“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/03/2012 gün ve 2011/171-2012/27 sayılı kararı onayan Daire’nin 17/06/2014 gün ve 2013/1202-2014/11656 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacılar vekili, asıl ve birleşen davalarda, müvekkilleri gerçek kişilerin yurt dışında mukim ve sanayi tipi tekstil makinelerinin ticareti ile iştigal eden iş adamları olduklarını, çocuklarının “…” ve “…” isimlerinin ilk hecelerini bir araya getirerek “…” işletme adı ve markası ile “… “ markasını yarattıklarını, “…” markasını “…” ve “… ….” olarak kullanmaya başladıklarını, 22.12.1995 tarihinde … şirketini tescil ettirip, “… ….” işletme adının da tescilini yaptırdıklarını, ticari faaliyetlerini diğer müvekkili şirketi kurarak sürdürdüklerini ve markalarını da diğer müvekkili şirket adına kullanmaya devam ettiklerini, markanın maliklerinin gerçek kişi müvekkilleri, kullanma hakkı sahibinin ise müvekkili şirket olduğunu, müvekkillerinin ticaretini yaptırdıkları makineleri Türkiye’de fason olarak ürettirdiklerini, ilk olarak 1995 yılında … firmasına üretim yaptırdıklarını, daha sonra … ailesiyle anlaşarak …. kelimesinin “..” hecesi ile müvekkillerine ait “…” markasını birleştirerek….. şirketini kurduklarını, müvekkillerinden…’un da bu şirkette hem ortak hem yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığını, böylece müvekkillerinin……….’ni fason imalatçı olarak kullanmaya başladıklarını ancak, 1997 yılında başlayan bu işbirliğinin 2000 yılının sonlarında sona erdiğini, müvekkili …un sahip olduğu hisseleri devrettiğini ve 2001 yılı Ocak ayı itibariyle … firmasıyla fason üretime başlandığını, 28.01.2003 tarihli müvekkillerinin de katıldığı fuar standına davalının şikayeti ile düzenlenen polis baskınında anılan markaların davalı şirketçe kötüniyetle adına tescil ettirildiğini öğrendiklerini, oysa bu markaların gerçek hak sahibinin müvekkilleri olduğunu, ayrıca davalının anılan markaları tescil tarihinden itibaren beş yıllık süre içinde hiçbir zaman kullanmadığını ileri sürerek, asıl davada 24.07.1997 tarih ve “…” ile “…” sayılı “…” markalarının, birleşen davada aynı tarih “…” ve “….” sayılı “…” markalarının hükümsüzlüğüne, markaların hükümsüzlüğüne karar verilmemesi halinde 556 sayılı KHK’nın 74. maddesi uyarınca müvekkili şirketin bu markaları kullanmasının marka hakkına tecavüz oluşturmadığının tespitine, asıl davada davalının markayı kullanımı ile elde ettiği kazançların yasal ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, hükmün ilanına, birleşen davada markanın herhangi bir şekilde kullanılmış olması ihtimalinde yoksun kalınan kazanç için (5.000) TL’nin temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, asıl ve birleşen davaların reddini savunmuştur.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 18.06.2014 tarihli kararı ile onanmıştır.


Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

Yargıtay Kararı


Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK’nın 440. Maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK’nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 05,20 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK’nın 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 251,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, 29/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay