“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen davada…. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/09/2015 tarih ve 2015/28-2015/292 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı TPE vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, ticaret unvanının ayırıcı unsurunun da aynı ibareden oluştuğunu, “…” ibareli 16 ve 41.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren birçok markasının bulunduğunu, davalının 07.03.2013 tarihinde 16 ve 41.sınıflardaki ürün ve hizmetleri içeren “TSM SK Türkiye … Merkezi” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2012/45471 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni’nde ilân olunduğunu, bunun üzerine tanınmışlık ve iltibas vakıalarına dayanılarak başvurunun reddi istemi ile itirazda bulunduklarını, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından 2014/M-14236 sayılı kararla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira başvurunun tescilinin müvekkilinin marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturacağını ileri sürerek, YİDK kararının iptaline, davalı adına tescil olunan markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı TPE vekili, kurul kararının hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.


Davalı … davaya cevap vermemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, anılan kelimenin 16 ve 41.sınıftaki ürün ve hizmetler bakımından derhâl ve doğrudan doğruya hizmetlerin cinsini, vasfını veya herhangi bir hâlini belirtmediğinden somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının bulunduğu, davalı başvurusunun konusu olan işaretin “TSM SK Türkiye … Merkezi” ibaresinden oluştuğu, markalar ve başvuru konusu işaret arasındaki farklılığın anlamsal, görsel ve sescil olarak iki işaret arasında var olan genel izleminden doğan benzerliğin etkilerini geri plâna atmaya elverişli olmadığı, davacının markalarının 16 ve 41. sınıftaki ürün ve hizmetleri içerdiği, bir markanın kullanılmamasının korunmamasını gerektirmediği, başvuru kapsamında yer alan 16 ve 41.sınıftaki ürün ve hizmetlerin tamamına yakınının veya benzerlerinin davacı markalarının kapsamında aynen yer aldığı, diğer taraftan başvuru kapsamındaki ürün ve hizmetlerle aynı dağıtım kanallarına tabi olması, benzer ihtiyaçları gidermeleri, birbirleri yerine ikame edilebilme olanaklarının bulunması ve özellikle işletmesel bağlantılandırma ihtimalinin iltibas kavramı içerisine dahil edilmesi karşısında davalı başvurusu ile davacı markalarının kapsamındaki hizmetlerin aynı tür sayılmalarının zorunlu bulunduğu, normal düzeyde bilgilendirilmiş, makul ölçüde dikkatli, işaret ve markayı aynı anda görüp detaylarını karşılaştıramayan ve daha önce yararlandığı hizmetlerle ilgili markanın göz ve kulağında kalan izine dayanarak sonraki 16 ve 41.sınıftaki ürün ve hizmet alımlarında aynı markayı taşıyan ürün ve hizmetlerden yararlanmak isteyen ortalama düzeydeki alıcıların/yararlanıcıların bu marka ve işaretin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu derhâl ve hiç düşünmeden ilk bakışta algılamalarının mümkün olmadığı, anılan ürün ve hizmetlerle ilgili satın alma süresi içerisinde davacının “…” ibareli seri mahiyetteki markalarını taşıyan 16 ve 41.sınıftaki ürün ve hizmetlerden satın almak veya yararlanmak isterken davalının “TSM SK Türkiye … Merkezi” işaretini taşıyan ürün ve hizmetleri satın alma yönünde tercihte bulunabilecekleri, bir kısım alıcıların/yararlanıcıların iki farklı marka karşısında bulunduğunu algılayabilse bile marka ve işaretin birbirleriyle idarî ve ekonomik olarak bağlantılı şirketlere ait olduğu yönünde algılamada bulunulmalarının kaçınılmaz olduğu, davalı başvurusunun, davacı markalarının serisi içerisine sızmış bulunması ve her iki işaretin göz ve kulakta bıraktığı izin bu kabulü zorunlu kıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.


Kararı, davalı TPE vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı TPE vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı TPE vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 08.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay