“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2014
NUMARASI : 2012/361-2014/61

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/03/2014 tarih ve 2012/361-2014/61 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve karşı davada davacı vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 29/09/2015 günü hazır bulunan davacı-karşı davalı vekili Av. B.. B.. ile davalı-karşı davacı vekili Av. M.E. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkil şirketin 40 yıldır tekstil işi ile uğraştığını, “Y.” ibareli markanın tescilli sahibi olduğunu, davalı şirketin ise “Y. + şekil” markasını 35. sınıfta müvekkilinin tescilinden sonda 25.05.2007 tarihinde tescil ettirdiğini, markaya tecavüzün durdurulması için daha önce de dava açıldığını, ancak davanın sulhle sonuçlandığını, çünkü aralarında marka hakkına tecavüz niteliğindeki eylemden kaçınma şartını da içerir taraflar arasında 02.11.2009 tarihinde protokol imzalandığını, bu protokole göre davalı şirketin Y. markasını hiçbir şekilde kullanmayacağını,aykırı davranması halinde 100.000 TL tazminat ödeyeceğini taahhüt ettiğini, ne var ki yaptırılan tespitte davalının davacı markasına tecavüz ettiğinin belirlendiğini ileri sürerek, davalının tecavüzün önlenmesini ve 100.000 TL tutarında maddi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, hukuken var olan bir hakkın fiilen kullanılmasının engellenemeyeceğini, müvekkilinin üstün hakka sahip olduğunu savunarak, davanın usul ve esas yönünden reddini istemiş, karşı davada ise protokole uymayan ve müvekkili markasına tecavüz edenin davacı-karşı davalı olduğunu iddia ederek, 10.000 TL manevi tazminat ile 5.000 TL maddi tazminatın tahsilini ve hükmün ilanını talep etmiş, ıslah dilekçesi ile istemini artırmıştır.


Davacı/karşı davalı vekili, karşı davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davalı tarafın markasal kullanımına ilişkin ürünleri 09.05.2008 tarihli 28308 nolu fatura ile davacıdan satın alındığı, bu kullanımın yasal bir kullanım olduğu, taraflar arasındaki 02.11.2009 tarihli protokole aykırı davalı tarafın Y. markasına yönelik herhangi bir kullanımının bulunmadığı, marka üzerinde tescilli bir markayı tescilden önce kullanan ve bu marka üzerinde tescilsiz kullanıma bağlı olarak üstün hak elde eden kimsenin kullanımı sonradan başkası tarafından tescil edilen markaya tecavüz oluşturmadığı, tescil dışı kullanımdaki önceliğin 556 sayılı KHK’nın 8/3. maddesi uyarınca kazanılmış bir hak oluşturduğu, davacı tarafın Y. markasını 26. sınıfta tescilli olmasına rağmen 35. sınfta davalı adına marka tescilinden önce kullandığı, bu kullanımın davalı tarafından da bilindiği, marka hükümsüzlüğü ve ticaret sicilden terkin yönünden bir talep ortada olmadığı gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, asıl ve karşı davada davacı vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl ve karşı davada davacı vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve karşı davada davacı vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100 TL vekalet ücretinin her bir yandan alınarak yekdiğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 01/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay