“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/12/2012 tarih ve 2011/27-2012/303 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 30/05/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, ” …” markasının 31.03.2009 tarihinden itibaren müvekkili adına … nezdinde tescilli olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan mutabakat gereği … markasının isim hakkının müvekkili şirkete ait bulunduğunu, bu konuda müvekkili şirket tarafından davalıya kesilen 18.02.2009 tarihli 23.350 TL bedelli faturanın da bu hususu ispatladığını, davalının söz konusu bedeli ödemesine karşın sözleşme süresinin bitiminden sonra markayı izinsiz olarak kullanmaya devam ettiğini, gönderilen ihtarnameye rağmen davalının mevcut kullanımını sürdürdüğünü, bundan dolayı müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin söz konusu olduğunu ileri sürerek, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, bu durumun önlenmesini, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, müvekkilinin uğradığı zararlar nedeniyle 22.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın ihtarname tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, verilecek kararın, masrafı davalıdan alınarak gazetede ilanını talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkilinin 18.02.2009 tarihinde sicile kaydolduğunu ve ortaklarından Deniz Duru’nun aynı zamanda davacı şirketin de hakim ortağı olduğunu, davacının talebinin haksız olduğunu, müvekkilinin 18.03.2009 tarihinde isim hakkı kullanım bedeli olarak davacıya 23.350 TL ödediğini, ancak 11.03.2010 tarihinde davacının, taraflar arasındaki mutabakata aykırı hareket ederek … markasının müvekkili tarafından kullanımının tecavüz oluşturduğunu iddia ederek bunun durdurulmasını istediğini, müvekkilinin kullandığı … markasının, davacının markasından farklı olduğunu, taraflar arasında mutabakata dair herhangi bir belge bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 18.03.2009 tarihli faturada konu olarak, “isim hakkı kullanım bedeli” göstermek suretiyle, davalı tarafça davacıya bir sınai hakkın kullanımı için lisans verildiği, her ne kadar taraflar arasında yazılı bir sözleşme mevcut değil ise de, taraflar arasındaki hukuki ilişki, fiili kullanım ve tarafların beyanlarına göre fatura konusu olan “isim hakkı kullanım bedeli”nin, davacı adına tescilli … markasının kullanımına ilişkin bir izin olduğunun kabulünün zorunlu olduğu, taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenmiş bir marka lisans sözleşmesi bulunmadığı, bu nedenle davalı şirketin, 556 sayılı KHK’nın 21. maddesi anlamında bir “lisans alan” olarak kabulünün mümkün olmadığı, 556 sayılı KHK’nın 15 ve 21. maddelerine uygun bir marka lisans sözleşmesinden söz edilemeyeceği, bununla birlikte davalıya kesilen 18.03.2009 tarihli fatura ve buna dair ödemenin tamamen göz ardı edilemeyeceği, davalının davacıya yaptığı 23.350 TL’lik ödeme ve faturadaki açıklama karşısında davalının davacıya ait markayı, ticari teamüller de dikkate alındığında, 1 yıl süre ile kullanmasına rıza gösterdiği biçiminde kabul edilmesinin gerektiği, ülkemizde ve … ilinde ticari teamüller gereğince marka lisansının büyük çoğunlukla 1 yıl süreli olarak verilmekte olduğu dikkate alındığında, davalı tarafından yapılan ödemenin fatura tarihinden itibaren 1 yıllık süreyi kapsadığı, bu sürenin bitiminden itibaren yani 18.02.2010 tarihinden itibaren dava tarihine kadar geçen 1 yıla yakın dönem için davacının talep hakkı bulunduğu, gerek 556 sayılı KHK’nın 15/2 maddesine uygun yazılı şekil şartına riayet edilerek yapılmış bir lisans anlaşmasının bulunmayışı, gerekse yapılan ödemenin miktar itibariyle süresiz kullanım izni için olduğunun kabulünün, tarafların ciroları, paranın satın alma gücü ve ekonomik gerçeklerle bağdaşmıyor oluşu nedeniyle, ödemenin süresiz kullanım izni için yapıldığı iddiasının yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalıya ait işyerinde, davacıya ait … markasının izinsiz olarak kullanılması nedeniyle davalının eyleminin, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, bu tecavüzün önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 18.03.2010 ila 02.03.2011 tarihleri arası dönemi kapsayacak şekilde dava tarihine kadarki izinsiz kullanım nedeniyle 22.000 TL maddi tazminat ve 2.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, karar kesinleştiğinde karar özetinin Türkiye çapında yayın yapan ve kararın kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde masrafı davalıdan tahsil edilmek üzere 1/8 gazete tek sayfası ebadında ve bir kez ilanına, karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, taraflar arasında 556 sayılı KHK’nin 15/2 maddesi uyarınca yapılmış yazılı sözleşmenin bulunmamasına ve bu husustaki ispat külfeti kendisinde bulunan davalının, lisansın süresiz olarak verildiğini kanıtlayamamış olmasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

 Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1.283,05 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 30.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay