“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/05/2013 tarih ve 2011/397-2013/105 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24/10/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkili şirketin 39. sınıfta yer alan hizmetler yönünden 99/20290 sayılı “…” ve 2008/17592 sayılı “…+Şekil” ibareli marka tescil belgelerinin sahibi olduğunu, 1968 yılından beri müvekkilinin ticari faaliyetlerini … ibaresi ile yürüttüğünü, davalı şirket tarafından “…Ticaret Limited Şirketi” ibaresinin kullanılmasının müvekkiline ait marka hakkının ihlali ve haksız rekabet niteliğinde olduğunu, davalıya gönderilen ihtarın sonuçsuz kaldığını, müvekkilinin 1968 yılından beri kullandığı … ibaresini tanınır hale getirdiğini ileri sürerek, davalının marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün ve zararın giderilmesini, tecavüz teşkil eden hizmetleri üretmeye yarayan araç ve vasıtalara tedbiren el konulmasını ve bu araçlar üzerinde müvekkiline mülkiyet hakkı tanınmasını, gerekliğinde imha edilmesini, marka hakkına tecavüz sebebiyle şimdilik 20.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminata, haksız rekabetten doğan zararın giderilmesi için şimdilik 20.000 TL maddi ve 20 000 TL manevi tazminata hükmedilmesini ve kararın ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkili şirketin ticaret unvanının “… Ticaret Limited Şirketi” olduğunu, müvekkilinin unvan tescilinin davacının marka tescilinden önce 1979 yılında yapıldığını, müvekkilinin davacının markasına tecavüz teşkil edecek markasal kullanımı bulunmadığını, müvekkilinin dava dışı “…” markalı araba kiralama firmasının Türkiye temsilcisi olup tüm ticari faaliyetlerinde … markasını kullandığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacı vekili, davalının kullanımının müvekkilinin marka tescilinden doğan haklarının ihlali nitelinde olduğunu iddia etmiş ise de dosyaya davalının ticaret sicil kaydı ile internetten alınan bir adet çıktı dışında delil sunulmadığı, ticaret unvanının ticari defter ve kayıtlarda kullanımının markasal kullanım olarak yorumlanamayacağı, internet sayfası çıktısının ise www. …. com.tr. isimli internet sitesinden alınan ve firmanın ticari iletişim adresini gösteren bir belge olduğu, davalı şirketin … isimli araç kiralama şirketinin Türkiye temsilcisi olması nedeniyle internet sitesinde hizmetlerini “…” markası ile tanıttığı, “…” ibaresinin sadece şirket isim ve adresini gösterirken kullanıldığı, bu eylemin KHK’nın 9/2 ve 61 maddelerinde gösterilen marka hakkına tecavüz niteliğinde olmadığı,
davalının kullanımının, kendi adına tescilli ticaret unvanının yasal ve unvansal anlamda kullanımından ibaret olduğu, davacı vekili, davalı şirketin ticaret unvanının varlığını haksız rekabet hali olarak göstermiş ise de davacı şirketin “… TİCARET LTD. ŞTİ.” ibareli unvan tescilinin 07.11 1986 olduğu, davalı şirketin “… TİCARET LTD. ŞTİ.” ibareli ticaret unvanı tescilinin ise 02.04.1979 tarihinde yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

 Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 24/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay