“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen davada …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29.11.2013 tarih ve 2011/620-2012/656 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 27.06.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. Uğur Fırtına ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin “….” ibareli tescilli markasının bulunduğunu, davalının ise müvekkili ile aynı sahada “…” markası altında faaliyet gösterdiğini, davalının bu faaliyetinin markaya tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek, davalının tecavüzünün önlenmesine, 5.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin …’da davacının ise Bursa’da faaliyette bulunduklarını, dolayısıyla iltibas tehlikesinin olmadığını, ayrıca bir bütün olarak değerlendirildiğinde müvekkilinin kullandığı ibare ile davacı markası arasında benzerlikten de söz edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “…” ibareli markanın 27.10.1998 tarihinden beri davacı adına tescilli bulunduğu, davalının ise davacı ile aynı sınıfta “ÖZEL … TIP MERKEZİ” ibaresini kullandığı, her iki ibaredeki asli unsurun “…” kelimesi olduğu, davalının kullanımında yer alan “ÖZEL” ve “TIP MERKEZİ” ibarelerinin, sağlık hizmetleri sınıfında ayırt ediciliği olmayan, bu sektördeki herkes tarafından kullanılan kelimeler oldukları, hizmetin …’da sunulması karşısında “BAŞKENT ibaresinin de ayırt ediciliğinin düşük kaldığı, dolayısıyla markalar arasında iltibas tehlikesinin doğduğu, davalının eyleminin 556 sayılı KHK’nın 9. ve 61. maddeleri kapsamında davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği, aynı KHK’nın 66/b maddesi uyarınca davacının maddi tazminat alacağının belirlendiği, ayrıca bu tecavüz nedeniyle davacının manevi tazminata da hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının markaya tecavüzünün önlenmesine, 3.435,97 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.



Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 450,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 27.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay