“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18.10.2011 tarih ve 2010/57-2011/233 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 08.11.2013 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin 39, 41 ve 42. sınıflarda tescilli 179309 sayılı “BURSA ULUDAĞ” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalının müvekkili markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer “Balıkesir ULUDAĞ” markasını tescil ettirdiğini, ancak markasını tescil edildiği halinden faklı olarak müvekkili markasına benzetmek suretiyle Balıkesir ibaresini küçük puntolarla, Uludağ ibaresini ön plana çıkarmak suretiyle kullandığını, bu kullanımının müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, müvekkilinin tanınmışlığından haksız yararlanma ve haksız kazanç elde etme gayesi taşıdığını, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğunun Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2008/34 D.İş sayılı dosyasında alınan raporla tespit edildiğini ileri sürerek, davalının eylemlerinin haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz oluşturduğunu tespitine, haksız rekabetin men edilmesine, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, yanıltıcı yazı ve beyanların düzeltilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davacının Balıkesir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açtığı davada müvekkili şirket yetkililerinin beraat ettiklerini, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunda markaların iltibasa neden olacak şekilde benzer olmadığının bildirildiğini, müvekkili firmanın kuruluşunun 1973 yılına dayandığını, 1985 yılında Balıkesir Uludağ firması kurulup o tarihten beri işletildiğini, müvekkilinin “Balıkesir Uludağ” ibareli markasının 18.04.2004 tarihinde tescil edildiğini, davacının markası ile benzer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının işyeri, tabela ve kartvizitlerinde kullandığı tespit edilen “Balıkesir ULUDAĞ” işaretinin davacının “Bursa ULUDAĞ” markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğu, davalının usulüne uygun olarak tescil edilmiş markalarının hükümsüzlüğü istenmedikçe geçerli marka kullanımı haksız rekabet oluşturmadığından bu şekildeki faaliyetlerin davacı markasına tecavüz ve haksız rekabet olarak nitelendirilmesinin mümkün olmayacağı, ancak davalı şirketin 09.12.1996 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde kuruluş sözleşmesini ve unvanını “Balıkesir Uludağ Turizm Taşımacılık İnşaat Ticaret Limited Şirketi” olarak tescil ve ilan ettirip otobüs ile yolcu taşımacılığı ile iştigal ettiği, davacının davalının ticaret unvanından ve faaliyetinden en erken bu tarihten itibaren haberdar olduğu, hatta 06 Mart 2000 tarihinde Bursa Birinci Noterliği’nde Acentelik Sözleşmesi düzenlendiği, konuya ilişkin ilk şikayetin 2005 yılında yapıldığı, işbu davanın ise 2010 yılında açılması nedeniyle davacının uzunca bir süre sessiz kalmakla “haksız rekabetin önlenmesi ve marka hakkına tecavüz davası” açma hakkını kaybettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve her ne kadar davalı taraf markasını tescil edildiği şekilde değil de “Balıkesir” ibaresini küçük, “ULUDAĞ” ibaresini büyük yazmak şeklinde kullanıyor ise de, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere bu şekildeki kullanımın uzun süredir devam etmesine, davacının da uzun süredir bu kullanımdan haberdar olmasına rağmen sessiz kaldığının dosya kapsamı ile sabit olmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 03,15 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 08.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.