“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2012
NUMARASI : 2011/197-2012/290

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07/12/2012 tarih ve 2011/197-2012/290 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 27/06/2014 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. Y.. A.. ile davalılar vekili Av. R.. Y.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Asıl davada davacılar vekili, davalılardan M.. J.. Eminov’un 1988-2003 yıllarında davacılardan şirkette çalıştığını, işine son verildikten sonra diğer davalı şirketi kurup, aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, bununla yetinmeyerek diğer davacının tescilli markası olan “Ç..” markasını kullanarak davacıların yurt dışı müşterilerine mal sattığını, davacı şirketin sahibi olduğuna dair yanıltıcı beyanlar ile müşterileri yönlendirdiğini, kalitesiz taklit mallar üretip bu marka adı altında satmak, markasız ürünleri bu marka adını taşıyan koli ve ambalajlara koyarak Ç.. markalı ürünlermiş gibi satış yapmak suretiyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinde bulunduğunu, işyerinde yapılan aramalarda bu tür ürünlerin ele geçirildiğini ileri sürerek, şimdilik marka hakkına tecavüzün durdurulmasını, 10.000,00’er TL maddi ve manevi tazminatın ve 15.000,00 TL yoksun kalınan kârın tahsilini, müsadere edilen malların mülkiyetinin davacılara verilmesine, hükmün ilanına karar verilmesini, birleşen davada, asıl davada faiz istenmediğini ileri sürerek, asıl davadaki tazminat taleplerine asıl dava tarihinden itibaren en yüksek ticari faiz işletilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalılar vekili, asıl ve birleşen davanın reddini istemiş, A.. S.. aleyhine karşı dava açarak haksız yere şikayette bulunduğunu ve mallara el koydurduğunu ileri sürerek, şimdilik 5.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 15.000,00 TL tazminatın faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının zararının 556 sayılı KHK’nın 66/b maddesi uyarınca bilirkişi aracılığıyla tespit edildiği, her ne kadar rapora davacı tarafça itiraz edilmiş ise de önceki kararda hangi dönem için tazminat hesaplanacağının belirlendiği, bu hususun bozma kapsamı dışında kaldığından kesinleştiği, davalı tarafın eylemi 556 sayılı KHK’nın 61 ve 61/A maddeleri uyarınca suç teşkil ettiğinden BK’nun 60. maddesi gereğince davanın uzamış ceza zamanaşımına tabi bulunduğu, bu sürenin de dolmadığı gerekçesiyle asıl davada, kesinleşen hususlarda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, 2.507,21 TL maddi tazminatın davalılardan tahsili ile davacı Ahmet Silpakar’a verilmesine, birleşen davada, asıl davada hüküm altına alınan tazminata dava tarihinden itibaren en yüksek ticari faizin yürütülmesine karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm, davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2-Asıl dava, marka hakkına tecavüzün durdurulması, maddi, manevi tazminatın ve yoksun kalınan karın tahsili, birleşen dava ise asıl davadaki tazminat taleplerine faiz yürütülmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Dairemizce davalılar yararına bozulmuş, bozmaya uyan mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak, bozma öncesi kurulan hükümde, hüküm altına alınan tazminata reeskont faizi işletilmiş olup, bu konu bozma kapsamı dışında kaldığından kesinleşmiş ve davalılar yararına usuli müktesep hak oluşturmuştur. Buna rağmen, mahkemece bu husus gözden kaçırılarak hükmolunan tazminata en yüksek ticari faizin işletilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir


3-Öte yandan, davacı tarafça 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminat ile 30.977,83 TL yoksun kalınan karın tahsili istenilmiş olup mahkemece, 10.000 TL manevi, 2.507,21 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmiş olmasına rağmen yargılama giderlerinin 2/3’ünden davalıların sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi, işbu dosyada yapılıp yapılmadığı anlaşılamayan yedieminlik ücretinin de davalılardan tahsiline karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 27/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay