil eden Dairemizin 29.05.2014 tarih, 2013/3383 E. 2014/10009 K. sayılı bozma ilamında, mahkemece hükme dayanak alınan 26.10.2009 tarihli bilirkişi raporunda, davalı markalarının tescilli oldukları 30. sınıftaki tüm emtialar yönünden, davacının 30/11. sınıfta un emtiası için tescilli markaları ile iltibas tehlikesi oluşturacağı bildirilmiş, yine görüşüne başvurulan 11.04.2012 tarihli bilirkişi raporunda bu kez davalı markalarının 30. sınıfta tescilli bazı emtialar yönünden iltibas tehlikesi oluşturacağı ve hükümsüzlük şartlarının oluştuğu belirtilmiş olmasına rağmen, bu raporun karar yerinde tartışılmadan ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ilk rapora dayalı karar verilmesi doğru bulunmamış; davalı markalarının 30. sınıfta tescilli oldukları hangi emtialar yönünden davacının markaları ile iltibas oluşturacağının, yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle tespiti ve böylece iki rapor arasında bu konuda meydana gelen çelişkinin giderilmesi gerektiği belirtilmiş olup, bozma ilamına uyulmasına rağmen alınan bilirkişi raporunda taraf markalarının ilişkin olduğu mal ve emtiaların aynı veya benzer olmadığı yönündeki hatalı değerlendirmeye dayalı olarak hükümsüzlük talebinin reddi doğru olmadığı gibi, taraf markalarının 30. sınıftaki ‘‘makarnalar, mantılar, erişteler’’ emtiaları yönünden benzer oldukları da gözden kaçırılarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesi de doğru görülmeyip kararın bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl/birleşen davalarda davacı vekilinin vekalet ücreti yönünden temyiz itirazlarının reddi ile, davacının haksız rekabete ilişkin taleplerinin reddine dair verilen kararın ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın asıl/birleşen davalarda davacı taraf yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay