“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2014
NUMARASI : 2011/79-2014/191

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/07/2014 tarih ve 2011/79-2014/191 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, davalı yanın 2009/53583 sayılı “H. Ş. A.’tan + Ş.” ibaresini marka olarak tescil ettirdiğini, ancak bu tescilin usul ve yasaya aykırı olduğunu, marka KHK’sının 7/1 maddesi uyarınca, kamuyu ilgilendiren tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş eserlerin marka olarak tescil edilemeyeceğini, Osmanlı dönemi şairlerinden Ş. G.’e ait bir beyitte bu ibarenin yer aldığını, bu eserin daha önce 2006 yılında düzenlenen dava dışı bir kişiye ait sergide yer verildiğini, dava konusu markanın özgünlük ve ayırt edicilik vasıflarına haiz olmadığını, davalı yanın dava konusu markasına dayanarak bijuteri işiyle iştigal eden müvekkilinin ürünlerini satışına engel olduğunu ileri sürerek, davalı adına 2009/53582 sayı ile tescilli “H. Ş. A.tan + Ş.” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkilinin ailesinin yüz elli yılı aşkın bir süredir şekerleme satımıyla uğraştığını, Mardin’de imal ettiği şekerlemeleri kendi adına tescilli “H. Ş. A.’tan + Şe.” markası altında ve kendisi tarafından tasarlanan özgün nitelikli kutularda, İ.’un T. ve B. semtlerindeki dükkanlarda sattığını, müvekkilinin ayrıca dava konusu marka altında kolye, yüzük ve bilezikler de sattığını, müvekkili ürünlerinin kalitesi ve yazılı basında yer alan haberler neticesinde, müvekkiline ait markanın anılan müşteri çevresinde tanınır hale geldiğini, bu nedenle müvekkiline ait markanın bazı kişilerce taklit edildiğini, davacı yanın da 30/12/2010 tarihinde dava konusu markaya benzer nitelikteki bir işareti tescil için başvurduğunu, ancak yapılan itiraz üzerine bu başvurusunu geri çektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu markadaki Arapça harflerden oluşan grafik tasarım niteliğindeki şekil ibaresinin yüzyıllardır Türk toplumuna ve dolayısıyla kamuya mal olmuş ve ilk olarak şair Ş. G.’ in edebi eserinde kullandığı “A.m. a.” ifadesinin karşılığı olduğu ve dolayısıyla bu ibarenin 556 sayılı KHK nın 7.maddesinde belirtilen mutlak red sebeplerinden 1-h bendinde belirtilen kamuya mal olan kültürel bir sembol niteliğinde olduğu bu nedenle 42/1-a bendi gereğince hükümsüz sayılması gerektiği gerekçesiyle, davalı markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava, davalı adına tescil olunan markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporunda dava konusu markayı oluşturan “H.A.’tan + Ş.” ibaresinin 18. yüzyılda yaşayan Türk Divan Edebiyatı şairlerinden Ş.G. ‘in şiirinden türkçeye çevrilen bir söz öbeği olduğu ve Türk şiirine mal olduğu görüşü açıklanmıştır. 556 sayılı KHK’nın 7/1-h bendi uyarınca, Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi, külterel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanları içeren markalar, tescil edilemez. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, bir ibarenin halka mal olmuş kültürel değer niteliğinde bulunması, o ibarenin marka olarak tesciline engel teşkil etmektedir. Her ne kadar somut uyuşmazlığın çözümünde bilgisine başvurulan bilirkişi heyeti uyuşmazlık konusu sözün Ş. G.’in şiirinden alıntı olduğunu belirtmiş ise de, bu açıklama söz konusu ibarenin tek başına marka olarak tesciline engel oluşturmaz.

Bu bakımdan, öncelikle anılan sözlerin hangi anlamda bir kültürel değer niteliğinde olduğu ve herhangi bir öğretiyi simgeleyip simgelemediği, bu anlamda toplumsal, dini ve tasavvufi bakımlardan topluma mal olmuş ve toplum belleğinde önemli yer tutan, herhangi bir kişinin tekeline verilmesinin mümkün görülemeyeceği ibare niteliğinde olup olmadığı ve bu şekilde bir kullanımın aynı zamanda kültürel değerin istismarını oluşturup oluşturmadığı husunun belirlenmesi gerekir.

Mahkemece açıklanan hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay