“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : …….ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2014
NUMARASI : 2013/364-2014/238

Taraflar arasında görülen davada……Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 15/04/2014 tarih ve 2013/364-2014/238 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 08/12/2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. D.. Ş.. ile davalı vekili Av. M.. G.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkili A… Asansör Ltd. Şti’nin Antalya ili sınırları içerisinde 1988 yılından beri faaliyet gösteren bir şirket alanında marka haline geldiğini, “A….” ibareli markasını da 23.02.1989 tarihinde tescil ettirdiğini, davalının aynı sektörde faaliyet gösterdiğini ve kullandığı A.. ibaresinin müvekkiline ait markayla karışıklık yarattığını, bu karışıklığın müvekkiline maddi anlamda zarar verdiğini, davalının A..-A.. .. şeklinde tescil ettirdiği şirket marka, isim ve logosunu kullanmak yerine müvekkilinin tescilli A… markası ile iltibas yaratacak şekilde A.. ibaresini sözleşme, teklif ve tanıtıcı araçlarda kullandığını, müvekkili şirketin müşteri potansiyelini haksız olarak çekmeye çalıştığını ve haksız rekabete yol açtığını ileri sürerek, markaya tecavüzün tespitini, markanın kullanılmasının engellenmesi amacıyla markanın tanıtım araçları, ilan, pano gibi yerlerden terkinini, iltibas yaratan A.. adının sicilden silinmesini, markaya tecavüz nedeni ile 10.000 YTL manevi tazminatın ve şimdilik 10.000 YTL maddi tazminat ile yoksun kalınan kazancın dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile tahsilini, kararın ilanını talep etmiş; 28.12.2009 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 556 sayılı KHK’nın 66/2-b maddesine dayandırdıklarını bildirmiş, 17.03.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile de maddi tazminat taleplerini 32.382,12 TL’ye çıkarmıştır.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkilinin davacının markasına tecavüzünün söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama uyarınca, davalı şirketin ticaret unvanın 22.02.1995 tarihinde sicile kaydedildiği, davanın ise 10.10.2007 tarihinde açıldığı, davalının ticaret unvanının tescil olunduğu tarihten işbu davanın açıldığı tarihe kadar anılan unvan ile ticari faaliyette bulunduğu, davacının bu kullanıma karşı herhangi bir niza çıkarmayıp sessiz kaldığı, davalı unvanının tescilinden yaklaşık 12 yıl sonra açılan dava nedeniyle aradan geçen uzun sürede sessiz kalınması sonucunda davacının dava açmada MK’nın 2 maddesi kapsamında dürüstlük kuralına uygun hareket ettiğinin kabul edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

 Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 10/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 Kaynak-Yargıtay