“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2013
NUMARASI : 2012/76-2013/89

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/05/2013 tarih ve 2012/76-2013/89 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK’nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkili adına tescilli “N.” ibareli markalar ile şekil markaların bulunduğunu, davalının bu marka ve logoları taşıyan muhtelif tekstil eşyalarını satışa arzettiğini, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı ile 3.036 adet tescilli markaların taklit edildiği tişörtün davalının işyerinde ele geçirildiğini ileri sürerek davalıya ait işyerinde ele geçirilen ürünler üzerine, müvekkiline ait markaların konulmuş olmasının, davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitini, marka haklarına tecavüzün durdurulmasını, davalının markaların aynen ve/veya benzerlerini kullanmasının, bu markaları taşıyan malları üretmek, satmak vs. fiillerinin yasaklanmasını, markaları taşıyan emtianın imhasını, tüm yediemin ücreti ile imhaya ilişkin masrafların davalıya tahmilini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, eşyalara 14.07.1999 tarihinde el konulduğundan dava tarihi itibariyle taleplerin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin ütü paket işini yaptığını, piyasadan ihraç fazlası 3.036 adet “N.” markalı ürünleri satın aldığını, 556 sayılı KHK’nın 61/A-c maddesinin Anayasa Mahkemesince iptali nedeniyle el konulan eşyanın suç eşyası olmaktan çıktığını, ürünlerin müvekkiline tesliminin gerektiğini, ortada bir tecavüzün bulunmadığını, malların orijinal olduğunu, müvekkilinin anılan ürünleri satışa arz etmediğini, üretmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararı ile 3.036 adet Nike markalı tişörtten dolayı bu malların taklit olduğu sonucuna varılarak davalının para cezasına mahkum edildiği, adli emanete alınan ve müdahil (davacı) vekiline yediemin olarak teslim edilen suç eşyasının müsaderesine karar verildiği, bu kararın kesinleştiği, ancak Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle meydana gelen yasal boşluk dolayısıyla aynı mahkeme tarafından verilen 01.03.2013 tarihli ek karar ile atılı eylem suç olmaktan çıktığından bahisle sanık hakkındaki mahkumiyet kararının ortadan kaldırılarak sanığın beraatine ve dava konusu malların sahibine iadesine hükmedildiği, ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararının Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonucunda ceza hukuku yönünden ortaya çıkan yasal boşluk gerekçesine dayandığı, dava konusu malların hukuk yargılaması bakımından hala davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmeye devam ettiği, malların davalıya iadesinin hukuk yargılaması bakımından söz konusu olmadığı, gerekçesinin niteliği itibariyle ceza mahkemesinin beraat ve iade kararının hukuk mahkemesini bağlamadığı, sadece ceza mahkemesi tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda dava konusu malların orijinal olmayıp taklit mal olduğu yönündeki tespit ve bu konudaki maddi olgu tespitine dair kararın kesin delil teşkil ettiği, ceza yargılaması sonucunda verilen ek karardan dolayı, yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacağı için, halen mevcut mallardan dolayı zamanaşımının dolmadığı, dava konusu malların muhafaza ve yediemin ücretlerinin davacıya yükletilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 14.07.1999 tarihinde davalıya ait iş yerinde ele geçen toplam 3036 adet Nike marka ve logolu taklit tişörtler nedeniyle davalının eyleminin, davacının marka tescilinden kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, bu tecavüzün durdurulmasına devamının önlenmesine, 556 sayılı KHK’nın 62/1-e md gereğince dava konusu mallar üzerinde yer alan davacıya ait tüm marka ve logo yazılı etiketlerin söküldükten sonra malların davalıya iadesine, emtianın yediemin olarak davacıya teslim tarihinden, bu mallar üzerindeki tüm marka ve logoların sökülmesi için gerekli giderlerin davalı tarafından ödeneceği tarihe kadar geçecek süre için resmi tarifeye göre belirlenecek yedieminlik ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalı tarafça yediemindeki dava konusu emtianın iadesi için başvuru yapılmış bulunmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2-) Davacı, dava konusu mallara ilişkin tüm yediemin ücretinin davalıya yükletilmesini talep edilmiş ve mahkemece de “dava konusu malların yediemin olarak davacıya teslim tarihinden, bu mallar üzerindeki tüm marka ve logoların sökülmesi için gerekli giderlerin davalı tarafından ödeneceği tarihe kadar geçecek süre için Adalet Bakanlığı Resmi Yedieminlik Ücret Tarifesine göre belirlenecek yedieminlik ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Ancak, dava konusu taklit markayı taşıyan ürünler 14.07.1999 tarihinde yapılan arama sonucunda ele geçirilerek ceza soruşturması kapsamında müşteki vekili olan Av.A. Ö.’e yediemin olarak teslim edilmiştir. Yedieminlik ücreti Borçlar Kanunu hükümleri kapsamında vedia, hizmet ve vekalet sözleşmelerinin unsurlarını taşıyan karma bir sözleşme niteliğinde olup, bu sözleşme kapsamında yediemin için bir şahsi alacak hakkı doğurur. Bu bakımdan miktar belirtilmek suretiyle usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı halde infaz olanağı bulunmayacak şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay