“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22.09.2011 tarih ve 2007/464-2011/361 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, davalı tarafından 22.05.1995 tarih ve … tescil no ile kayıtlı “eti müsli” markası ile 04.07.2001 tarih ve 2001/1305 tescil nolu “eti müsli şekil” ibareli markalardaki müsli ibaresinin ayırt edici unsur olmadığını, bu markanın davalı şirket tarafından kötü niyetle tescil edildiğini, müsli ibaresinin tek başına tescilinin mümkün olamayacağını ileri sürerek davaya konu markanın iptalini ve hükümsüzlüğünü ayrıca sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili; müvekkili markalarının uzun süredir tescilli olduğunu, hükümsüzlük talebinin zamanaşımı süresi içinde yapılmadığını, davacının bu davayı açmakta herhangi bir hukuki yararının bulunmadığını, ”müsli” ibaresinin yardımcı unsur olarak kullanılmış olup herkesin kullanımına açık olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu markaların “eti” ibaresi ve hitit güneşi olarak da bilinen işaret ile birlikte müsli ibaresini de içerdiği, müsli kelimesinin ezme ve lapa anlamına gelip İsviçre Almancasına ait bir kelime olduğu, ambalaj paketi örneklerine bakıldığında müsli’nin markanın asıl unsuru olarak kabul edilemediği, algılamaya göre asıl unsurun “eti” ve şekil unsuru olduğu dolayısı ile dava konusu markaların asıl unsuru olarak müsli ibaresinin kabul edilemeyeceği bunun ancak yan unsur olarak kabul edileceği bu nedenle 556 nolu kanun hükmünde kararnamenin 7-1-C maddesi anlamında tescile engel bir durumun olmayacağı davalının kötü niyetli olduğuna dair bir delil de ibraz edilmediği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 05,90 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 16.12.2013 arihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay