“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ

Taraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27.05.2014 tarih ve 2013/61-2014110 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin ayakkabı, terlik, spor ayakkabı alanında faaliyet gösteren bir firma olduğunu, müvekkili adına… nezdinde 2000/21149 sayılı “…” ibareli 10, 25 sınıflarda, 2003/30269 sayılı “…” ibareli 10, 18, 25 sınıflarda, 2008/30269 sayılı “…” ibareli 10, 25. sınıflarda tescilli markaların bulunduğunu, davalı şirketin 2009/66600 sayılı “……” ibareli 8, 15, 21, 35, sınıflarda, 2006/30420 sayılı “…” ibareli 3. sınıfta, 2009/65145 sayılı 4, 34. sınıflarda tescilli markalarının sahibi olduğunu, müvekkiline ait 2000/21149 sayılı markanın tanınmış marka sayıldığını, davalı markalarının iltibasa mahal verir düzeyde müvekkiline ait markalara benzediğini, davalının kötü niyetle bu markaları tescil ettirdiğini ileri sürerek müvekkilinin tanınmış “…” markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden davalı adına tescilli 2006/30420, 2009/66600, 2009/65145 sayılı “…” ibareli markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, … tarafından davacı markasının 2011 yılında tanınmış marka olduğunun belirlendiğini, davacı markasının sektörel bazda tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin markalarının davacı markalarından farklı sınıflarda tescilli bulunduğunu, müvekkilinin 2006/30420 sayılı markası yönünden davanın süresinde açılmadığını, müvekkilinin tescilinin kötü niyetli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporları uyarınca davacı adına tescilli “…” ibareli markanın 2008 yılından itibaren genel manada tanınmış bir marka olduğu, davacı markasının tescil tarihinin daha öncesine dayandığı, davacı markasının tanınmışlık düzeyi dikkate alındığında davalı adına tescilli 2009/66600 ve 2009/65145 sayılı markalar yönünden davacı markasından haksız yarar sağlama veya davacı markasının itibarına zarar verme veya davacı markasının ayırt edici karakterini zedeleme ihtimali bulunduğu, markalar arasındaki benzerlik gözetildiğinde bu markalar yönünden tescilli bulundukları tüm sınıflar yönünden hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, davacı markasının 2008 yılından itibaren tanınmış marka sayılması, davalı markasının farklı sınıflarda tescilli oluşu, davalının kötü niyetinin bu marka yönünden ispat edilememesi ve

-/-
davalı markasının tescilinden itibaren beş yılık süre zarfında davanın açılmamış olması gözetildiğinde davalı adına tescilli 2006/30420 sayılı marka yönünden açılan davanın reddinin gerektiği gerekçesiyle davalı adına tescilli 2006/30420 sayılı markaya yönelik davanın reddine, davalı adına tescilli 2009/66600 ve 2009/65145 sayılı “…” ibareli markaların tescilli bulundukları tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.


2- Dava, 556 sayılı KHK’nın 8/1 (b), 8/4 ve 42/1 (b) maddeleri uyarınca, davacı adına önceden tescilli 2000/21149, 2000/30269 ve 2008/74126 sayılı markalara istinaden, davalı adına tescil olunun 2006/30420, 2009/66600 ve 2009/65145 sayılı markaların iltibas, tanınmış marka ve kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.


Yerel mahkemece davacı markalarının tanınmış markalar olduğu kabul edilerek, davalı adına tescil olunan ve tescil tarihinin üzerinden 5 yıllık sürenin geçmemiş olduğu 2009/66600 ve 2009/65145 sayılı markaların tescil kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmiş ise de; davacının hangi markasının hangi mallar yönünden tanınmış olduğu, tanınmışlığın hükümsüzlük isteminin dile getirildiği dava tarihi itibariyle etki ve varlığını sürdürüp sürdürmediği, söz konusu tanınmışlığın, davalının 2009/66600 ve 2009/65145 sayılı markalarının kapsamındaki hangi mal ve hizmetler yönünden KHK’nın 8/4 maddesindeki risklere yol açacağı hususu gerekçeli kararda tartışılmaksızın, 1. ve 2.bilirkişi raporları arasında tanınmışlıkla ilgili çelişki dahi giderilmeksizin soyut gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yerel mahkemece, gerektiğinde davacı markalarının tanınmışlığının tespitine dair …’deki tanınmışlık başvuru dosyasındaki belge ve deliller de getirtilerek, davacı markalarının ileri sürülen emtia veya hizmetler yönünden, dava tarihi itibariyle etki ve sonuç doğuracak şekilde tanınmış markalar olup olmadığının tespiti ve bu hususta daha önce alınan raporlar arasındaki çelişki de giderilmek suretiyle, davacı markalarının tanınmış olduğunun tespiti halinde ise, markanın tanınmışlık ve ayırt edicilik düzeyi ile sektörel yakınlık itibariyle, 556 sayılı KHK’nın 8/4.maddesinde yer alan tanınmış markanın ayırt edicilik gücüne veya tanınmış markanın itibarına zarar verme ya da tanınmış markanın aynısı/benzerini tescil ettirmek suretiyle tanınmışlıktan haksız yarar sağlama koşullarının, davalı markaları kapsamında yer alan hangi mal ve/veya hizmetler yönünden gerçekleşme ihtimalinin bulunduğunun somut bir şekilde tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi davalı yararına hükmün bozulmasını gerektirmiştir.


SONUÇ:

Davacı vekilinin temyiz isteminin (1) no’lu bentte yer alan gerekçeyle reddine, davalı vekilinin temyiz itirazlarının (2) no’lu bentte yer alan gerekçelerle kabulü ile hükmün davalı taraf yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz ede davacıdan alınmasına, 06.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay