“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2014
NUMARASI : 2014/75-2014/66

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15.05.2014 tarih ve 2014/75-2014/66 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 13.10.2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. Ş. Ş. davalılardan K. Ç. H. San. Ve Tic. A.Ş. Vekili Av. B.. Ş.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, yurtdışından ithal edilen mallar gümrük alanına geldikten sonra gümrük kapısında kurulmuş olan TSE bürosuna başvuruda bulunularak tarifeye göre muayene deney ücreti, taban ücreti, maktu belge ücreti ve nispi ücret alındığını, ürün üzerinde inceleme yapıldığını, Türk Standartlarına uygunluğunun saptandığını ve TSE belgesi verildiğini, ürünü ithal eden firma tarafından diğer gümrük işlemleri yapıldıktan sonra ürünün Türkiye’ye girişinin sağlandığını, müvekkilince Türk Standartlarına Uygunluk Belgesi verilmediği taktirde ürünün ithal edilemediğini, davalı şirketin 1996-1999 yılları arasında Türk Standartlarına Uygunluk Belgesi gerekli malları ithal ederken sahte TSE uygunluk belgeleri kullandığını, müvekkilini maddi ve manevi zarara uğrattığını, TSE markasının müvekkili adına tescilli olduğunu, davalı şirketin ithal eden firma olarak, diğer davalıların sahte belgelerin düzenlenmesini sağlayan kişiler olarak müvekkilinin maddi ve manevi zararından sorumlu olduklarını ileri sürerek, 19.402,88 TL maddi ve 58.208,65TL manevi tazminatın temerrüt faiziyle birlikte tahsilini, davaya konu ürünlerin imhasını, kararın ilanını talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı K. Ç. Halat San. ve Tic. A.Ş. vekili, yurtdışından ithal edilen ürünler için davacı kurumca TSE uygunluk belgesi verildiğini, müvekkilinin ithalat yapmak üzere davalı M.. S..’ı yetkilendirdiğini, davalı M.. S..’ın müvekkilinin haberi olmadan bu belgenin alınması zaman alacak diye sahte TSE belgesi düzenleyip gümrük beyannamesine eklediğini, bu kişinin ceza mahkemesinde yargılanıp mahkum olduğunu, müvekkili şirket yetkilisinin beraat ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.


Davalı M.. S.. vekili, sorumluluğun davalı şirkete ait olduğunu savunmuştur.


Davalı M.. P.., hakkında açılmış davalardan beraat ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, bozma ilamına uyularak, “556 sayılı KHK’nın 62. ve 66/c maddeleri uyarınca davalı K. Ç. Halat San. ve Tic. A.Ş. ve M.. S.. yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığı, TSE markasının ithale konu mallar üzerinde kullanıldığı yönünde iddia ve belge bulunmamasına rağmen ürünlerden TSE markasının çıkartılmasına, çıkartılması mümkün değilse imhasına şeklinde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu” gerekçesi ile bozulmuş olması nedeniyle kesinleşen konularda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalılar K.Ç. H.San. Ve Tic. A.Ş. ile M.. S.. hakkındaki davanın reddine, M.. P.. hakkındaki dava yönünden karar kesinleştiğinden onun hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2- Dava, davalı şirket tarafından ithal edilen mallara ilişkin TSE uygunluk belgesinin sahte olarak düzenlenip kullanılmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece uyulan bozma kararının 2 nolu bendinde “…Davalı şirket ile davalı Mehmet Sağılcak’ın eyleminin, davacı TSE adına tescilli markanın izinsiz kullanımına ilişkin olmayıp, davalı şirketin ithal ettiği emtianın gümrük işlemleri tamamlanıp yurda girişinin sağlanması için davacı kurumdan alınması zorunluluğu bulunan TSE uygunluk belgelerinin sahte olarak düzenlenip kullanılması sonucu 6762 sayılı TTK’nın 57. maddesi kapsamında “ticari faaliyetleri hakkında yanıltıcı malumat vermek, şahadetname almadığı halde bunlara sahipmişçesine hareket etmek ve yine başkasının iş mahsulleri ile iltibas meydana getirmek suretiyle haksız rekabet yapmak”tan ibaret olduğu, bu durumda, dava konusu eylemin 6762 sayılı TTK 56 vd. maddelerine tabi olduğu ve uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanma imkanı bulunmadığı halde, marka hakkına tecavüz oluşturduğundan bahisle 556 sayılı KHK’nın 62. ve 66/c maddeleri uyarınca maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin doğru görülmediği…” ve 3. nolu bendinde ise “…davalı M.. S.. vekilinin, davacı tarafın çizelge şeklinde bildirdiği listedeki bazı ürünlerin TSE uygunluk belgesi gerektirmeyen emtia olduğunu, gerektiğinde gümrük bilirkişisi vasıtasıyla da bu husususun tespitini savunup, bilirkişi raporuna itirazda bulunduğu halde mahkemece, bu savunma üzerinde durulmaksızın tazminat hükmü kurulmasının da doğru görülmediği…” belirtilerek karar bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyulduğuna göre, anılan hususlar üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bozma gereği yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay