“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2005/487-2012/325

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/12/2012 tarih ve 2005/487-2012/325 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin dünyaca tanınmış PUMA marka ve ilgili bazı şekil, logo, yazı, sözcük ve benzerlerinin TPE nezdinde tescilli hak sahibi olduğunu, davalılardan İ.. Si.Nahmias’ın JUMP markası adına tescilli olan ve ticaretini yapan şahıs, G.. A.Ş’nin ise bu markanın ithalat veya imalatını yapan olmakla JUMP markasının ticaretini birinci elden yapan şirket, diğer davalıların da bölge ana bayileri olduğunu, bu itibarla her bir davalının dava konusu ayakkabıların haksız ticaretini yapmak suretiyle müvekkiline zarar verdiğini, müvekkilinin hakkı olan karı elde etmesine mani olup, dünyaca tanınmış markasına ait logoyu JUMP markalı ayakkabılarda kullanarak tüketici nazarında markanın ve logonun prestij kaybetmesine neden olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın 1 ve 2 numaralı davalılardan müştereken ve müteselsilen, davalı D.. A.Ş’den 250 TL maddi ve 250 TL manevi, davalı D.. Ltd.Şti’den 250 TL maddi, 250 TL manevi, davalı Ö.. A.Ş’den 250 TL maddi ve 250 TL manevi, davalı Ç.. Ticaret Pazarlama adına yetkilisinden 250 TL maddi ve 250 TL manevi tazminatın tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalılar vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, davacının iddialarına dayanak yaptığı tespit dosyalarında ibraz edilen raporların gerçek ürünler üzerinden değil, davacının sunduğu katalog ve resimler üzerinden inceleme neticesinde sadır olup, bu raporlara itibar edilemeyeceğini, iltibasa yol açtığı öne sürülen ayakkabılara ait piyasadan temin edilen bir ürün bulunmadığını, tetkikat sırasında ibraz edilen JUMP markalı ayakkabıların ise üretimde ve stokta bulunmadığını, müvekkiline ait JUMP logo ve markalı ayakkabıların kendine özgü modeller olup, markanın dünyaca tanınmış bir marka olduğunu, çizgi, şerit vb. unsurların spor ayakkabılarının genel konsepti olup, inhisar altına alınmasının mümkün olmadığını, modeller arasında iltibasın da bulunmadığını, JUMP logolu ve markalı ürünlerin bu her iki karekteri de beraber taşıyarak satışa sunulduğundan diğer tüm ürünlerden ve davacı ürünlerinden de kesin olarak ve kolaylıkla ayrıldığını, müvekkillerinden G.. ve İ.. S.. Nahmias dışındaki diğer davalıların JUMP markalı spor ayakkabıları pazarlayan firmalar olduğundan onlara husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi talebiyle İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2005/18 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını ve davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2005/18 Esas numaralı dosyasında alınan 18.06.2005, 25.07.2005, 09.09.2010 tarihli bilirkişi raporlarında ve en son alınan 15.07.2011 günlü bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacının tescilli form markasının çok önemsiz bir çıkıntı dışında davalı ayakkabısında ayniyete yakın benzerlikte kullanıldığı, davalının savunmasında bu tür şeritlerin yaygın kullanıldığını savunmuş ise de davalının kullandığı şeridin sıradan düz bir şerit olmayıp, davacının tanınmış şekil markasının kopyaya yakın benzeri olduğu, yine davalı tarafından JUMP markasında tanınmışlığı nedeniyle tüketicinin markaların orijinini karıştırmayacağı savunulmuş ve 2 no’lu mahkemede alınan iki raporda bu görüşe hak verilmiş ise de, lehte ve aleyhte alınan tüm raporlarda kullanılan formun davacının markasına benzediğinin kabul edildiği, burada önemli olanın formun davacının markası ile iltibasa benzer şekilde kullanılıp kullanılmadığının olduğu, davalının ayakkabıda ilaveten kendi J.. markasını kullanmasının hatta bu markanın da tanınmış olmasının marka iltibasını önleyici etkiye sahip olmadığı, tüketicinin Puma markasında görmeye alışık olduğu formu davalının J.. markalı ürününde gördüğünde davacının markasını J.. kullanılmasına izin verdiğini, dolayısıyla firmalar arasında bir ortaklık veya ekonomik ilişki olduğunu hatta şekil markasını ayakkabının sahibi davalı firmaya devrettiğini düşünebileceği, dava konusu kullanımda taraf markalarının aynı üründe kompleks marka şeklinde bile kullanılmadığı, markaların ayakkabı üzerinde kullanımının birbiriyle bir bütünlük veya beraberlik oluşturmadığı, burada bariz şekilde başkasına ait şekil markasının ayniyete yakın benzerlikle kullandığı bir üründe kendi markasını da bir ikinci marka şeklinde kullanımın söz konusu olup, bunun da açık şekilde marka ihlali olduğu, davalılardan S.. N.. İntermar Şirketi üretici firma, davalı G.. A.Ş. bu ürünlerin ithal ve ihracını yapan, diğer şirketlerin ise bayi olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle, maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü ile, 1.000. TL maddi tazminat ile 5.000 TL manevi tazminatın davalı S..N.. İntermar ile G.. A..’den müştereken ve müteselsilen, 250 TL maddi tazminat ile 250 TL manevi tazminatın davalı D.. A.Ş’den, 250. TL maddi ile 250 TL manevi tazminatın davalı D.. Ltd. Şti’den, 250 TL maddi ile 250 TL manevi tazminatın davalı Ö.. A.Ş.’den, 250 TL maddi 250 TL manevi tazminatın davalı S..T.. tahsiline, ıslah dilekçesiyle talep edilen faiz talebine davalı vekili zaman aşımı itirazında bulunduğundan fiil tarihi dikkate alınarak 5 yıllık ceza zamanaşımının geçmiş olması nedeniyle faiz, davanın alacak davası olması nedeniyle de ilan talebinin reddine karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2-Ancak, dava açarken temerrüt faizi isteminde bulunmayan ve bu hakkını saklı tutan davacı 14.12.2012 tarihinde faiz isteminde bulunmuştur. Mahkemece dönemin bir kısmı bakımından faiz alacağının zaman aşımına uğradığının kabul edilmesi doğru ise de, ıslah tarihinden geriye doğru ceza zamanaşımı nedeniyle hükmolunan tutar bakımından faiz alacağının zamanaşımına uğramadığının nazara alınmaması doğru olmamıştır. Faiz talebi yönünden ayrı bir dava açma hakkını haiz bulunan davacı, ıslah yoluyla da faiz isteminde bulunabileceğinden ve hükmolunan miktar için ıslah tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre bakımından ana alacakla aynı zamanaşımı süresine tabi olacağından, faiz alacağının zamanaşımına uğramadığının göz ardı edilmesi doğru olmamış, bu nedenle kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 428,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 07/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay