“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen davada … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/12/2012 tarih ve 2010/60-2012/225 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04/09/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. …ve davalı… vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler duruşmalı olarak okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, tanınmış bir marka olan “…” markasının müvekkili adına tescilli olduğunu, bir süre sözlü anlaşmaya dayalı olarak müvekkilinin bayiliğini yapan davalının, bu anlaşma sonlanmasına rağmen söz konusu markayı taşıyan tabelayı işyerinde kullandığını, bu nedenle müvekkilinin zor durumda kaldığını ve zarara uğradığını, bu eylemlerin müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, marka hakkına tecavüzün tespitine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, tecavüzün giderilmesine, 500 TL maddi, 500 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkilinin, davacının Türkiye’deki tek satıcısı ile yaptığı sözleşmeye dayalı olarak söz konusu markayı taşıyan ürünleri sattığını, bu nedenle davacının dava hakkının bulunmadığını, söz konusu markayı …’da müvekkilinin tanınır hale getirdiğini, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirket adına tescilli bulunan “…” markasının, davalı tarafça işletme adı olarak kullanıldığı, her ne kadar taraflar arasında sözlü bayilik anlaşması var ise de davacının, davalıyı Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayeti ile bu anlaşmanın sona erdiğinin kabulünün gerektiği ve bu tarihten itibaren davalının eyleminin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, davacı lehine maddi ve manevi tazminat koşullarının oluştuğu, davalının kullanımının 556 sayılı KHK’nın 12. maddesi kapsamında da değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı markasının davalı tarafça işletme adı olarak kullanılmasının markaya tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespiti ile bu kullanımın menine, davacı markasının levhadan silinmesine, silinmesi mümkün değil ise levhanın imhasına, 500 TL maddi, 500 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 44,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 12/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay