“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ :
TARİHİ : 30/04/2014
NUMARASI : 2012/121-2014/63

Taraflar arasında görülen davada…… verilen 30/04/2014 tarih ve 2012/121-2014/63 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 03/11/2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. U.. S.. ile davalı vekili Av. G.. O.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin, fiber ortamdan fabrikasyona geçen süreçte ürünlerin optimum kalitesini sağlayan teknolojik sistemler kuran, sahasında dünyaca kabul görmüş ve uzmanlaşmış uluslararası ölçekli bir kuruluş olduğunu, müvekkilinin “” markasını dünyada ve Türkiye’de muhtelif sınıflarda tescil ettirdiğini, müvekkili firmanın 2005 yılından beri kendi sermayesi ile kurmuş olduğu ile de Türkiye’de faaliyet gösterdiğini, davalının elyaf iplik, tekstil elyafı toptan ticareti, yün, ipek, suni sentetik elyaf ve benzeri maddelerden mamul tekstil ürünlerinin alımı, satımı, imalatı, ithalatı ve ihracatını yaptığını, müvekkili ile davalının iştigal konularının benzer olduğunu, davalının müvekkiline ait ” markasını, müvekkilinin tescilli emtiaları ile aynı ve ayırt edilemeyecek kadar benzer emtialarda, internet sitesinde, fatura ve broşür gibi basılı evraklarında ve her türlü yazışmalarında ticaret unvanından bağımsız olarak markasal kullandığını, bu kullanımın müvekkilinin markasına ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek davalıya ait ticaret unvanında yer alan “” ibaresinin silinerek ticaret sicilinden terkinine, davalı kullanımlarının müvekkiline ait marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile men’ine, davalının “” ibaresini kullanmasının yasaklanmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 110.225 TL’ye yükseltmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 29.01.2011 tarihli şekil marka başvurusunun bulunduğunu, müvekkili ile davacının ticari faaliyet alanlarının ve marka tescilinin kapsadığı sınıfların farklı olduğunu, müvekkilinin markasal kullanımının bulunmadığını, marka başvurusunun ticaret unvanını korumak için yapıldığını, davacının “usterized” markasının kapsamında bulunan ürünler yönünden kullanımının bulunmadığını, bu marka için gerekirse, m. 14 gereğince dava açılacağını, davacının markalarının tanınmış olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının ticaret unvanını amacına aykırı bir şekilde, internet sitesi, fatura ve ticari yazışmalarında markasal olarak kullandığı, bu hususun davacı marka hakkına tecavüz oluşturduğu, davalı kullanımına konu ibarenin davacının tescilli markası ile halk nezdinde karıştırma ihtimali doğurduğu, davalının bu markayı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde lisans bedelinin 50.000,00 USD olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile davalının davacı marka hakkına tecavüzünün ve ticaret unvanına tecavüzünün tespitine ve durdurulmasına, davalı ticaret unvanından “Uster” ibaresinin çıkartılmasına, “” ibareli ürünlere el konularak toplatılması ve imhasına ve “” ibaresinin kullanılmasının men’ine, maddi tazminat talebinin kabulü ile 110.225,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yürütülecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.


2-Bilindiği üzere tescilli marka koruması 556 sayılı KHK ile sağlanırken ticaret unvanın korunması ise Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabidir. Bu iki işaretin kullanım alanları ve korudukları değerler de farklıdır. Bu nedenle marka hakkına dayalı olarak, ticaret unvanın Türk Ticaret Kanununda belirtildiği şekilde unvan olarak kullanımına engel olunamaz ve marka ile benzerliği gerekçesiyle unvanın terkinine karar verilemez. Ancak, unvanı aşan markasal kullanım 556 sayılı KHK uyarınca önlenebilir. Bu nedenle mahkemece davacının tescilli marka hakkına dayalı olarak davalının ticaret unvanının çekirdek unsuru olan “” ibaresinin terkinine karar verilmesi doğru olmamıştır.


3- Davacı vekili, müvekkilinin tescilli markasının davalı tarafından internet sitesinde, faturalarında vs markasal olarak kullanılmak suretiyle marka haklarına tecavüz edildiğini ileri sürmüş ve mahkemece de bu doğrultuda tecavüzün önlenmesine karar verilmiştir. Ancak davalı vekilinin gerek cevap dilekçesinde gerekse yargılama sürecindeki savunmaları doğrultusunda yapılan araştırma neticesinde davalının dava tarihinden önce “” ibareli marka başvurusunun bulunduğu ve halen bu başvuru ile ilgili olarak Ankara 2. Mahkemesi’nde görülmekte bulunan bir dava olduğu anlaşılmaktadır. Bahsi geçen davanın dosyamız davalısı lehine neticelenmesi halinde davalı kullanımı tecilli markası kapmasında bir kullanım olarak değerlendirilebileceğinden anılan dava sonucu tecavüzün varlığı ya da yokluğu açısından görülmekte olan bu davayı etkileyebilecek niteliktedir. Bu nedenle Ankara 2. görülmekte olan davanın neticesi beklenmeksizin davacının tecavüzün önlenmesi taleplerinin kabulüne karar verilmesi de isabetsizdir.


4-Kabule göre de; davacı taraf 556 sayılı KHK’nın 66/1-c maddesi uyarınca lisans bedeline dayalı olarak maddi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece bu hususta emsal lisans ücretinin belirlenmesinde marka ve lisanslama konusunda bilirkişilik yapabilecek uzman bir heyetten görüş alınarak maddi ve buna bağlı manevi tazminata hükmetmek gerekirken, mali müşavir bilirkişinin somut verilere dayanmayan, afaki görüşüne itibar edilerek hüküm tesis edilmesi de doğru olmamıştır.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 Kaynak-Yargıtay