“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2012
NUMARASI : 2011/165-2012/286

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/11/2012 tarih ve 2011/165-2012/286 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin 1968 yılından beridir nizasız ve fasılasız İNTEL tanıtım işareti ile faaliyet göstermekte olan çok tanınmış, sektör lideri bir müessese olup, İNTEL esas ve tek unsurlu markasının başta 9. sınıfa dahil mallar olmak üzere pek çok mal ve hizmetlerde tescilli olduğunu ayrıca, markanın tanınmışlık statüsünün TPE tarafından da kabul edildiğini ve özel olarak korunan markalar siciline de kaydedildiğini, davalı şirketin 2001 yılında kurulduğunu ve 16.3.2006 tarihinde İNTELTEK markasının 9, 28, 35, 38, 41, 42. sınıflara dahil mal ve hizmetlerde tescili talebiyle TPE’ye başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin marka başvurusuna yaptığı itirazın TPE tarafından kabul edildiğini ve başvurunun reddine karar verildiğini, davalının kararın iptali istemiyle Ankara 4 FSHMM’nin 2008/132 Esas numaralı dosyası üzerinden dava açtığını ancak, davalının işbu davayı takip etmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, dolayısıyla davalının İNTELTEK işaretinin tescil edilmediğini, davalının ticaret unvanını anılan ibareyi öne çıkararak her türlü resmi ve özel evraklarında, reklam ve tanıtımlarında kullandığını, davalının müvekkilinin İNTEL tanıtım işareti/markası ile piyasaya sunduğu mal ve hizmetlerle ilgili/ilişkili hizmetlerde İNTELTEK ibaresini çok daha büyük puntolarla ve bakıldığında hemen göze çarpacak şekilde kullanmasının müvekkilinin çok tanınmış İNTEL markaları ile iltibas yarattığını, davalının marka başvurusuna yapılan itirazlar sonrasında müvekkilinin davalı tarafa ihtarnameler keşide ederek ticaret unvanından İNTELTEK ibaresinin çıkarılmasını, ticaret unvanının marka fonksiyonunu ifa edecek şekilde kullanılmasının durdurulmasını talep ettiğini, taraflar arasında uzun görüşmeler yapılmış ise de olumlu bir sonuç alınamadığını, davalının müvekkilinin tescilli ve öncelikli kullanım hakkına sahip tanınmış markası ile iltibas yaratacak şekilde haksız ve izinsiz olarak İNTELTEK tanıtım işaretini kullanmasının marka hakkına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalının ticaret unvanından İNTELTEK ibaresinin çıkarılmasına, sicilden terkinine, davalı fiillerinin marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil etiğinin tespiti, men’i ve ref’i ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, 2001 yılında dünyanın tanınmış büyük firmalarının ortaklığı ile kurulmuş olan müvekkilinin spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis oyunları alanında faaliyet göstermekte olup, bu faaliyetlerini “iddaa” markası ile yürüttüğünü, davacının faaliyet alanından ve davacı markasının mal ve hizmet alanından tamamen farklı bir alanda, tamamen farklı bir marka ile ve sadece Spor Toto Teşkilat Başkanlığı nezdinde bir faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin ticaret unvanının davacının ticaret unvanı ile iltibas oluşturmadığı gibi, hukuken de koruma altında olduğunu, davacının Türkiye’de tescil edilmiş bir ticaret unvanı dahi bulunmadığını, müvekkilinin ticaret unvanının hiçbir şekilde davacının ticaret unvanı veya markası ile iltibas oluşturmadığını, müvekkili ile davacının ticari faaliyet alanları ve dolayısıyla müşteri kitlesinin birbirinden çok farklı olduğunu, üstelik müvekkilinin herkes tarafından iddaa markası ile tanındığını, bu itibarla iltibasın söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının gerek Türkiye’de gerekse dünyanın pek çok ülkesinde tescilli bulunan İNTEL markasının Paris Sözleşmesinin 6. maddesi ile 556 sayılı KHK’nın 7/1-ı maddesi gereğince tanınmış marka niteliğinde olup, TPE tarafından da tanınmış marka niteliğinde olduğunun belirtildiği, her ne kadar davacı markasının 2006 yılında tanınmış marka statüsüne alındığı anlaşılmakta ise de, bilirkişi raporunda yer alan açıklamalara ve dosyada bulunan tanınmışlıkla ilgili tüm delillere göre, davacının İNTEL markasının, davalının ticaret siciline kayıt tarihi olan 2001 yılından önce Türkiye’de ve dünyada tanınmış marka olduğu, Türkiye’deki ve dünyadaki bilgisayarların büyük bir bölümünde davacının üretimi olan işlemcilerin kullanıldığı, Türkiye’de ve dünyada pek çok kişinin bilgisayar satın alırken ya da kullanırken İNTEL ibaresini gördüğü ve duyduğu, toplumun oldukça büyük bir kesiminin İNTEL sözcüğünü, davacının tanınmış markası olarak algıladığı, bu markanın bilgisayar ve iletişim sektöründe yüksek derecede tanınmışlığa sahip olduğu, toplumun oldukça önemli bir kısmının İNTEL markasını bilgisayar iletişim sektöründe davacıya ait marka olarak tanıdığına göre, bu ibarenin, somut olayda söz konusu sınıflarda yani internet konusunda iş geliştirmek isteyen kurum ve kuruluşlara tasarım, teknik alt yapı, yazılım ve benzeri konularda danışmanlık hizmeti verme ve proje geliştirme ve benzeri hizmetler sunulması gibi hizmetlerde kullanılması durumunda, bu markayı ve ibareyi gören ortalama tüketicinin, İNTELTEK ibaresinin kullanıldığı hizmetler ile davacı arasında derhal bir bağlantı kuracağı ve hatta davalı şirketi, davacının Türkiye’deki bir iştiraki olarak dahi algılayabileceği, nitekim davalının “İNTELTEK” ibaresini büyük puntolarla ve öne çıkararak unvanla birlikte, 9, 28, 35, 38, 41 ve 42. sınıflardaki mal ve hizmetlerde tescil için yaptığı marka başvurusunun, davacının itirazı üzerine TPE tarafından reddedildiği, kullanım örneklerine göre davalının 2001 yılında tescil ettirdiği ticaret unvanını, tescil ettirdiği gibi kullanmayıp, tescilden farklı olarak, İNTELTEK ibaresini farklı renklerde ve büyük puntolar ile öne çıkarmak suretiyle kullandığı, böyle bir kullanımın unvan kullanımı niteliğinde görülemeyeceği ve bu kullanımın “markasal” nitelikte olduğu, dolayısıyla davalının bu şekildeki kullanımının, 556 sayılı KHK’nın 9/1-c ve 61. maddeleri anlamında marka hakkına tecavüz ve aynı zamanda Ticaret Kanunu anlamında haksız rekabet, Borçlar Kanunu anlamında haksız fiil teşkil ettiği ve dava tarihine kadar süregelen biçimde “unvanın markasal kullanım nedeniyle” markaya tecavüz ile haksız rekabetten dolayı tespit, ref, men, maddi durumun ortadan kaldırılması, unvanın belirtilen hizmetlerde markasal biçimde kullanılmasının önlenmesi ve İNTELTEK ibaresinin farklı renkte ve puntolarla öne çıkarılmak suretiyle bu şekildeki markasal kullanımı içeren tanıtım evrakının, basılı evrakın, tabela, broşür, etiket ve ambalaj malzemelerinin, poşet, çanta ve benzeri malzemenin toplatılarak üzerlerindeki İNTELTEK ibarelerinin silinmesi ve imha taleplerinin kabulü gerektiği, her ne kadar davacının ticaret unvanının çekirdek unsuru İNTEL ibaresi olmakla, Paris Sözleşmesinin 8. maddesi gereğince, Türkiye’de tescilli olmasa dahi bu ticaret unvanının Türkiye’de de korunması gerekmekte ise de, davalı şirketin ticaret sicile kayıt tarihinin 16.4. 2001 olduğu, davalının sicile kaydından itibaren davacı tarafın bir süre haberdar olmadığı kabul edilse bile, 2006 yılında davalıya ihtarname gönderen ve aynı yıl davalı tarafından TPE nezdinde yapılan marka tescil başvurusuna itiraz ederek tescili engelleyen davacının, ticaret unvanının terkini için yaklaşık 9 yıl sessiz kaldıktan sonra 2010 yılında dava açmasından dolayı sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı, davalının ticaret siciline kayıt tarihinin üzerinden 9 yıl, davalıya ihtarname gönderilmesinin ve TPE nezdinde davalının marka başvurusu için itirazda bulunulmasının üzerinden de yaklaşık 5 yıl geçtikten sonra terkin talebinde bulunulmasının TMK’nın 2. maddesi anlamında iyi niyetli olarak kabul edilemeyeceği, böylece ticaret unvanının terkini talebi yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olduğu, davacının markasının tanınmış marka olmasının, tek başına davalının ticaret unvanını kötüniyetle tescil ettirdiğinin kabulü için yeterli olmadığı, kaldı ki davalının ticaret unvanının İNTEL biçiminde olmayıp, İNTELTEK biçiminde olduğu, ticaret unvanının 2001 yılında kötüniyetle tescil edildiğine dair somut delilin bulunmadığı, davanın açıldığı dönemde unvanın markasal kullanımının ise markaya tecavüz ve haksız rekabet oluştursa bile tek başına terkin sebebi teşkil etmediği gerekçesiyle, terkin talebinin reddine ve hükmün ilanına karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; dava, davalının ticaret unvanının, davacının tanınmış marka ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i, ref’i, davalının ticaret unvanından “İNTELTEK” ibaresinin çıkarılması, sicilden terkini ve hükmün ilanı istemlerine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne, davalının ticaret unvanındaki “İNTELTEK” ibaresinin terkini talebinin ise sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluştuğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlığın hallinde sessiz kalma yoluyla hak kaybının doğup doğmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Öncelikle belirtilmelidir ki, işletme adı, ticaret unvanı ve marka gibi işaretlerin işlevleri birbirinden farklı olmakla birlikte hepsinin ortak özelliği işletmeyi, taciri ve mal veya hizmetleri diğerlerinden ayırt edici niteliğe sahip birer “tanıtma vasıtası” olmaları ve TTK’nun 56. vd. maddeleri uyarınca işaret sahibine haksız rekabete karşı koruma sağlamalarıdır.

Çünkü, haksız rekabet hukukunun konusu, dürüstlük ilkesine aykırı ticari yöntem ve uygulamalarına karşı emek ilkesi uyarınca işletmesel çabayı, birikimi ve yatırımı kapsayan emeğin korunmasıdır.

Davacının önce davalının marka başvurusuna itiraz etmesi, daha sonra peş peşe 16.1.2007, 30.11.2007, 15.7.2008, 4.3.2009 tarihli ihtarnameler göndermesi, ardından da işbu davayı açması ile “İNTEL” ibaresi üzerinde üstün hak sahibi olduğu iddiasında bulunduğundan davalının tanıtma işareti niteliğindeki “İNTELTEK” ibaresinin kullanımına karşı sessiz kaldığından söz edilemeyeceği gibi, önceki davranışı ile çelişki oluşturup karşı tarafta yarattığı güven nedeniyle çelişkili davranma yasağı (Venire contra factum proprium) ilkesi uyarınca MK’nun 2. maddesi ile düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğu da kabul edilemez. Bu itibarla, mahkemenin davacının, davalının ticaret unvanındaki “İNTELTEK” ibaresinin terkini talebi yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olduğundan reddi gerektiğine dair gerekçesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 25/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay