“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … … 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … … 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/02/2013 tarih ve 2009/21-2013/27 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkili şirketin eski bir Türk içeceği olan bozayı 1876 yılından itibaren “…” olarak üretmeye başladığını, ürettiği ürünler üzerinde kullandığı “…”, “… 1876” ve “…” markalarını tanınmış hale getirdiğini, davalı şirketin piyasaya sürdüğü ürünlerde müvekkili şirketin markalarının taklit edildiğini, satılan ürünler kaliteli olmadığı gibi üretim izinlerinin de bulunmadığını, davalının eyleminin haksız rekabet de yarattığını, müvekkilinin itibarının zarar gördüğünü ileri sürerek, markaya ve ticaret unvanına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitini ve ref’ini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkili şirketin kurucusu olan…’nın dedesi …’nın 1850 yılından itibaren boza, limon suyu ve sirke üretimi ile uğraştığını, …’nın miras yoluyla geçen isim hakları ile üretim yaptığını, 2008 yılında …tından sonra da çocuklarının şirketin başına geçtiğini, davacı tarafın “…” ibaresi üzerinde tekel hakkı bulunmadığını, “İbrahim Sedat …” şeklindeki markalarının da davacı markasından farklı olduğunu, müvekkilinin kaçak üretim yaptığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının, tescilli olmadığı elma sirkesi, nar ekşisi, üzüm sirkesi, limon sosu gibi ürünlerin ambalajında kendi tescilli markası olmaksızın “…” ibaresini kullandığı, bu şekildeki kullanımın tüketiciler nezdinde iltibasa yol açacağı, … ve oğlu… tarafından dededen kalan bir meslek olarak bozacılık faaliyetiyle uğraşıldığı, marka kullanımının devredildiğine ilişkin 10.12.1940 tarihli işletme devri sunulmuş ise de, yaklaşık 20 yıllık süre boyunca… tarafından diğer tarafın kullanımına engel olunmadığı, ancak davalının söz konusu kullanımının marka hakkına tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, markaya tecavüzün tespitine, tecavüz konusu ürünlerin toplatılmasına, ticaret ünvanına tecavüze ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalı markasının tescilli olduğu halinden farklı bir biçimde davacı markasıyla iltibas oluşturacak şekilde kullanımının ve yine tescilli olduğu emtiadan farklı ve davacının marka kapsamındaki emtia üzerinde kullanımının davacının marka hakkına tecavüz oluşturmasına ve öte yandan davalının ticaret unvanı terkin edilmediği sürece bu ticaret unvanına dayalı kullanımın da haksız kullanım sayılamayacak olmasına göre, taraf vekilerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 20/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay