“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : BURSA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/06/2012
NUMARASI : 2005/94-2012/368

Taraflar arasında görülen davada Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/06/2012 tarih ve 2005/94-2012/368 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 06.05.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av.B.. B.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkili şirketin ticari unvanının önceden İ. Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti iken 28.02.1997 tarihinde F..Elektrik Elektronik Makine San. Tic. Ltd. Şti. olarak tescil ettirildiğini, ayrıca “F..ibaresinin marka olarak 27.01.1998 tarihinden itibaren TPE nezdinde tescilli olduğunu, davalı şirket yetkilisi F.. G.. müvekkili şirketin hissedarı ve yetkili müdürü olduğu sırada kötü niyetli ve habersiz olarak ve tamamen iltibasa mahal verecek şekilde müvekkiline ait ticari unvanın çok benzeri olan bir ibare ile aynı faaliyet alanında davalı şirketi kurduğunu ve müvekkili şirket müşterilerine “F.. artık yaşamıyor, yeni ismimiz F.. şeklindeki tamamen yalan ve yanıltıcı beyanlarla müvekkili şirkete verilen siparişleri kendi kurduğu şirkete aktardığını, davalı şirketin “F. .” ibaresini hem ticaret unvanı hem de marka olarak kullanımının müvekkili şirkete karşı haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, davalı şirket yetkilisi F.. G.. kötü niyetli olarak ve TTK’nın 547. maddesine aykırı hareket ederek aynı faaliyet alanında davalı şirketi kurup, müşterilere yanıltıcı beyanda bulunduğunu ileri sürerek, asıl davada davalının haksız rekabetinin men’ine ve haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, davalı şirket unvanındaki “F.. ibaresinin iptali ile ticaret sicilinden terkinini, davalı “F.. ibaresini marka olarak tescil ettirmiş ve kullanmakta ise markasının terkini ve müvekkilin marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması ile tecavüzün giderilmesini ve kararın ilanını talep ve dava etmiş; birleşen davada ise asıl davada ileri sürülen iddialara dayalı olarak 40.000 TL manevi tazminat ile yapılan ıslah sonucu 21.487,92 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markaları yönünden 556 sayılı KHK’nin 8/1/b maddesi anlamında iltibas bulunduğu, bu nedenle davalı markasının hükümsüzlüğüne ilişkin koşulların gerçekleştiği, hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olup, davalının tescilin devam ettiği süre boyunca markayı haksız kullandığı, kullanımın marka hakkına tecavüz oluşturduğu, davalının bu kullanım nedeniyle davacıya maddi tazminat ödemesi gerektiği, davalı tarafın unvanındaki “BARA” ibaresinin de terkininin gerektiği, aynı alanda faaliyet gösteren davalının, önceki şirketin unvanındaki bu ibareyi kullanma zorunluğunun bulunmadığı, ancak hem marka hem de ticaret unvanı tescilli olarak kullanıldığından tescile dayanak kullanımın haksız rekabet teşkil etmeyeceği, davalının davacının markası ile iltibas yaratacak nitelikte bir markayı kötü niyetli olarak tescil ettirdiği, bu suretle davacının tescilli markasına tecavüz ettiği ve dolayısıyla davacının tazminat talep etme hakkının doğduğu, davalının TTK’nın 57/1 hükmüne aykırı davranarak kötüleme yolu ile haksız rekabette bulunduğu, bu yolla davacı tarafı maddi zarara uğrattığı, davacının TTK’nın 57/1 maddesine göre 17.378,52 TL maddi tazminat talep edebileceği, ayrıca davalının, davacı adına tescilli olan markasını haksız olarak kullanımından dolayı davacının iktisadi şahsiyet hakları zarar gördüğünden tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kullanımın süresi, kullanım şekli, davacı markasının piyasadaki imajı, davranışların ağırlığı dikkate alınarak, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili gerektiği sonucuna varılarak, asıl davada davanın kısmen kabulü ile davalı adına tescilli “F..+Ş. ibareli markanın 556 Sayılı KHK’nin 8 ve 42. maddeleri gereğince hükümsüzlüğüne, davalı ticaret unvanından “B.. ibaresinin TTK’nın 54/1. maddesi gereğince çıkarılarak ticaret sicilinden silinmesine, davalının markasının TPE’deki marka siciline ve ticaret unvanını ticaret siciline usulüne uygun olarak tescil ettirdiğinden tescilli unvanını ve markasını kullanması sicilden terkin edilmediği sürece haksız rekabet teşkil etmeyeceğinden bu yöne ilişkin haksız rekabetin tespit ve men’i davasının ve fazlaya ilişkin istemlerinin reddine, TTK’nın 54/2 maddesi gereğince gideri davalıya ait olmak üzere hüküm fıkrasının ilanına; birleşen davanın kısmen kabulü ile 17.378,52 TL maddi tazminatın ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin ise reddine karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili ile katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin manevi tazminat dışındaki tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2- Ancak, davacı manevi tazminatı hem haksız rekabet hem de markasına tecavüzden dolayı talep etmiş ise de mahkemece sadece davacı markasına tecavüzden dolayı manevi tazminata hükmedilmiştir. Mahkemece, davacı markasına tecavüz ettiği kabul edilen davalı markası tescilli olup, Dairemizin yerleşik içtihatları uyarınca terkin edilinceye kadar tescilli markanın kullanımı haksız bir kullanım teşkil etmez. Bu durumda, hükümsüzlük kararının tescilli dönemdeki kullanımları yasaya aykırı bir hale getirmemesi nedeniyle bu dönemdeki kullanımların markaya tecavüz teşkil etmeyecek olmasına ve markaya dayalı manevi tazminatın 556 sayılı KHK’nin 62/b maddesi uyarınca ancak marka hakkına tecavüz halinde talep edilebilecek bulunmasına göre, somut olayda şartları oluşmayan markaya tecavüzden dolayı manevi tazminata karar verilmesi yerinde olmadığından manevi tazminata ilişkin olarak verilen kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.


3- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin manevi tazminat dışındaki tüm, davalı vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 08.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay