“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : KONYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2013
NUMARASI : 2011/3-2013/207

Taraflar arasında görülen davada Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/03/2013 tarih ve 2011/3-2013/207 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosyanın incelenmesinde duruşma için gerekli tebligat giderinin yatırılmamış olması nedeniyle 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK’nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonradava dosyası için Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkili şirketin adına tescilli, esaslı unsuru “Sincap” ibaresi olan çok sayıda markası bulunduğunu, markaların uzun yıllardır sektörde kullanıldığını,davalı tarafın, tescilli markalarıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer “Sincap+Şekil” ibareli işaretin marka olarak tescili için haksız ve kötüniyetli bir şekilde TPE’ye müracaat ettiğini, ancak söz konusu marka başvurusuna müvekkilinin yaptığı itirazı üzerine TPE YİDK tarafından başvurunun reddedildiğini, davalının işbu kararın iptali için açtığı davanın da reddedildiğini, davalının “Sincap” ibaresi üzerinde müvekkili şirketin hak sahibi olduğunu, kendisinin davacı olduğu dosyada öğrendiği halde söz konusu ibareyi halen markaolarak hakkı olmadan kullandığını ve müvekkili şirketin 556 sayılı KHK’dan doğan haklarına tecavüz ettiğini, davalının kötüniyetli olarak eylemlerini sürdürdüğünü, müvekkili şirketin marka hakkından faydalanma düşüncesi içinde olduğunu, davalı şirketin halen basın ve yayın organları kanalıyla yoğun bir şekilde reklamını yapmak suretiyle müvekkili şirketin tescilli markalarından doğan haklarına tecavüzü sürdürdüğünü ileri sürerek, öncelikle 556 sayılı KHK’nın 7/a madde ve fıkrası uyarınca halk arasında karışıklığa sebep olan “Sincap” ibaresinin yer aldığı yazılı ve görsel basındaki tüm reklamların durdurulmasına ve panolardaki tüm reklamların indirilmesine, markaya tecavüzün tespit, men ve ref’ine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 556 sayılı KHK’nın 66/c maddesi uyarınca 100.000 TL nin davalıdan tahsiline, 556 sayılı KHK’nin 68. maddesi uyarınca 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi olmak üzere toplam 200.000 TL’nin davalıdan tahsiline, 556 sayılı KHK’nin 77/c maddesine göre, zararların karşılanmasının teminatı olarak 500.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, zamanaşımı def’inde bulunarak ve müvekkili kullanımının ticaret unvanının kullanımı şeklinde olduğundan hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalının ayrı şehirde bulunmalarına karşın aralarında davacı ve davalı biçiminde 2005 yılından beri devam eden bir husumet ilişkisi bulunduğu, davalının tüm Türkiye’de geçerli internet sitesini 25.01.2005 tarihinde tescil ettirmiş olmasına karşın davacının ihtarnamesini 5 yıl sonra, 18.03.2010 tarihinde çektiği, iş bu davayı ise yaklaşık 5 yıl 11 ay sonra yani 29.12.2010 tarihinde açtığı, davacının çok sayıda şubesi bulunan davalının internet sitesinden haberdar olduğunu kabul etmek gerekeceği, davacının marka hakkına tecavüz davası açma hakkını davalıya ait internet sitesinin varlığını bilmesi veya bilebilecek durumda olmasına rağmen uzun süre sessiz kalmasından ötürü kaybettiği, davalının internet sitesindeki “Sincap” kullanımının davacı adına tescili 2005/34529 sayılı “Sincap” markası  ile 6762 sayılı TTK m.56 ve 57/5 uyarınca haksız rekabet oluşturmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Mahkemece, davalı kullanımına karşı davacının 5 yıl 11 ay süre ile sessiz kalma nedeniyle dava açma hakkını yitirdiği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Oysa, uyuşmazlık davalı tarafça kullanılan “Sincap+şekil” ibaresinin davacının tescilli marka hakkına tecavüz oluşturması nedeniyle tecavüzün önlenmesi istemine ilişkin olup, davalı tarafça söz konusu işaretler için yapılan TPE nezdindeki 2002/24274 sayılı ve 2010/22424 sayılı marka tescil başvurularına karşı davacı tarafça itiraz edilmiş ve itirazın reddi nedeniyle TPE YİDK kararının iptali için açılan dava neticesinde verilen Ankara 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26.06.2007 tarih, 474/137 sayılı kararı Dairemizin 30.01.2009 tarih 11794/964 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Bu tarihler dikkate alındığında, davalının kullanımına karşı davacının sessiz kaldığından söz edilmesi mümkün olamayacağından davanın bu gerekçe ile reddi doğru görülmeyip kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 Kaynak-Yargıtay