“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08.10.2012 tarih ve 2012/66-2012/209 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 06.05.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin okul öncesi olarak adlandırılan dönemde çocukların gelişimlerine katkıda bulunmak adına eğitim veren bir anaokulu/kreş olup, bu alanda verdiği hizmeti adına tescilli bulunan “İlkadım” ve “Yuva İlk Adım” markaları altında sunduğunu, davalı Vakıf tarafından müvekkilin tescil markaları kapsamında yer alan özellikle “okul öncesi eğitim hizmetleri” üzerinde açıkça “İlkadım” markasının dikkat çeken unsur olarak kullanıldığını, davalı yaptığı tanıtımlarda müvekkiline ait olan tescilli “İlkadım” markasını müvekkilinin 38 yıldır hizmet verdiği okul öncesi eğitim sektöründe kullandığını, davalı tarafından müvekkilinin muvafakati olmaksızın gerçekleştirilen bu kullanımların açıkça müvekkilinin tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalının müvekkili adına tescilli “İlk adım” markalarını birebir aynı hizmetlerde kullanmak suretiyle yarattığı tecavüz eylemlerinin tespitini ve men’ini, marka hakkına tecavüz yaratmak suretiyle doğan manevi zarara ilişkin olarak 30.000 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini ve mahkeme kararının ilanını talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkilinin herhangi bir ticari gaye gütmeden sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirdiğini, eğitim vermekten ziyade malzeme ve sınıf donanımı sağladığını, davacının marka haklarını ihlal etmediğini, müvekkilinin sosyal sorumluluk projesi kapsamında herhangi bir eğitim hizmeti vermeyip, “İlk adım” ibaresini davacının tescili kapsamında bulunmayan “organizasyon ve idare hizmetleri” için kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin markalarının tescil kapsamının eğitim-öğretim materyalleri ile eğitim-öğretim hizmetlerine ilişkin olduğu, davalının faaliyetinin ise ticari bir yönü bulunmayan sosyal amaçlı bir organizasyon işi olduğu, sosyal yardım amaçlı hiçbir faaliyetin … mal ve hizmetler listesinde yer almadığı, dolayısıyla davacı markasını ihlal eder tarzda davalının herhangi bir eyleminin bulunmadığı, “İlk adım” ibaresinin söz konusu sosyal yardım organizasyonunda tamamen tanımlayıcı bir nitelikte kullanıldığı, her iki grup tanıtıcı işaretlerdeki şekil unsurlarının oldukça farklı olduğu, davalının davacı markası kapsamında mal ve hizmetler yönünden bir faaliyeti veya piyasaya sürdüğü bir mal veya hizmeti bulunmadığından ortalama tüketici kitlesinin markaları karıştırma ihtimalinin ve doğal olarak davacı şirketin marka hakkı ihlalinin hiçbir şekilde söz konusu olmadığı, iltibas bulunmaması nedeniyle haksız rekabetten bahsedilemeyeceği, davalı tarafın marka başvurusunda bulunmasının somut marka ihlali iddiası yönünden hiçbir etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile her ne kadar mahkemenin davacı markaları ile davalının kullandığı tanıtıcı işaret arasındaki şekil unsurlarındaki farklılıkların iltibası önlediği yönündeki gerekçesi, “İlk Adım” ibaresinin her iki tarafın marka ve işaretinde esas unsur olması nedeniyle yerinde değilse de mahkemenin davalı kullanımının markasal bir kullanım olmayıp, davalının 556 sayılı KHK’nın 12. maddesi anlamında anılan ibareyi sosyal amaçlı bir proje adı olarak kullandığına ilişkin gerekçesi yerinde olduğundan davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,05 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 08.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay